bir dil öğrenmek istersiniz. grammeri hazmedip kelimeleri ezberlersiniz. başlarsınız konuşmaya. herşey ezberedir. eğer vurgu ve tonlamaları yerinde yapabilirseniz, hatta kurduğunuz cümledeki duyguları karşıdaki insana net hissettirebilirseniz, alın size iyi oyunculuk.
ilk zamanlar bocalarsınız. tam istediğiniz gibi gitmez oyun. amatör bir oyuncusunuzdur çünkü. akıcı değildir konuşmalar, ezberlediğiniz metin kadardır. doğaç yapmak zaman alır. metin ne verildiyse düz yazı gibi çıkar ağzınızdan. vurgu yok, tonlama yok. haliyle duygu da yok. çok itici ve yapmacıktır cümleler. ta ki artık iyi bir oyuncu olana kadar. zaten profesyonel bir oyuncu olduğunuzda; o dilin insanı gibi konuşabilir, doğaç yapabilir, hissettiğiniz duyguların kelime ve cümlelerini ister istemez kullanabilir ve konuştuklarınızı yaşayabilirsiniz.
konuşulan her dil farklı bir karakterdir, yani iyi ingilizce konuşabilen bir türk, ingilizce konuştuğunda türkçe konuşurken kullandığı mimiklerin dışında mimikler kullanır, el hareketleri ve aynı cümlelere verdiği tepkiler daha değişik olur. tiyatro oyunculuğundan ziyade ikinci karakteriniz ortaya çıkar ve bu her dilde değişir.
o dili konuşurken vücut diline de ihtiyaç duyarsınız. düz yazı gibi söylerseniz okuma, mimiklerle süslerseniz oyunculuktur. güle oynaya, sırıtan bir ifadeyle yabancı dilde üzücü bir olaydan bahsetseniz ne kadar etkili olur?