üniversiteleri gidip gezin, akademik anlamda ingilizceyi adam gibi kullanmayı beceremeyen, bilgisiz, o statüye nasıl geldiği konusunda sizi hayretlere düşürecek akademisyenler göreceksiniz.(ki bahsettiğim bu güruh gazi üniversitesinde yoğun bir şekilde mevcuttur.) üniversitelerin hali böyleyken, master yapmaya kalktığınızda sizden über yetilerle donanmış, ingilizceyi çok iyi kullanan insanlar olmanız istenmektedir. bir kaç özel statülü devlet üniversitesi hariç diğer üniversitelerde işler farklı şekillerde yürüyor sanırım. korkak, fazlasıyla katılımcı, yalaka, söylemlerinde cesur olmayan öğrenci modülleri rağbet görmektedir malesef, çok üzücü...
yabancı dilden kasıt ingilizce ise bizim memlekette ingilizce öğretilmesinin sebebi turistlerle konuşmak değil akademik yayınları takip etmektir. Verilen öğretim de zaten bu doğrultudadır. Dolayısıyla reading'i iyi olduğu halde speaking'i rezil olan akademisyenlere rastlamak şaşırtıcı değildir. Ayrıca akademisyenin haline bakıp o statüye nasıl gelmiş diye düşünmek de anlamsızdır zira türkiye'de birkaç üni. hariç akademik personelin niteliği "bilen yapar bilmeyen öğretir" düzeyindedir. Öyle ya, adam piyasada hem maddi kazanç hem mesleki tatmin açısından daha iyi işler yapacakken niye 1500-2000 lira maaşa razı olsun?
sen yurt dışında eğitim almış/alan veya akademik kariyer için dışarıya giden, akademik anlamda yeterli yabancı dil bilen insanına, değerine dönmek isteyip tecrübelerini, bilgisini buralarda geliştirmek için niyetli insana; "burada sınav var hemi de engülüzce" dersen adama kıçıyla gülerler. hem de deliğin pempe kısmıyla!
(bkz: yök)
tanım: memleketim akademik manzarasıdır.
yabancı dil çevirilerini "proje" olarak öğrencilere çevirtir. makaleleri öğrencilere dikte ettirir. sonra asistan olarak yanına alır.
kullanılmayı bekleyen onca insan varken, ingilizce bilse ne olur bilmese ne olur.
üstelik de elinde silahı da vardır. veya ödüllendirme diyelim.
bir de öğrencilerinin tezlerinin üzerine yatanlar vardır ki. hiç bahsetmiyorum.
isim verip rencide etmek istemem.
(bkz: üniversiteye yeni başlayanlara tavsiyeler)
akıllı olun. kendinizi kullandırmayın.
ne yazık ki ülkemizde fazlasıyla mevcut olan durum. hatta bazıları yard. doç. olduktan sonra nasılsa kadrom var diye yan gelip yatmaktadır. * ancak sevindirici bir gelişme var ki artık yeni başlayanlarda bile ** iyi bir yabancı dil aranmaktadır *
olmaması gerekir. ancak bu ülkede ingilizce bilmeyen öğretim görevlisinden çok, yıllarca devlet okullarında ingilizce okuyup, mr. and mrs white'dan öteye gidemeyen yüz binlerce lise ve üniversite mezunu olması daha enteresan bir durumdur.
mouse kelimesine muuuus diyen adamlar bu ülkede bilim yapıyorsa, toefl'ı, gre'yi almışım neyime yarar...
bu davranışı gerçekleştiren insan bursa anadolu mezunu olup, aynı zmanda özgeçmişine, ingilizcem çok iyi, orta derecede de almanca biliyorum yazmıştır.
ben de anadolu lisesi mezunuyum ama yukarıdaki sınavları almama rağmen ben bile ingilizcem çok iyi yazmıyorum, hayatı yalan üzerine kurmaya gerek yok...
güzide milletvekillerimizin en az iki yabancı dil bildiği söylenmiş olmasına rağmen, coğunun dil konusundaki ustalığı 'aylavyu'dan öteye gitmiyormuş meğer...milletin vekillerinin pek coğunun türkceyi dahi konuşurken zorlandığı düşünülürse; yukarıdaki başlık önemini tamamen yitirmektedir.
biz de bir tane var (dumlupınar üniversitesi) tarihçidir i.i.b.f de hademelik bile yapacak zekası ve becerisi yokken tarihten öğretim görevlisidir. adı da selahattindir.