aslında neye göre düşmanlık kime göre düşmanlık diye merak ettiren bir iddiadır bu. yabancı basında öyle bahsedildiği gibi devasa bir türkiye düşmanlığı yoktur. erdoğan düşmanlığının sebebi ise, ülkenin laik yapısına karşı olduğu içindir. çünkü öyle veya böyle türkiye avrupa'nın daimi bir müttefiki. her şeyden önce nato'nun en önemli üyelerinden biri.
suudi arabistan kafasında yönetilen bir ülke ile mi müttefik olmak istersiniz yoksa laik bir türkiye cumhuriyeti ile mi ? cevap yeterince açık sanıyorum.
düşmanlığın olmadığını da kolaylıkla kanıtlayabilirim:
new york times gazetesinin özel bir araştırması. türkiye'ye ve kurduğu kamplara sayfalarca övgü dolu. sen iyi şeyler yapınca, adamlar da övüyor. sen ortadoğu'yu karıştırır, terör örgütlerine silah yollarsan adamlarda seni hedef tahtasına koyuyor. ne ekersen onu biçiyorsun yani.
13 yıldır yabancı basının, emperyalistlerin düşman olmadığını nerden biliyorsun? wikileaks belgeleri abd'nin Erdoğan hakkındaki düşüncelerini söylemek için ortaya dökülmedi mi?
Erdoğan'a aba altından sopa göstermek istediler. wikileaks belgelerinin ortaya dökülmesinde amaç erdoğan'a "sözümüzden çıkayım deme fena olur" ikazını yapmaktı. tabi reis onları takmadı ve onlar her geçen gün daha da saldırdılar.
yahu bu cehalet beni öldürecek. avrupa gazeteleri yönetemedikleri adamları eleştirirmiş sadece.
lan anladım hiç eline bild, new york times, independent falan almadın da, adamlar kendi liderlerini yerden yere vuruyor. bilmiyorsanız susun arkadaşlar, gerçekten komik duruma düşüyorsunuz. almanya gazetelerinin merkel'e nasıl ağır konuştuğunu görseniz şaşkınlıktan öleceksiniz demek ki.
Dünyada medya yahudilerin elinde. Avrupda tüm ana akım medyları yahudilerde ya oanalra biat etmiş kişilerle. Bizdede malumu belli. Türkiyenin laikliği batının sikinde değildir. O sadece çıkarlarına bakar. AB bölgesinde gücünü arttıran değil tam tersi bölünmüş küçük bir türkiye istiyor. Çünkü Türkiye güçlenirse hme rusya hem türkiye enerji hatlarında sıkıntı yaşıcaklar. AKP gelene kadargizli ingliz sömürgesi idik. AKP -Cemaat Abd başka bir dış gücü arkasına alarak iktidar olabilmişti. AKP sonra gücü eline alınca vesayeti yıkınca millileşme sürecine girmiştir. Türkiye bağımsızlık mücadelesi veriyor. ingiltere Savaşmız ,barışımız laiklik-hilafetin kaldırılması konularını araştırınız.
sosyal medya Erdoğan'a 7/24 hakaret eden, tehditler savuran, iftiralar atanlarla dolu. sırf şu sözlükte bile neler söyleniyor. bunların kaçı ceza alıyor?
hakaret etmek özgürlük değil terbiyesizlik ve ahlaksızlıktır!!!
Saçma sapan yorumlar yapılmış yok selahaddin eyyubi yok davos cart curt diye. Biliyorum bu platformu kullananların çoğu ergen veya kafası az çalışan insanlar ama yine de oturup ciddi entry yazacağım. Tarihsel sebeplerden dolayı bizi özellikle sevmeyen doğu avrupa ülkelerinden tutun (bulgaristan, sırbistan, slovakya, çek cumhuriyeti, ukrayna, moldova, rusya, romanya gibi) güneydoğu asya ülkelerine kadar (tacikistan, kazakistan, moğolistan, japonya, çin, malezya, vietnam) ve en çok da amerika'dan birçok yabancı arkadaşım var. Hepsi yerel basınlarını ve dünya basınını takip eden insanlar. Ancak hepsinde ilk farkettiğim şey türkiyeyi çok çok az biliyor olmaları. Arkadaşlar, salak olmayın, bir türk dünyaya bedeldir goygoylarini filan geçin, bizi dünyada tanımıyorlar bile. Bizim önümüzü kesiyorlar türkiyenin gelişmesini istemiyorlar falan filan bunlar hikaye. Adam senin varlığından habersiz.
Peki bizden haberi olan nasıl biliyor?
Son 13 yıllık erdoğan türkiyesine bakınca incirligi amerikaya açıp ırakta masum katlettiren türkiyeyi görüyorlar. Kendi ordusunun komutanını terör örgütü lideri diye içeri attırıp sonra da 'bizi kandırmışlar ühühüü' diyen erdoğan'i görüyorlar. Suriye'de kişisel hırs için milyonlarca kişinin ölümüne evsiz kalmasına sebep erdoğan'i görüyorlar. Seçim sonuçlarını beğenmeyip tekrar seçim yaptıran erdoğan'i görüyorlar. Gezide kendi halkını polisine dövdüren erdoğan'i görüyorlar. Bu liste uzar da uzar.
Tüm bunları gören sadece benim arkadaşlarım bile ben ve benim gibi masum türkler için endişe ediyorlar. 'Okulunu bitir bizim ülkemize yerleş bizimle yaşa' diyen arkadaşlarım bile var. 10 ekim ankara patlamasından sonra ankarada okuduğumu bildikleri için beni arayıp sağlığımı merak ettiklerini söyleyen insanlar bunlar. Türk düşmanı olsalar bunu yaparlar mıydı?
üçüncü hava yollarını kıskanıyollar. hep ondan işte.
değişik bi kafa tabi. rte'yi hakkaten kahraman falan gören insanlar var ciddi ciddi, ilginç.
alman basını üç kuruş açık yakaladı ve alman cumurbaşkanını yerle yeksan, rezil rüsva etti. seninkine niye acısın?
ha bi de su var, avrupada medya özgür.
Jerusalem Post : “Erdoğan için kötü, israil için iyi”.
israil'in eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres çıktı konuştu, “bu seçim sonucu israil için olumlu, ben mutlu oldum” dedi.
“Ama bu yetmez” dediler, Türkiye'deki laiklere görev verdiler, o yazıda Ak Parti'yi kast ederek “laikler al aşağı ederse o zaman israil, Türkiye ilişkilerinde umutlanabilir” dediler.
“Bir yara açtık, arkası gelir de Erdoğan hakikaten giderse, o zaman Türkiye bizim” diyorlar.
bu haberlere göre insanın aklına bazı sorular takılıyor?
-Türkiye'deki laiklik neden israil'i bu kadar ilgilendiriyor?
-yoksa Türkiye'deki laiklik bir israil projesi mi?
-yıllarca Türkiye'nin ortağı olan israil neden Erdoğan'ı sevmez?
faşizmin bir ülkenin kaderini tek adama bağlayarak halkı kandırma politikasını bu halk yemez ve yemediğini 7 haziran'da gösterdi. umarız yarın daha da güçlü bir şekilde kötü yönetime, kaosa, soyguna ve bilcümle akp melanetlerine karşı sesini yükseltecek.
öte yandan, yabancı basın ilk başlarda akp'yi göklere çıkarıyordu. çünkü, akp demokrasi getireceğini reformlar yapacağını söylüyordu. tabii ki bu yalandı. "yetmez ama evetçiler" gibi aldatılan ve türkiye'de faşist sivil bir yönetime gidişi gören yabancı medyanın hala bunlara destek olması beklenebilir miydi?
aynaya bakıp suçu kendisinde araması gerekenler, suçu hiç başkalarında aramamalıdırlar. ama serlerinde dürüstlük, gerçekçilik ve insanlık olmayınca "bütün dünya neden bana karşı, ben ne yaptım ?" diye kendilerini aldatırlar ve herkese düşman kesilerek ruhen tatmin olup kafalarını bir devekuşu gibi kuma gömüp zırlarlar.
artık dünya küçük bir yer; herkes herşeyi görüyor. ama, ülkemizde ne yazık ki, liderin götünü kılı olmayı marifet sanıp onunla birlikte kafalarını kuma gömmüş nice ahmak var. saçmalayıp duruyorlar hala.
Avrupa demokrasi yi desteklermiş. Laikleri destklerimiş. Suriyede noldu? Esadımı desteklediler. Adamlar çıkarlarına uygun kimse onu destkler, desteklemesi kamoyunda sıkıntı yapıcaksa el altında dolaylı destklerler.
israil mutsuz. filistin mutlu. abi hakkaten dunya lideriymis ya. ben bu secim onu gordum filistinliler suriyedekiler hepsi sokaga dokulmuş. kutlama yapmislar. butun dunya secimi takip etti canli yayinlar yapti. eskiden kendimiz calar kendimiz dinlerdik.
alenen ortada olandir. erdogan i houdini ye bile benzettiler. zaten davutoglu nun adi bile gecmiyor. varsa yoksa erdogan. buyuk kuyruk acilari olsa gerek.
1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin zaferi, Kraliçe Elizabeth'in medyası, Alman ve ABD medyasında korkuya neden oldu... Yorumlarda "Erdoğan güçlendi" ifadesi dikkat çekti. Bu durum nedeniyle tedirginlik yaşayan dış basın, muhalefete tepki gösterdi.
Kraliçe II. Elizabeth'in emrindeki BBC, Times, Guardian, Financial Times, Independent AK parti'nin yüzde 50'lik seçim zaferi nedeniyle şaşkın ve huzursuz. ingiliz medyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok güçlendiğine dikkat çekerken, Ortadoğu'da dengelerin Türkiye lehine değişeceğinin endişesini sayfalarına taşıdı. Sadece ingiliz medyası değil, Alman ve Amerikan medyası da "Erdoğan, çok güçlendi" yorumuyla paniklerini açık etti. işte yorumlar:
THE TiMES: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macar asıllı Amerikalı ünlü illüzyonist gibi. Erdoğan siyasetin Houdini'sidir. Seçimlerin galibi Erdoğan. Çok daha güçlü bir Erdoğan'la karşı karşıyayız...
THEGUARDiAN: Türkler, Erdoğan'ın vadettiği istikrar için ağır bir bedel ödeyebilir. Erdoğan'ın şaşırtıcı bir kişisel zaferi daha. Taraftarlarınca yeni Atatürk olarak görülen, düşmanlarınca Osmanlı sultanı olarak nitelenen Erdoğan şimdi modern Türkiye'yi kendine göre şekillendirme gücüne ulaştı.
FiNANCiAL TiMES: Sonuç, Erdoğan'ın erken seçim alma kararının haklılığını gösterdi. Kuşkusuz Erdoğan, çok güçlü bir siyasi figür. Bu kabul edilmeli.
THE INDEPENDENT: Erdoğan, partisinin parlamentoda çoğunluğu elde etmesiyle ezici bir zafer kazandı. Güç yine Erdoğan'da...
THE WASHiNGTON POST: AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaferi...
BiLD: Türkiye, otoriter rejime mi gidiyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın net tavrı, AK Parti'ye bir seçim daha kazandırdı. Hem de iktidar hediyesiyle. Şimdi Türkiye nasıl bir rota izleyecek?
NEW YORK TiMES: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi hakimiyeti sürecek. Erdoğan için büyük zafer.
DiEWELT: Cumhurbaşkanı Erdoğan için büyük zafer...
DER SPiEGEL: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidar partisi AK Parti yine zafer kazandı.
LE MONDE: Erdoğan için tanıdık bir zafer... Kurduğu partinin iktidara gitmesini sağlayan da kendisi oldu.
LA STAMPA: Türkiye bir kez daha 'Erdoğan' dedi.
CNN INTERNATIONAL: Şiddet ve kaosun ortasındaki seçimin galibi AK Parti oldu. Erdoğan çok güçlendi.
BBC: Türkiye'de iktidar yine Cumhurbaşkanı Erdoğan.
KRALiÇE EMREDiYOR
Kraliçe II. Elizabeth'in başta BBC olmak üzere medyada etkin olması, bazı ingilizler'i de rahatsız ediyor. Ancak bu kişiler, eleştiri yapmaları halinde sert tepki ile karşılaşıyor...
Demokrasi kazandı... Millet kazandı... istikrar kazandı...
Halk ne dediyse o hayata geçti. 1 Kasım'da kazanan Türkiye oldu. Muhalefet kaybetti. "Hayır"dan başka bir şey bilmeyen MHP'ye Halk "Hayır" dedi. Devlet Bey fena halde milyonlardan "Hayır" yedi. "Hayır"ın ne olduğunu Halk iliklerine kadar hissettirdi "Hayır" diyerek.
Kemal Bey yıllardır yerinde sayan CHP'ye yer saydırmaya devam ediyor.
Üzerinde sayılan yerin kulağı var; "Yakında CHP'de kazan kaynayacak" diyor. O muhalefetin içinde yer alan HDP en büyük kaybeden oldu, seçmeninin yüzde 20'sini kendinden kaçırdı. Lice'de hendek kazanlara belediye grayderlerini göndererek kazanacaklarını zannettiler. Teröre destek vererek ilerleyeceklerini düşündüler.
Yanıldılar. Seçim sonuçları gösteriyor ki, Kürt kardeşlerimiz de PKK'dan ve HDP'den rahatsız. Bu rahatsızlığı verenler kaybetti. Kandil kaybetti, onların çakma cici çocuğu kaybetti.
Doğan grubu, Fox, paralel medya, Cumhuriyet kaybetti. Kendi okuyucusunu "Beynini de al sandığa git" çağrısı yaparak beyinsiz yerine koyan Sözcü kaybetti.
Saz çaldıranlarla, sazı çalanlar kaybetti. Ancak en büyük kaybı DELiRENLER yaşadı. Seçimden bir gün önce "Demirtaş Erdoğan'ı devirecek Avrupa başkentlerine en uygun siyasi lider" diye dünyaya alkışlayarak ilan eden Guardian kaybetti. Avrupa başkentleri ve onların EN UYGUN ADAMLARI kaybetti, kazanan TÜRKiYE'nin BAŞKENTi oldu.
Haziran ayından beri "Koalisyon" diye çığlık atan PARANIN FiRAVUNLARI medya baronlarına ait gazeteler kaybetti. "AK Parti'ye oy vermeyin" diye çağrılar yapan BBC, The Economist kaybetti. Daha da öte Kraliçe Elizabeth kaybetti.
Çıldırmış durumdalar...
Kraliçe Elizbath'in akrabası Hollanda Kraliçesi'nin ülkesinden bile DELiRENLER fışkırdı adeta. Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin lideri Geert Wilders; "Hollanda'da Erdoğan'ın partisini seçen Türkler, Türkiye'ye gidin ve islamofaşizmin tadını çıkarın" diye bas bas bağırdı dün. O tescilli faşist kaybetti.
Erdoğan'ı son yıllarda yerden yere vuran Times kaybetti. Öyle delirmiş durumdaki bu gazete dün "Eyvah" diyor. Ve aynen şöyle ağlıyor; "Erdoğan uzun vadeli oynuyor. 2023'te; Cumhuriyet'in 100'ncü yıldönümünde yürütme yetkilerine sahip bir başkan olmak istiyor. Önceki gün sabaha kadar bu bir boş hayal gibi görünüyordu. Ama akşam üstü bu olabilecek bir şeye dönüştü." Erdoğan BAŞKAN olacak diye ödleri kopuyor. ingiliz işi gücü bırakmış, "Erdoğan Başkan olacak mı" diye kabuslar görüyor. Rüyalarında neden bunu görüyor, açıklamıyor. Uyanıyor, gazeteye koşuyor, kabusunu sayfaya döküyor.
Guardian'da da Simon Tisdall diye bir zevat da yazı yazmış diyor ki; "AKP, MHP'den destek alabilirse, anayasayı değiştirme ya da yeniden yazması için gerekli olan 330 milletvekili sayısına ulaşacak. Bu Erdoğan'ın potansiyel olarak en tartışmalı, en büyük arzusunu gerçekleştirebilmesi anlamına geliyor. Yani icra yetkisine sahip bir başkanlık." Ve ağlayarak ekliyor SiMON; "Şimdi sonunda istediğini elde etmiş görünüyor." Evet ağlayan SiMON da kaybetti maalesef.
Simon'u ingiliz Financial Times sayfalarında şu sözlerle teselli ediyor; "AKP süper çoğunluğu elde edemedi.
Süper çoğunluk, Erdoğan'a ABD ve Fransa'daki gibi bir başkanlık sistemi konusunda yapılacak anayasa değişikliğini referanduma götürme yetkisi verecekti." Evet Financial Times da "BAŞKANLIK" kabusu görmüş belli ki. HDP kılpayı barajı geçmese kabus gerçek olacak. Onun için Financial Times 2 Kasım sabahı "OHH" çekenler kervanına katılıyor.
"Ağlama Simon, süper çoğunluk yok, rahat uyu" diyor. Evet, Türk Halkı'nın sandıkta kimleri gömdüğü, ertesi gün hemen kabak gibi ortaya çıkıyor. O Türk Halkı, kabuslar görenlere "Başkanlık" acısını da mutlaka tattıracaktır. Çünkü tezgahları artık net görüyor, oyun bozuyor, kirli ittifakları temizliyor.
Haliç'in Simonları'na ve onlara destek yağdıran PLAZA Simonları'na içerde, ingiliz'in Simonlarına dışarıda gereğini yapıyor. Simonlar 100 yıldır bizi ağlatıyordu. Artık bu MiLLET, Simonları ağlatıyor.