asr-ı saadette hz. ali'ye (r.a.) kafirler tarafından sorulan bir sorudur. hz. Ali cevaben şöyle demiş:
--spoiler--
"Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz gibi vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok. Bu arada bizim Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekat ve sadakaların bize bir zararı olmaz. Ama ya ahiret varsa; bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin halin nice olur?"
--spoiler--
--spoiler--
usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker
doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer
eğrinin ve doğrunun hesabı mahşerde
dünyada biraz huzur herşeye bedel
sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver
ilaç neye yarar vade gelmişse eğer
--spoiler--
sözün özü işin sonrasini falan bos verin bugune bakin. acilara ve kederlere ve yalniş yollarin camuruna batmadan direk gibi ayakta durun. metanetle katlanin ve sadece buruk bir gülümseme ile bakın.
varsa vardir yoksa yoktur ölümden sonra bunu bilemeyiz. zaten insanlik vazifelerini yerine getiren kişiler neyden korkacaktirlar ki?
doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer düsturunu benimsemeyen haksiz kazanc pesinde kosan ve kul hakkı yiyen sureti haktan gözüküp içten boktan olanlarin kici tutussun.
dünyanın yamuk ve yaşanmaz bir yer olduğunu artık istemdışı bir şekilde kabul edip tüm umudunu diğer dünyaya bağlayanlar için büyük bir hayal kırıklığına dönüşmesi an meselesi olan olasılık.
ne olacak peki tüm ışıklar kapanıp mezarımıza o son toprak da atıldığında? sadece bir böcek yemi olmak ihtimalimiz ne derece olağan? aslında bunların cevabı bir o kadar yersiz, bir o kadar gereksiz ki.
güzel ve erdemli yaşamak için sonraki dünyanın varlığını şart görenlerden bahsediyorum. o öbür dünya'nın varolmaması halinde en iğrenç, en pis, en boş eylemlere mi imza atacaktınız? yoksa ahiret olsa da olmasa da bu dünyadaki yaşamınız boyunca iyi bir insan mı olacaktınız? şimdi bunun cevabını verin kendinize.
eğer bu iki seçenekten ilkini işaretleyebiliyorsanız siz zaten ne bu dünyayı ne de bir sonraki güzellikler dünyasını haketmiyorsunuz.
fakat ahiretin olma ya da olmama ihtimaline karşı hala ve ısrarla iyi bir insansanız sayınız bu dünyada çok azaldı, haberiniz olsun.
bir dakikalığına dahi olsa düşünülmesi gereken bir soru cümlesi. ya yoksa gerçekten? ölüm; son duraksa? beyindeki cennet'in, cehhenem'in, tanrı'nın, şeytan'ın... bu dünyadaki birer yanılsamadan ibaret olduğu gerçeği ile karşılaşılacaksa, ne olacak, bu dünyada yaşamayı beceremeyenlerin hali?
korkulardan ibaret bir bedenin, sonsuza dek yok olma acısının hesabını kim verebilecek? ölündüğü an tuzla buz olacak bir beden ve ruhun yok olması?
küçük kıyametin, büyük kıyametten daha korkutucu ve ürkütücü bir hal alması acıtmayacak mı, öldükten sonra kendisine muhatab arayan bedenleri? tanrı ile yüzyüze görüşmek isteyen ruhların canını sıkmayacak mı?
tanrı'ya "neden?" diye soracak olan, sormayı arzulayanların hayalleri yerle bir olmayacak mı?
böyle bir yokoluşa hazır değilim ben. bedenim ve ruhum bunu istemiyor. sonsuza dek cehennemde yanmak, sonsuza dek varolmamacasına yok olmaktan katbekat üstün!