hiç bir kadının doğrudan sormadığı ve hiç bir erkeğin de annem diyemediği sorudur, kendisi. kadın bu durumun eş olarak kazananı, ileride ise anne olarak kaybedenidir genelde.
aşk bağı kan bağından üstündür zira. hele bir kaç da çocuk varsa, anne kaybetmeye mahkumdur.
ha birde şu var gözden kaçırılan, o anne de bir zamnalar gelindi ve belki o da kendi kayınvalidesini benzer bir duruma düşürdü.
arada paylaşılamayan şeyse sanıldığı gibi erkek değildir. sadece kimin güçlü olduğunu karşıya gösterme isteğidir.
+ murat ben mi annen mi çabuk karar ver
- gülüm cevabı verdikten sonra bir daha bana bu soruyu sormayacaksan cevaplayayım
+ tamam ver hadi
- senle 100 yıl yaşama garantisi verseler ve annemle sadece 1 gün beraber yaşayabileceğimi bilsem yinede annemi seçerim, çünkü bilirim ki ben o gün ölsem ve annemin 1 gün ömrü olsa o 1 günlük ömründe bile o kadın benim yasımı tutar, kendini parçalar. işte sevgi aşk böyle bir şey ben sana aşık değilim, ben anneme aşığım. sen sadece eşimsin ve benim için bir eşten öteye geçemeyeceksin.
bu lafı söylemeye getirecek kadar idare edemeyen erkeğe söyleyen eştir.
anneleri tarafından şımartılarak egosunu tatmin eden erkeklerin, bu ince noktasını iyi bilen annelerinin bilinçli hareketinden dolayı geline son çare olarak kurdurulmuş cümleyi söyleyen eştir.
empati bile yapamayan bu insanımsı kadın şansını zorlar.
fakat dürüst olmak gerekirse, bu sözü söyleten ana kuzusu öküz erkeklerde var. zaten bu sözü söyleyen kadın için evlilik bir mecburiyet anlamından başka bir ifade içermemektedir.
her iki taraf için zararın neresinden dönülürse kardır yaklaşımı daha gerçek bir tanımlama olur.