ablamın çocuklarıyla parkta salıncak sırası bekliyoruz. kadın sallanan çocuğunu indirirken bana dönüp dikkat et annesi zincir sağlam değil dedi. o an zincirin durumu umrumda değildi, hadi çocuk gelin olayım genç anne olayım olsa olsa biri benim çocuğum olur, biri 5 biri 3 yaşında çocukları nasıl doğurayım 18 yaşımın baharında be zalimin karısı...
bir de bir kaç saat önce 19 yaşına girdim fotoğraflarıma baktım çöktüğümü görebiliyorum. yaş kompleksim olmadı hiç ama yaşlandığımı hissediyorum be.
bırak benden küçükleri , kendi yaşıtlarımın dahi saçma sapan sosyal medya uğraşlarıyla kafasını bozduğu ve boş boş muhabbetlerin döndüğü ortamlarda kendimi yaşlı hissediyorum . ya diyorum ben nerde yanlış yapıyorum , niye aynı kafayı yaşayamıyorum . dertleri o kadar boş ki , leşler sizi .
Evlenen üniversite arkadaşlarıma ev ziyareti yaptığımda hissettim. Sanki daha dün kantinde dersten kaçma planları yapıyorduk, şimdi koltuklarda oturmuş yemekten sonraki çay muhabbeti yapıyoruz.
geçen saçımı boyayacaktım baktım saçımda 4 tel beyazım var, bi efkar bastı içime. gittim sade kahve yaptım sigara filan da içmiyorum içsem herhalde 5 tane peş peşe yakardım. neyse konumuz o değil, 25 yaşındayım b.k var gibi 5 yaşımda okula gönderdiler liselerin 3 yıl olduğu son mezunlardanım, yani 16 yaşımda lise bitti (ben mezun oldum lise 4 yıl oldu). hayata erken başlamak mı diyeyim yoksa, üst levellere erken yaşta atlamak mı denilir bilmiyorum. dönüp baktığımda kat'iyen boş değil yıllarım hepsi dolu dolu ama kendime dair hiç bir şey yaşamamışım, kendimi bulamıyorum. 13 yaşımda ortaokul bittiği yaz çalışmaya başladım lise hayatımda da ara ara çalıştım öyle zaman geçirmelik işler değildi, kendime ciddi anlamda katkısı olan işlerdi. çünkü öncesinde pısırık bi çocuktum başka bi çevreden başka bir aileden, olduğum ortama uyum sağlamam bile oldukça zordu. diksiyonum zaten düzgündü onlarca kitap okurdum ama kendimi ifade edemezdim konuşamazdım, böyle birisini çağrı merkezine oturttuklarını düşünün nasıl bi kabak çiçeği olunur gözlemleyin * sonra staj olayı gerçekten dönüm noktası oldu ömrümde. şimdiki gibi internet vergi dairesi, e-sgk filan değildi işler sabahtan elime çanta verilirdi ara sokaklarda vergi dairesi arardım(nuruosmaniye vergi dairesini unutamayacağım sanırım), 16 yaşında bağkurda bağır çağır iş çözebilen birine dönüştürdü hayat beni. sonrasında öss den çok iyi puan almama rağmen tercih yapmadım izmir'e gittim.. dönünce de çalışmaya devam derken baktım yaş geçecek üniversiteyi de 2. öğretim okudum o ayrı bir renk oldu hayatımda.. sabahın köründe iş, akşam okul, hafta sonu sertifika eğitimleri kurs ıvır zıvır... e dönüp bakıyorum tamam dopdolu ama ben kendi tercihlerimi yaşamamışım, birileri yol vermiş su akmış yolunu bulmuş ben hiç o suya müdahale edememişim. yaşlanmak değil de bunlar koyuyor insana. tamam pişman değilim 40 yaşında birisinden daha olgun düşündüğüm noktalar vardır elbette ama ben kendim hata yapmak sonuçlarına katlanmak istiyorum başkalarının yaptığı hataların bedellerini ödemekten yoruldum. bunların ön yargılarının bana vurduğu zincirler artık boğuyor beni, herkes kendi suçunun cezasını sırtına alıp gitsin ben artık başkalarının cezalarına ortak olmak istemiyorum.
arkadaşımın üniversite 1 deyken olan doğum günü videosunu eskidendi şarkısı eşliğinde izlediğimde hissettim. Arkadaşlardan biri msn de kardeşi ile konuşuyor. Yeni üniversite gençliği msn yi görmemiş bile olabilir. Doğum günü yaklaşınca insanda bir yaşlanma hissi oluşuyor. Genç türkcell bile 25 yaş altına genç diyor. Yaşlanıyormuyum artık diye soruyor insan kendine.
Sokakta top oynayan çocukların, kaçan topları sana doğru geldiğinde, topunu atmaları için sana; 'abi' değilde 'amca' diye seslendiklerini duyduğun andır..
düşünyorum az önce: ulan bir check up yaptırsam, bacak, saç, kalça, böbrek, omuz olmak üzere en az 5 hastalık kesin çıkar. önceden olsa turp gibiyim falan derdim. yaşlandık demek ki.
tatil planlarındaki plaj voleybolu, disko vs'in yerini sakin bir deniz kıyısında rakı balık, dostlarla birlikte gitar çalmak vs'in almaya başladığı; hatta otostopla yapılan yolculuklar, çadırlar, ağaç evler vs vs vs yerine uçak, oda servisi olan oteller gibi konformist seçeneklerin tercih edildiğinin fark edildiği andır.
En berbat anlardır.
Bi havayla çıktığım halısaha maçının daha 10. Dakikasinda nefes almakta zorlanmaya başlayıp kaleye gecmeme neden olan yaş problemini hissettiğim andır. Ayn ruh halina benden 5 ay küçük olan çocukluk arkadasimi her görüşümde girmekteyim zira kız tam yaşını gösteriyor.