''yaşandı bitti geçmişi bir kalemde silip atan, söylemesi kolay ama uygulaması mesele olan söz. yüzeyde bitti gibi görünse de çoğu şey, yaşandığı gibi çabucak bitmiyor aslında. insan içinde yaşatmaya devam ediyor bitişleri. etrafındakiler ne kadar konuşurlarsa konuşsunlar birisi hakkında, o birisini kendi tanıdığı biçimde hatırlamaktan kendini alamıyor, benim tanıdığım kişi bu değildi demekte inat ediyor. bitişleri bitiremiyor... sevgi, nefret, kin, aldanmışlık, terkedilmişlik duyguları ne kadar birbirine karışırsa karışsın üste çıkanın hep sevgi olması kalbin zalim bir oyunu mu diye düşünmeden edemiyor insan. bitişleri bitiremediğinden olsa gerek affetmeyi düşünüyor af dilemeye gelen olmadığı halde. insan aptal. ya da sevdikçe aptallaşıyor, kim bilir? önemli olanın insanın aptal olması. hatta insan öylesine büyük bir aptal ki devamlı neden diye düşünüyor. dili sussa yüreği, yüreği sussa ruhu haykırıyor ''neden neden neden ?! diye. insan gerçekten çok aptal. nedenleri bırakıp sonuçlara bakması gerektiğini göremiyor. insan içinin acısıyla öyle sarhoş olmuş ki bu acının hangi sonuca bağlı olduğunu göremiyor. kendi kalbini avutuyor yaşandı bitti diye. oysa bitmiyor, ya hep insanın içinde bir yara olarak kalıyor ya da diğer yaraların üstüne binmesiyle görünmez oluyor ... ama bitmiyor, bitemiyor. çünkü insan bitişleri bitiremiyor çoğu zaman. öyle söylendiği gibi olmak ya da olmamak mesele değil aslında, mesele ''bitişleri bitirmek''...
şu an piyasada ki türkçe rock parçalarına basacak sound'a sahip burak kut parçasıdır. tozlu ekipman, teçhizat ve enstrumanların gösterildiği sahne etkileyicidir. daha sert abilerin yeniden yorumlaması olarak yeniden piyasaya çıkmasını çok isterdim.
bugün dahi benzeri bir klibi çekilemeyen şarkı. rock tınıları, san francisco'daki köprüler, deri montlu motosikletli tiplerle klibinin apayrı bir havası vardı.*
ne olursa olsun daima iç burkan sözlerdendir. duyunca insanı bir anda düşüncelere boğabilir. elden bir şey gelmediği anlarda ise kişinin kendine sövmelere başlamasına neden olur. öyle bir etki barındırır insanda*.
özellikle "kanasın dünyam yansın oldu olacak, günahlar kavrulsun aleviyleeeeaağ" kısmında ve "haydi zıplaağ" şeklindeki şahane nakarat kısmında icra ettiği o brütal vokal ilen scream vokal arası böğürtülü ses tonu kendisini o dönem bir rock star falan sandığının işaretidir zannımca.
hoplayan zıplayan motorsikletler, deri mont, fonda zenci elemanlar falan da eklenince and the dünyanın en kolpa rakırı ödülü goes to burak kut oluyor ister istemez.
"benimle oynama, heyecanlıyım
Çok çılgınım bebeğim" dizeleri de çılgın sedat'ın arketipi kabul edilebilir herhalde.
komplenin üzerine dinlenince keşke hep böyle kalsaydı bu burak diye içlendiğiniz ve aynı şeyi tekrarlayamadığınız, zamanında fark edememiş olduğum sağlam bi alt yapıya sahip glam tavırlı sözleriyle alay konusu olsada, yapıldığı zamanda türk pop müzik piyasasını birçok açıdan çok aşan şarkıdır.