doğarsın. hiç bir şeyden habersiz bir şekilde dünyaya gözlerini açarsın. birisi sana gece gündüz ilgi gösterir. kendi içinden bir parça daha oluşturur. onu sıvı halde sana verir. çevrende herkes dört döner. yaş biraz daha ilerleyince sanki herşeyden haberdarmış gibi davranılmaya başlanır. daha 5 yaşındasındır ama otobüsün ne olduğunu bilmiyorken sana kucak açan kişi hayatın ve senin yükünü kaldıramadığı için "tutun düşüceksin. arkanı dönme. bağırma. ağlama. konuşma." gibi sözler söylemeye başlar. hani herkes benim etrafımda dört dönüyordu ne oldu böyle birden diyip afallarsın. yaş biraz daha ilerlesin eğer erkeksen gezip tozmak bol keseden, kızsan cimri keseden verilmeye başlanır. sürekli sana öğüt veren birileri olur artık etrafında. "bak ben gençken böyle yaptım sen yapma". "gençliğinin kıymetini bil" falan gibi öğütler.
sonra, biraz daha büyürsün. başlarsın çalışmaya. kafanda o kadar çok şey vardır ki... bugüne kadar sana söylenen her söz hala aklının bir köşesindedir. "hata yapmamalıyım." "düşmemek için tutunmalıyım". "gençliğimin kıymetini bilmeliyim". "çok çalışmalıyım". derken işin içine aşk girer. bu benim lise çağlarımda yaşadığım şeyden çok daha farklı. ne güzelmiş hayat diyip kaptırırsın kendini. gün gelir aile seni yalnız bırakır. artık kendi ayakların üzerinde durmalısın. hayat senin ona sahip çıkmalısın. sonra yine afallarsın. "benim yaptığım herşeye hata gözüyle bakılıyordu hani nasıl oldu da bir başıma kaldım" diye. belki gün gelir aşık olduğun kişide seni bırakır. işte o zaman hayatta aslında yalnız olduğunun farkına varırsın.
sonra hayatı kurcalamaya başlarsın. ben küçüklüğümde olduğu gibi el bebek gül bebek etrafımda dört dönülmesi için mi?, çalışmak için mi?, onca insanın öğütlerini dinlemek için mi?, gençliğimin kıymetini bilmek için mi?, aşık olmak için mi? ne için geldim lan ben diye düşünmeye başlarsın. düşünürsün, düşünürsün, düşünürsün bi bok bulamazsın. sonra dersin ki yaşamaktaki amaç galiba o anın tadını çıkarmak. geçen günler geri gelmiyor. en iyisi hangi andaysam orada kalayım dersin.
yaşamı sorgulamadan yaşamak belki amaçtır.insan hernasılsa bu şekilde mutludur.insanın yapması gereken iki seçim var, bu hayatı sorgulayarak ve anlayarak yaşamak mı?yoksa gözü kapalı yaşamak mı?
yaşamın amacı hayal kurmak ve kurduğun hayallerin gercek olmasını beklemektir. gercekleşmesi için çaba göstermektir. bilirsin ki tüm hayaller gercek olmaz zaten hayalerin hepsi gercek olursa yaşamın bi anlamı kalmaz.amaçsız yaşadıgını düşünen herkes bile uyumadan önce mutluka birşey dileyerek dalar uykuya.
sevgiyi yaşatmak.
ne alaka denebilir.yaşamda her şey savaş halindedir.yokluğa karşı verilen savaş.
atomun etrafında dönen elektronlar dahi düzensizlik içinde, düzenin göstergesi olarak sevgiyle hareket eder.kısaca sağlarsak;nefrete karşı verilen mücadeledir.
insan olarak dünyaya gelmişiz.alah için,, toplum içn,, ailemiz için, en önemlisi de kendimiz için sorumluluklarımız vardır. ödevlerimizi yerine getirmek, hayatı dolu dolu yaşamak... ve misafirliğimiz bittiğinde de bu dünyadan göçüp gitmek, her fani gibi.