+ sevdiğin işte çalışamamak,
+ istediğin işte çalışmanın lüks sayılması,
+ istediğin bölümde okuyamamak,
+ sigortasız işte çalışmak, üstüne birde köle muamelesi görmek,
+ yaşam standartlarının dibe yakın olması,
+ insan hayatının değersiz olması,
+ siyasiler tarafından sürekli kandırılmak,
+ sürekli sömürülmek,
+ sonrada hiçbir şey olmamış gibi mutluyum demeye zorlanmak.
Giderek yozlaşan insanların bulunduğu bir ortamda yaşama zorunluluğu (ahlaki çöküşe şahit olmak)
cehaletten dolayı, saçma sapan olayların ve saçma sapan kişilerin baş tacı edildiğini görüp kudurmak.
giderek çürüyen nesli görüp engel olamamak
tüm olumsuz gidişatlara durrr! diyememek desen de yalnız birşey yapamamak.
yüzdelerle yönetilen bir ülkede azınlık olup bundan şikayet etmek, memnun olmamak, katılmak istememek kadar doğal bir şey yoktur. ama baskın yüzdeyi hararetle savunan über demokratikler sizin hoşnutsuzluk duyma hakkınızı vatan hainliği olarak değerlendirirler. hatta birileri "ya sev ya terk et" gibi bir şeyler söylemiştir bu konu üzerine. defolup gitmek için başlı başına bir sebeptir. vatan haini ilan edilmek gayet kolaydır, ama umrunuzda olmamalıdır.
vatan hainliğinin tavan yapması, ahlaksızlığın artması, güvensizlik ve kurttur.
(kurt, normal dağda yaşayan kurt hayvanıdır. türkçe karakter yüzünden yanlış anlamaya sebebiyet vermek istemem.)
-ulkeyi gozunun icine bakarak umursuzca parsel parsel satanların, vatan, millet sakarya nutukları atarak seni yonetmesi yo yo yonetmek yanlıs kelime kesinlekle gudmesi,
- bakire olmadıgı icin intihar eden bir kızın ailesinin otopside kendi seref ve namuslarını temize cıkarma bahanesi altında bekaret testi istemesi,
-kotu olanların iyi olanlara ustunlugu,
-ataturk'ü fasistlik ve diktatorlukle suclayan insanların var olduguna tanık olmak.
- milletvekili olup dokunulmazlık kisvesi altında isledikleri hic bir suctan yargılanmayan insanların meclisde bulunması.
tabi bu sadece bizim ülkemizde bu şekilde değil ama eşitler içindeki en eşit olanların sayısı ülkemizde çok fazla. ve o en eşitlerin dışında kalanlar da kimsenin umrunda değil.
ülkenin sorunlarına duyarsızlığından, benmerkezcilikten ülkeden nefret eden kişinin sebepleridir. beni pek de ilgilendirmemektedir. çünkü ülke sorunlarını önemsediği halde çaresizlikten bir şey yapamayanlar bile ülkeden nefret etme yolunu seçmemişlerdir.
Yurt dışına gidip medeniyet ve medeni insan kavramlarıyla tanışmak, kampüs şehirlerde dolaşan insanların %50siyle kuantum fiziği tartışabileceğini keşvetmek, aslında insanların akkılı olabileceğini ;ülkenin %80ninin gerizekalı olma durumunun yaşadığın ülkeye mahsus olduğunu anlamak, ülkeye dönünce bunalıma girme sebepleridir.
yaşadığın yer türkiye'yse bolca bulunabilecek sebeplerdir.
- akşam saatlerinde sokağa rahat çıkamamak. hayır benim umrunda değil öldürseler, kardeşim var annem var sevgilim var, birşey olsa?
- birsürü serseri şerefsizin ortalıkta dolanması. sokak çocuklarından da farklı bunlar, örgüt resmen ibneler.
- ahlaksız gençler. gençten kastım ilkokuldakiler. "sınıf boştu öpüştük hoca görmüş ya. neyse gelin sigara içelim" dediğini bizzat duydum 6. sınıf öğrencisinin. bir kız hem de. bu yaşta böyle eğitim alıyorlar, büyüdüklerinde ne olurlar acaba bunlar.
- saçmasapan devlet ve insanlar.
niceliğin, nitelikten;
kömürün ise haysiyetten çok para etmesi ve
bunun beraberinde getirdiği "sürü psikolojisi".
bugün çok doğru olduğu kabul edilen bir şeyin hemen ertesi gün
büyük yanlış, ölümcül hata olarak ilan edilmesi ve
bunun beraberinde getirdiği "belirsizlikler".
kimsenin görevini layıkıyla yapmadığı bir ülkede,
ülke çıkarları doğrultusunda durumdan vazife çıkaranlar "ulusalcı, darbeci, faşist" şeklinde yaftalanırken,
ayrılıkçı/bölücü canilerin "özgürlükçülük" arkasına sığınmasına göz yumulması.
kimi titrek tüylülerin cahil cesareti ve bunun beraberinde getirdiği "anestezik uyanıklık".
kötü olmanın suç,
çok iyi olmanın daha da büyük bir suç olması ve
bunun beraberinde getirdiği "vasatlık".
değer görmek için "akıllı" olmanın değil,
sözüm ona oluşturulmuş bir takım "ortak akılsızlık cemiyetlerinde çevre yapma gerekliliği ve bunun beraberinde getirdiği "kraldan çok kralcı yalaka yaklaşımlar".
...
örnekler çoğaltılabilir ancak özünde sanırım şu madde yatıyor;
toprağımıza, havamıza hatta benliğimize bile herkesten kötü muamele etmemiz.
yabancıların tarihimizi ve bizleri bizden iyi bilmesi, tanıması.