Abbas sayar’ın 1970’te yayınlanan ve yine aynı yıl TRT roman ödülünü kazanan yapıtı.
Kitap kısa; fakat doru atın hayata tutunuşu muazzam. Yaşlı bir kısrağın yaşama mücadelesi umut aşılar, güç verir insana. Ve her birimiz bir yılkı adayıyızdır. Faydamız azaldığında bir başımıza kalakalırız ortada. Ama umut her daim taze, her daim sıcak ekmek kokulu.
Lisedeyken okumuştum belki finalinde son kısımlarında duygulanıp gözlerimden yas gelmesine neden olmuştu.
Fazla empati yapma yeteneğim var kahretsin bu benim bazen çok üzülmeme sebep oluyor. Insan mutluluk arıyor ama bazı kitapların sonu ne yazık ki güzel bitmiyor aslında güzel bitiyor da bizi mutlu etmeyebiliyor.
Unutma benliğim mutlu sonlar masallarda bile yok, sadece çocuklara anlatabilelim diye insanlar masalları değiştirmiştir.
Yoksa rapunzel orospu, pamuk prenses grup seks yapan kiz, sindirella kiz kardeşleri ile lezbiyen ilişki içinde ayrıca prens de ayak fetişi, hansel ve gretel ayrı bir olay.
Bu hikâyede hayatın sadece görülen bir gerçeği ve göz yaşartan cinsinden. Gidip, tekrar okuyasım geldi.
Leben lang yilki atlari.
Viva la yılki atları.
Live long yılki atları.
Uzun yaşayın yılki atları.
sahiplerinin bakım masraflarından kurtulmak için kış aylarında doğaya bıraktığı atlara yılkı atı denir. Abbas Sayar'ın harika bir romanıdır. Hayatta da böyle değil mi? Kış geldi, hava kapanık, olaylar üst üste geliyor. Yılkı atı gibi kışı atlatıp havalar ısınınca dönersek karşılayıp kullanacaklar. Ama dönemezsek kurtlar yiyecek. Besin bulursak yiyeceğiz. Kar, soğuk, kurtlar, yaşam mücadelesi. Şu an belki de bir yılkı atı bunlarla mücadele ediyor ormanın karanlık, ıssız bir yerinde.
Ne olduğunu daha yeni öğrendim. Yazın bir atınız var. Kış gelince masraf olmasın diye doğaya salıyorsun. Yaz gelince gidip bakıyorsun. Senin atın yoksa olanlardan alıyorsun. Bir nevi rotasyon.
yılkılığım ben bırakıldım kışa.
baharın bolluğunda ölümüm arpadan olsun.
dizlerim güçlüdür benim...
bakma vuruk durduğuna
şahlanınca hayret ederim önümde durana.
şu çetin kış ta isyan etmem yoksulluğuma
bu cılız bedenim elbet girer haraya.
abbas sayar romanı.
kırsal kesimde, yaşlandığı için artık işe yaramayacağı düşünülen atlar erzağın önemli ve kıt olduğu kış mevsiminde yemeğini kendiliğinden bulsun diye dağa bayıra salınır. eğer at, kurda yem olmaz da yiyecek bir şeyler bulup baharı görürse tekrar bir insanoğlu tarafından sahiplenilir. spielberg ün savaş atı' ndan kanımca daha ilginçtir.
yılkı atı, bir romanın girift yapısından çok bir uzun hikayenin saydam atmosferini içeren, yerel dilin, yerel bakışın korunabildiği; yazıldığı dönem kelimenin tam anlamıyla salgın halini alan köy romanlarının yapaylığıyla karşılaşılmayacak çok özel bir metin.
abbas sayar'ın daha sonra dik bayır'da karakter oluşturma, oluşturduğu karaktere sahicilik kazandırma konusundaki hassasiyetinin kesin biçimde görülebildiği bir metin.