yıkandıktan sonra annelerinin üşürsünüz diye evden çıkarmadığı çocuklardır. yoksa yıkanmakla ilgili bir sorunları yoktur. sadece dışarıdaki eğlenceyi kaçırmak istemezler.
Yaşamı bir oyun olarak düşünenlerin, bu oyunu toplumsal kurallar ile oynamak istememelerini anlatır bir söz. Sanırım aynı başlıkta bir şiir (bkz: Walter Benjamin) 'e aitti.
bir aile bireyi tarafından yıkanılan küçük çocukların sırf on kişi banyoya doluşmak istemediği için yıkanmak istememesi sık rastlanan durumdur. bırak çocuğu kendi yıkansın kardeşim.
ha yaşı biraz daha büyük olup yıkanmak istemeyen çocuk neyi amaçlar onu bilmiyorum. üşeniyor heralde.
haftanın en kötü gününün pazar olduğunu düşünen veletlerdir. yarın okul vardır ve evde de temizlik günüdür. kuvvetle ihtimal anne birazdan hadi "oglum banyo'ya" diye kendisine bağıracaktır. bi kaç kaçma girişiminden sonra çaresizce o kaynar suya girip acılar içerisnde annesi tarafından yıkanacaktır. daha sonra mışıl mışıl yatıp hiç birşey'i hatırlamayacaktır.
annesi tarafından daha temiz olacağı inancı ile saçları çitilenen bu nedenle saç dipleri ağrıyan, lifle vücut pancar kıvamına gelene kadar tımar edilen, sıcak su daha temiz yapar diyerek kaynar su ile yıkanan ve rahat durmazsa kafasına banyo tası ile vurulan çocuklardır. kendi başlarına yıkana kadar yıkanma işkence ile eş anlamlıdır.
anneleri tarafından değme tellaklara taş çıkarırcasına keselenen ve bu ritüelin pazar gününe denk getirilmesi nedeniyle ömrü billah pazar gününü sevememiş çocuklardır. belkide şimdinin yetişkinleri, anaları, babalarıdırlar.