yüzde 50 başbakandan neden vazgeçmiyor

entry15 galeri1
    1.
  1. şu günlerde özellikle solcuların merak ettiği sorudur efendim. cevabını ise internethaber sitesindeki köşe yazarı çok güzel vermiş. okuyoruz.
    http://www.internethaber....aroglunu-buldu-15370y.htm

    --spoiler--
    Erdoğan'ın neden vazgeçilmez bir lider olduğunu, halkın yüzde 50'sinin neden peşinden gittiğini çok mu merak ediyorsunuz?

    Anlatayım.

    1999'da ders kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse atıldı. 2001'de parti kurdu, siyaset yapması yasaklandı. 2004 yılında Balyoz darbe planıyla indirilmek istendi. 2005 yılında AK Parti'yi bitirme planları ele geçirildi.

    2006 yılında Ergenekon. 2007 yılında e-muhtıra. 2007'de 367 garabeti. 2008'de kapatma davası. 2009-2010 Cumhuriyet Mitingleri. 2011 Suikast planları. 2012 Hakan Fidan üzerinden darbe indirme çabaları. 2013 Gezi olayları. 2013 Yolsuzluk operasyonu...

    Menderes'in asıldığı, Özal'ın zehirlendiği, Erbakan'ın postmodern darbeyle indirildiği Türkiye'de son başbakanın başına 11 yılda bunlar geliyorsa, halkın, "Hepsini aldınız. Bunu yedirmeyiz" demesinden daha doğal ne olabilir?

    Kabul etsek de, etmesek de o bir sembol artık...

    AK Parti sadece bir parti değil ve Recep Tayyip Erdoğan da sadece bir parti lideri veya başbakan değil artık.

    inançlı kesimlerin 90 yıl gördüğü zulme "Dur" diyen biri. 30 yıl süren terörü bitirmek için oy hesabı yapmadan çırpınan biri o halkın gözünde...

    Mısır'da demokrasisi elinden alınan Mısır halkının son umudu.. Tunus'ta, Fas'ta, Cezayir'de Libya'da huzuru, barışı, mutluluğu arayan halkların kahramanı. Dünyanın en büyük hapishanesi olan Gazze'deki mazlum Filistinlilerin duası... Suriye'de kendi liderlerinin kimyasal bombalarla katlettiği çocukların babası...

    Arakan'da katledilen mazlumların kahramanı. Makedonya'nın "halife" diye andığı efsane artık o. Avrupalı'nın deyimiyle batan Osmanlı'yı yeniden diriltmeye çalışan biri...

    Her darbeden sonra daha fazla taraftar buldu. Her darbeden daha güçlenmiş olarak çıktı. Türkiye'yi sallayan yolsuzluk operasyonundan sonra da durum değişmedi, pek de değişeceğe benzemiyor.

    Bu ülkede 80 senedir yolsuzluk vardı, ülkenin zenginleri devlet içinde mafya olup sömürdü, halkı açlığa mahkum etti. 11 yıl önce bankalardan 360 milyar dolar hortumlandı, kimse çıkıp hesabını sormadı.

    "Yolsuzluk yapan babamın oğlu da olsa hesabını sorarım" diyen bir başbakan ve "Yolsuzluk yapan varsa, en azından hesabını soracak bir başbakan da var" diyen kitlesi var artık.

    Şu açıkça görüldü ki, bakan çocukları ve Fatih Belediye Başkanı'na yapılan operasyon işin bonusu. Asıl amaç son bir yılda ülkenin ekonomisine yurtdışından 87 milyar dolar kaynak sağlayan Halkbank hedefte...

    Amerikan büyükelçisinin "Halkbank konusunda uyarmıştık, dinlemediler. Şimdi bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz" sözünden sonra iktidarın vazo gibi devrilmesini ummak için, Kemal Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle "ileri derecede geri zekalı olmak gerekiyordu."

    Bakan çocukları konusunda daha önce fikrimi söyledim, tekrar edeyim. Ben o dosyalardan bazılarının içinin boş olmadığı kanaatindeyim. O çocukların babalarının görevde olmasını da doğru bulmuyorum. Herşey bir iddiadan ibaret olsa dahi, doğru bulmuyorum. Çocukları hapiste olan bakanların yaptırım gücü olduğu için, en azından hukuki süreç sonlanıncaya kadar bu görevlerinden istifa etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

    Bu iddialar doğrulanırsa, yapan, aracı olan ve göz yuman kim olursa olsun hep beraber hesabının sorulması için mücadele etmeyen de namerttir.

    Ancak ortada bir gerçek var. Operasyonu yapanlar ve savunanlar işin bakanlarla sınırlı kalmasını istemiyor, işin ucunun başbakana dayanması için şeytani planlar yapıyor. "Bu işi Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a nasıl uzatabiliriz?" diye kafa patlatanlar var.

    Odatv isimli internet sitesinde geçtiğimiz hafta iki haber yayınlandı. Birinci haber, "Fatih Belediye Başkanı herşeyi itiraf etti. Bana talimatları Bilal Erdoğan veriyordu. Babasının da haberi vardı dedi" şeklindeydi.

    ikinci haber ise, "Erdoğan'ın yolsuzluk konuşmaları da teknik takibe takıldı. Operasyon Erdoğan'a uzanıyor" satırlarıyla kirli oyunun nereye vardırılmak istendiğini haber veriyordu. Zaman Gazetesi'nin, "ispanyol polisi iktidar partisi bastı" başlığıyla verilen haber de Erdoğan'a, "Senin başına da gelebilir" mesajıydı.

    Bu süreçte şuna şahit olduk ki, AK Parti'yi ve Erdoğan'ı yolsuzluklar konusunda eleştirebilecek tek bir temiz kurum veya kişi yok. MHP desen, koalisyon ortağı olduğu dönemlerde Türkiye yolsuzluklar ve vurgunlar sayesinde dibe vurmuş.

    CHP apayrı bir facia...

    Amerikan büyükelçisiyle görüştükten sonra medyanın karşısına geçen kemal Kılıçdaroğlu'nu "Bu Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu. AK Parti'dekilerin 1 veya 2'si hariç herkes kirli. Ben temiz adamım. Yemem de, yedirmem de" derken izledim.

    Kim diyor bunu?

    Başında bulunduğu SSK'yı yolsuzluklar ve usulsüzlükler sonucu batıran, kundaktaki torununu çalışıyor gösterip sigortalı yapan, Tuncelili tüm akrabalarına iş veren ve Rahşan affı sayesinde yargılanmaktan kurtulan adam diyor.

    SSK Genel Müdürlüğü'nden ayrılalı bir deri, bir kemik kalan adamım söylüyor!

    Başka ne diyor?

    "Sen yolsuzluk yapan bakanlarına sahip çıkıyorsan demek ki sen de yolsuzluk yapıyorsun. Onlar kadar sen de suçlusun" diyor.

    Bunları söyleyen kişi, yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle hakkında 200 yıl hapis cezası istenen Aziz Kocaoğlu'nu izmir'de başkan adayı olarak gösteriyor!

    Bunları söyleyen kişi, kendisinden önceki Başkan'ın "Sen yolsuzluk usulsüzlük yapmışsın" diyerek partiden ihraç ettiği ismi istanbul'dan Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösteriyor!

    Bunları söyleyen kişi Çankaya ve Mersin Belediyesi'ndeki inanılmaz yolsuzlukları unutmuşa benziyor. iki dönem milletvekili seçilen Bayram Meral ile Derviş Günday'ın tarihi yolsuzluklarını unutmuşa benziyor.

    Daha da önemlisi...

    Yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığı Anayasa Mahkemesi kararı ile belgelenen partinin başındaki adam söylüyor bunu.

    Dikkatinizi çekerim!

    Kılıçdaroğlu Başbakan değil, partisi de iktidarda değil. Elinde tuttuğu birkaç belediyesi, Türkiye'de eşine rastlanmayan yolsuzluk iddialarıyla suçlanıyor. Yapılan yolsuzluk ve usulsüzlükler "Bunlar iktidarda olsa ne olurdu acaba?" dedirtiyor.

    Hem "AK Partililer bir iki kişi hariç kirlidir" diyor, hem de bir süre öncesine kadar yolsuzluklarla anılan Hatay'ın AK Partili belediye Başkanı'nı partisine alıp aday gösteriyor. Hem "AK Partililer kirli" diyor, hem AK Parti'nin kurucusu olan adamı Kepez'den belediye başkan adayı yapıyor.

    Bakanları yolsuzlukla suçlanınca Erdoğan kirli, kendi adamları yolsuzlukla suçlanınca bizimki pir-u pak!

    Operasyon Yılmaz Büyükerşen'e yapılınca, "Bu operasyon Büyükerşen'in itibarını yükseltti" diyen adam, o operasyon Erdoğan'a yapılınca "Hükümetin itibarı kalmadı. istifa etsin" diyor. Operasyon Ergenekon'culara yapılanca Cemaate sallayan kişi, aynı operasyon Erdoğan'a yapılınca bir günde en koyu cemaatçi oluyor!

    işte tam da bunları yaptığı için her zaman duyguları sinesinde kalıyor, birşey olamıyor ve Allah önünü kesiyor!

    twitter.com/slymnoz

    facebook.com/slymnoz
    --spoiler--
    2 ...
  2. 2.
  3. koyun- çoban ilişkisi ile basitçe açıklanan olay.
    0 ...
  4. 3.
  5. bugün seçim olmuş gibi haber yapan zevatı gösteren söz.
    1 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. türk halkının bir kesiminin damarını çok iyi bilen uzmanlar sayesinde elbette. promptersız konuşamayan bir adam nasıl karizmatik lider haline getirilebilirdi ki ?
    1 ...
  9. 6.
  10. cumhuriyet'in kurulduğundan beri zulüm gören müslümanların sesi olduğu için, bu millet bırakmayacaktır başbakanı.
    2 ...
  11. 7.
  12. katıldığım önermedir bi nevi. ama şunu unutmamalı. eğer bu adam çok şeffaf olsaydı bu kadar emniyet müdürü yer değiştirilmezdi. bunda ben art niyet arıyorum haklı olarak.
    0 ...
  13. 8.
  14. müslümanlığı rezil edip yolsuzluk yapıp yetim hakkını yiyip bunun üstüne allah dedikleri için.
    allah diyince beyin format çekiyor çünkü.
    0 ...
  15. 9.
  16. müslüman görüntüsü ile izah edilemeyen durumdur. çoğu seçmen istikrar ve ekonomi yönünden ve daha iyi bir seçenek görmediğinden kerhen destek vermektedir. olayı ideolojik olarak açıklamak akp'ye olduğundan fazla bir güç atfetmek olur ki, tamamen gerçekdışıdır.

    akp de kısa zamanda seçmenin çoğunun desteğini kaybederek diğer sağ iktidarlarla aynı kaderi paylaşacaktır.
    1 ...
  17. 10.
  18. ağızlarına sıçılacağı içindir. kamuoyunca. *
    0 ...
  19. 11.
  20. korkutularak milli değerlerini katletmelerine göz yummaktır.
    korkutuldukları ekonomi dış iç borç bir yolsuzluk etmez onuda yandaş medya yayınlamaz.
    0 ...
  21. 12.
  22. Cunku biz daha iyisini secene kadar en iyisi bu.
    0 ...
  23. 13.
  24. aslında yüzde 50 diye birşey yok.

    o yüzde 50 bildiğin bot. tıpkı akp'nin twitter robotları gibi, bu yüzde 50 de olmayan bir şey.

    bu konuyu daha önce işlemiştik şurada;
    (bkz: evlerinde zor tuttuğumuz bir yüzde 50 var/#19939898)

    akp'nin oyunu toplasan yüzde 12-15 arasındadır. mezar oyları, kaybolan pusulaları, geçersiz oyları falan çıkarıp yüzde 50'yi buluyorlar ki, bu çok büyük bir örgütlenme başarısıdır.

    işte bu örgütlenmenin ve hırsızlığın önüne geçilebilirse bu yüzde 50'de başbakan'dan vazgeçecektir.
    ama biraz zor gözüküyor.

    polisin hırsız yakalamasını engelleyenler, hırsız yakalayanları görevinden alanlar, yüksek seçim kurulu'na neler yapmaz?
    3 ...
  25. 14.
  26. çünkü hepsi gizli gay.
    çünkü acı zevk veriyor.
    çünkü onlar tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın sözünü benimsemiş.
    0 ...
  27. 15.
  28. yukarıda eder ile gideri ile cevaplanmış soru. yahu yırtmayın kendinizi siz de biliyorsunuz seçimler yoluyla iktidar değişmeyecek bu yüzden bütün bu operasyonlar, darbe girişimleri, hadiseler. halkın canını yakmak pahasına ekonomik kriz peşinde koşan vatansızlar da biliyor iktidarın değişmeyeceğini. siz erdoğan vefat edene dek bekleyin en iyisi bir halt olacağı yok.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük