bu kitabın kahramanı olan anneannenin zihniyeti hiç bir anneannede yoktur.kendi anneannemde dahil olmak üzere gördüğüm bütün anneanneler aşkın karın doyurmadığı kanısındadır,hepsi realisttir.
insanı ancak iki durak öteye kadar götürebilecek "darlıktaki" yüreklere sahip olmalarına rağmen, epey hırpalamışlardı bu "yüreğinin götürdüğü yere git" klişesini. Bir zamanlar Leo Buscaglia kitaplarıyla sevgiyi, duyarlılığı öğrenmeye çalışanlar yeniden sahnedeydi ve herkes birbirinin koluna hafifçe dokunarak bu cümleyi son derece kötü tiyatrocu tarzında mırıldanıp duruyordu:
"Yüreğinin götürdüğü yere git!"
Sen daha yola çıkmadan görünmez urganlarla düğümlendiğin "sosyal ilişkilerin" nasıl galeyana gelip bu meseleyi dünyanın en trajik olayı haline getiriyor, yürek nasıl gidilip de dönülmez bir yer oluyor o zaman..
o "endişeli güruh" daha senin serüvenin başlamadan nasıl "Fazla uzaklaşmış olamaz" deyip iz sürmeye başlıyor..
Bunları hallettin diyelim. Peki hakikaten de fazla uzaklaşamadan o seni götürmelere falan kalkan yüreğin çıtkırıldım halleriyle seni eve götüren, duş altında ağlamaya teşebbüs ettiren o şarkı?
velhasıl;
yürek bir yere götürmez insanı..
götürse de gidilen yeri yürek ile ilgili bir şey olmaktan çıkarıyorlar sonra..
çünkü işte bu yürek denen şey o kadar nahif, o kadar kıymeti kendinden menkul bir şey değil.. O kadar akıldan yoksun bir şey değil yürek, olmamalı. Olmasa iyi olur yani. Yoksa hakikaten duygu aptalı bir dolap beygiri gibi gidip gelip aynı çukura düşülebilir, ki bu pek de serüven tadı vermiyor sonra..
Yüreğin bir aklı var.. Kendi meşrebince bir olgunluğu. Öyle her esintide havalanacak bir naylon poşet değil yürek, olmamalı..
"yürünmez öyle hep, bazen susulur."
demişti zaten can yücel de..
başka şeyler de söylemişti ama şimdi sırası değil.
Sırf ismini çok duyduğum için aldım.Kitapla ilgili hiç bir bilgim , fikrim yoktu ama maalesef hayal kırıklığı oldu benim için.Bir kere zaten konusu benim ilgimi pek çekmedi.Daha önce birlikte yaşayan anneanne ve torunun ilişkisini anneannenin torununa yazdığı mektuplar ile anlatıyor kitap.Kitapta benim hissedemediğim bir duygusallık var heralde.bu kadar insanın kitabı beğenmesi başka türlü açıklanamaz.
Bir de beni çok rahatsız eden anneannenin durmadan okuduğu bir şeylerden örnek vermesi.Yok okuduğum bir kitapta şöyleydi , yok bir tarih dergisinde böyleydi ,bir belgeselde spiker böyle demişti falan.Özetle ben hiç beğenmedim.
Bana göre kitapların cinsiyetleri var. Bu kitap ise dişi. Erkek okurlar için duygusal kitaplar çok cazip olmuyor. Bizlerin daha farklı beklentileri var. Kadınların ise aşk ve duygusal kitaplara ilgisi daha fazla. Onlardaki bu duygusal boşluğun sebebi de biz erkekleriz aslında.
ne guzel bir kitapti. ortaokula gidiyordum henuz. turkce ogretmenim hediye etmisti bana bu kitabi. icine de herzaman yureginin goturdugu yere gidecegin kadar cesur bir hayat diliyorum sana duygu dolu kızım diye yazmisti.
daha yeni yeni dunya edebiyatını kesfetmeye calisan bir ogrenciye yapilmis ne guzel bir jestti bu ve nasil mutlu olmuştum anlatamam.
oyle de naif bir insandi ki kendisi hala kitapligima baktikca o hediyeyi aldigim gune doner ve edebiyata olan ilgimi kamcilayan sozlerini hatirlamadan ve anmadan gecemem.