maltepe sahildeki şelale kafenin oradan pendik minibüs durakları hedeflenerek yapıldığında müzik ve adım sıklığı eşliğindeki gençlik enerjisiyle iki buçuk saat süren eylem.
övgüde girişken ve doğal, yergide çekingen, kasıntı ve yapmacık olmaktır.jenga gibidir.kırılgan ve hassastır, denge politikasıdır.hakkında ince iş denmesi boşa değildir.
kafa dinlemek için sessiz ve doğayla içiçe bir yerde yapıldığında muhteşem sonuçlar alınan spor.
üstelik bedava. ne zaman altından kalkamayacağım bir sorun olsa ve bunu anlatarak çözemeyeceğime inansam, ıssız yerlerde uzun uzun yürürüm, bazen gaza gelip koşarım bile, inanılmaz rahatlatır beni. sonra evime döner duşumu alırım, kahvemi içerim, kitabımı okurum. yürümeyi tek başına düşünemiyorum yani ben, beni rahatlatan davranışlara yönelten, tetiği çeken bir etmen yürümek.
Gençler grup halinde, yetişkinler ikişer ikişer, ihtiyarlar ise tek başlarına yürür. ihtiyarların tek başlarına yürümesi, hayata tek başına doğmaktaki yalnızlığa eşittir.
hızlı tempoda yürümenin koşmaktan daha fazla kalori yaktığı söylenir uzmanlar tarafından.
ayrıca, psikolojiye ve ruh haline iyi gelen bir eylemdir yürümek.
nazım hikmet in eşsiz şiirlerinden bir tanesi,
aşık olduğu kıza ulaşmakta kullanılan yolda canla başla koşar adım gerçekleştirilen ancak
sabahın altısında işe gitmekte kullanılan yolda ise insanı hayattan bezdiren, bedenin nakliyesi işlemidir.
saatlerce yapılması tavsiye edilmez, ayaklarımdan dizlerime kadar hissettiğim ağrının tarifi yok. ama ölmek vardı, evden hışımla çıkarken başlattığım yürüme eylemimin amacında. ölüme yürüdüğümü sanarken, ölümden uzaklaşmışım. yürüdükçe açılıyor insan. yürüdükçe yavaş yavaş, sindirilmesi de bir o kadar rahat olan yaşamlar, olaylar çarpıyor gözünüze. beynimizde ne olup bitiyor böyle..? ah ama ağrıyor ya. dizlerim..