ankara pes atıyoruz zirvesinin folloşu* olarak tarihe geçen yazar. o makus talihini ilk kurada ben belirlemişimdir maalesef. ama anladıkki onsuz zirveler tatsız tutsuz. yensen, yenilsen kalbimiz hep senle insanı.
dertler derya olmuuuuş, yok pardon o değildi. karlı bir şarkı varmış, her yerde kar var dermiş. evet evet o. bundan sonra adını karla anaciimm... eski şarkılar hep güzel, eskiler her şeyiyle güzel...
yavaş yavaş kaçması gereken yazar.
öyle bir yer haline geldi ki sözlük gerizekalıların kusma mekanı, isim sahibinin yalanlar krallığı...
sanal ortamda yöneticilik yapmış biri olarak bilirim neyin nasıl olduğunu az-çok buradan da gördüğüm şu ki bu sözlüğün ömrü uzun olmaz. ha bu kadar aykırılıkla gidersin 2 sene daha ama sonunda nerede olduğuna bir bakıverirsin bok çukurunun içindesin. şikayetçiydim bu vurdumduymaz tavırlardan ama inat ettim gemiyi terkeden vefasızlardan olmamak bak boka sarınca yapamadı dedirtmemek için ama olmuyor be.
benim derdimi anlatacak birilerine ihtiyacım vardı bir zamanlar. farklı insanlara seslenmek istiyordum dostlarımla konuştuğum konular onların benim ağzımdan çıkacak kelimeleri daha önceden bilir hale gelmeleri itmişti beni buraya. okumaktan zevk almıştım başlarda yıllarca ününü duyduğum ekşisözlük benzeri bir oluşum benim üniversitemin adı altında yapılınca daha da bir benimsemiştim halbuki ama olmayınca olmuyor işte. leş kargalarına gösterilen müsahama, sırf ilgi çekebilmek için yönetimden taviz vermek ve en kötüsü de bazılarının binlerce kişinin oluşturduğu şu ortamı kendi eseri sayıp kimseye haber dahi vermeden kapatması...
sözlük benim de malım diyecek kadar sahiplenmedim hiçbir zaman burayı ama şunu söyleyelim saygı duyuyordum ama görüyorum ki burada benim duyduğum saygı bana gösterilmiyor. ha siktir oradan ha siktir derim ben de.
sözlüğün bana kattığı muhteşem insanlar ve ilgi-bilgi katkısı yadsınamaz. zaten amacım da buydu kısmen de ulaşmışımdır. kendi adıma 2 sene yeterli bir zamandır insanları tanıyabilmek için. bu insanların burada yazarcılık oynamadığını ve kendilerini yazdıklarını biliyorum.
işin özü artık uludagsözlük benim için dalga geçme aracı olacaktır. saygı görmediğim yere ben de saygı duymam. sırf iletişimi koparmamak için yazarlığım duracak ha silerlerse de taraktan aşağı tosun paşa!
sözlükten gitmek için 36 mantıklı sebebi olsa da gitmesin yazarıdır. benim 37 mantıklı sebebim var. gitmeycem arkadaş gitmeycem. o da gitmesin. sevdiğim yazarlardandır.
şimdi söylemeden edemiyeceğim ben bu adama ön yargılıydım usta. neden bilmiyorum ama garip bir önyargım vardı. sonradan gördüm ettim vs. vs. çok da muhabbet etme fırsatımız olmadı ama bütün ön yargılarımı sildi ve tatlı bir adam dedirtebiliyor. daha ne olsun. ayrıca başarılı bir zirveye imza atmış kişidir kendisi.
(bkz: bizim gibi delilere her gün bayram zirvesi)
haklı yazar. biz görmüş, geçirmiş yazarlarız. şimdi yeni bir nesille birlikte geçirdiklerimiz tekrar gözümüzün önüne geliyor. arkadaş kaç kere geçireceğiz daha. bir kere yetmiyor mu ? aynı konular dönüyor. hayır aklı başında yazan kişi sayısı çok az. sözlük formatının içine edenleri inci sözlük'e havale ediyorum.
" arada bir yazar mısın ? iki satır bile olsa... " diyorum kendisine. çünkü ben öyle yapıyorum...
lütfedip beni robert downey jr'a benzetirken, robert efendiye de çaktırmadan "sirseri" diyerek başına iş açma ihtimaline bulaşmış "ankara insanı"dır. bugünlerde zaten ünlüler bir bir ünsüze dönmeye başlıyor (ünlü yumuşaması), polanski kaptırdı kaba eti, tarkan'ı esrar içip deli deli dans ederken kıskıvrak yakaladılar... olur mu hiç böyle a yiğido, yarın robert'ı da "katil doğanlar" filminden yola çıkarak darbeci marbeci diye suçlarlar, alır getirirler türkiye'ye, mamak'a koyarlar. sonra adam hapisten çıktığı gibi yakalar hepimizi, başta da seni. "zen bağa sirseri dediydin bi zaman, nirenle dedin haa?" diye karşına çıktı mı suçu bana atma sonra.
zirvelerden inmemekle birlikte, zirvede kar kalınlığının yanında incecik kalmış kendisi. * fotoğraflarda bi memnuniyet, bi neşeli gülümseme, bi keyif. hadi bakalım, salınıyor gönlün yayları *