bu sene if ankara kapsamında izlenilen filmlerden biridir*...filmde çok hoş ayrıntılara rastlamak mümkündür...ayrıca shannyn sossamon'a hayran kalınan bir filmdir...
" mutsuzluğun mavi olabileceğini niye düşündü? nereden, neresinden çıkardı? ağzımdaki külün hangi dönemden kaldığını bilemezdi. sordu. söyledim. çabuksun, dedi. eskiydim oysa. belki onun mavisi de eskiydi. onda bulamadım, onda bulamadı, onda bulamadık nereden geldiğini. mavinin insanın ne zamanından geleceğini bilemezsiniz.
ben en son beyniyle sevişmek istediğim birinin gözlerinde gördüğümden beri masmavi boşalıyorum geceleri. onda mutsuzlukla yan yana olduğuna göre belki daha merhametsiz, daha keskin, daha acılı, daha kıymık bir yerde duruyor mavi. belki mavi ağlıyor sabahları, belki evi terk eden babası giderken götürdü mavisini. kim bilebilir? insan hangi renkle mutsuzluğa düşer, hangi renkle uçar huzura?
ben çok zaman kıpkırmızı olmak istedim, kıpkırmızı düşmek boşluğa. bileklerimden kırmızı çıkarttım. içimdeki hüznü irin gibi boşaltıp yoklanmak istedim kırmızıyla. insan hangi renkle kanayacağını kendi hesaplayamaz ki.."
gülememenin gülünçlüğünü anlatan, intaarı değil yaşamı özendiren tatlı bir aşk hikayesi. olmuş dedirten bir film. şiddetle tavsiye edilmektedir.
(bkz: benim puan sana 9 kanka)
intihar edenlerin kendi aralarında kurduğu bir dünyada yeni intihar eden zia(bence ziya) ve mikal'in hastanede gözlerini açıncaya kadar ki hayat akışları diyebiliriz.
filmde zia ve mikal kibritle sigarayı yaktıktan sonra kibrit havalanır ve gökyüzünde bir yıldız oluverir bu mucize sadece ikisinde olması bence ikisininde ölmemiş olmalarıdır. çünkü filmin başka yerinde mikal 'neden ölülerin gökyüzünde yıldız yok.' der.ben bunu anladım ve bu sahne çok hoşuma gitti.