Liseli yıllarımdan aklımda kalan enfes şarkılardan biri. Klibi de ayrı bir güzelliktedir. Uzun arayışlarımdan sonra http://www.youtube.com sitesinde klibi de buldum, tavsiye ederim.
havuz kenarında güneşLenirken bir yandan kitabınızı okuyup bir yandan da soğuk içeceğini yudumLarken bir anda çaLmaya başLayan ve teninize ıLık bir bahar esintisi gibi çarpan*, mutLuLuk doLu bLack şarkısı..
1. Wonderful Life
2. Everything's Coming Up Roses
3. Sometimes For The Asking
4. Finder
5. Paradise
6. I'm Not Afraid
7. I Just Grew Tired
8. Blue
9. Just Making Memories
10. Sweetest Smile
(albümü indirmek isteyen bana mesajla ulaşabilir)..
On a bridge across the seven on a saturday night,
Susie meets the man of her dreams.
He says that he got in trouble and if she doesn't mind
He doesn't want the company
But there's something in the air
They share a look in silence and everything is understood
Susie grabs her man and puts a grip on his hand as the rain puts a tear in his eye.
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
Driving through the city to the temple station,
Cries into the leather sea
And Susie know the baby was a family man,
But the world has got him down on his knees
So she throws him at the wall and kisses burn like fire,
And suddenly he starts to believe
He takes her in his arms he doesn't know why,
But it seems that he begins to see
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
Don't let go
Never give up
Don't let go
Never give up, it's such a wonderful life
wonderful life, wonderful life, wonderful, wonderful, wonderful life
better than love teklisi çok tuttuğu için midir yoksa ilk klibi ile şarkının yeteri kadar ilgiyi görmediği için mi bilinmez tekrardan klip çekilmiş.
birinci klip ile bağlantılı ve ondan daha güzel olmuş.
tam ekran izlenmesi gereken bir klibe sahip şarkı. nedense klibini çok beğendim. biraz absürd gibi ve kasvetli değişik olmuş. o değil de şarkı çok güzel.
yüz yılın en mükemmel şarkılarındandır. bana sorarsan. en sevdiğim şarkı neredeyse. mp3e attığım günler boyunca dinlediğim tek şarkı bu. tek tekrar yaptım. ne zaman sıkılırım diyeceğim ama sıkılacak gibi durmuyorum hiç.
hakkında sayfalarca yazabilirim. varsın okunmasın hiç bişeyimde değil ben yazayım paylaşayım.
şarkının bir müddet dinleyince sözleri gerçekten kanına işliyor insanın. kafada hikayesi canlanıyor. kız hayatının adamını bekliyor adam gelip ilişki istemiyorum diyor, bir kopuşun hemen ardından bitmeyecek bir birleşme. gerçek aşk. aşk ya bildiğin. orda burda paspas olan gibi değil.
kadın ve erkek var içinde. kavramın tam karşılığı olarak. cinsiyetten sebep değil, kadın ve erkek oldukları için. hissediyorum ben. erkek sahipleniyor bir zaman sonra. aile erkeği zaten. * bunlar kısa süre içinde oluyor. anlıyorsun hissediyorsun.
-sözleri edebiyat harikası demiyorum ama en azından sanata yarışır bir şeylerden bahsediyorlar.
-80lerin sesleri kullanılmış ama sırıtmamış.
-hafif bir şarkı ama dinlendirciliğinin yanısıra akıcılığı var ki bu mükemmel bence.
-solistin sesi güzel ve en önemlisi aksanı çok temiz.
klipleri genelde sevmememe rağmen klibi ile dikkatimi çekmiş yegane şarkı bu galiba. hurts ün imajı gerçekten sağlam. 2010 klasiklerine bir klasik bir stille yenilik getirmişler. saçlar giyim. diyebilirsin ki theo hutchcraft gerçekten bir beyefendi, 80-90 yıl önce yaşamış. giyimleri, saçları... bana erkeğin resmini çiz deseler ona yakın bir şey çizerdim galiba. o denli başarılı. anlatamadım ama çok iyi yakalamışlar. klipte şarkının hikayesinden kaçınmaları şahane olmuş. ama klip de ağır. klipte sanat var. şarkıda zaten sanat.
virgin radio da hergün istisnasız dinlediğim bir hurts şarkısı. şarkının ritmi insana hafif bir neşe verir ve nakarat kısmı;
don't let go
never give up, it's such a wonderful life. kısacası sözler iyi müzik iyi. dinleyin efenim. http://www.youtube.com/watch?v=7TttjeXZYE8
black den dinlenilesi tatlı bir şarkıdır efendim. özellikle yemek yediğiniz bir yerde, önünden geçtiğiniz bir cafeden hafif hafif kulağınıza, aynı zamanda içinize işler. dersinizki o anda; şöyle manitayla başbaşa olsam... tamam tamam gerisini siz yazarların fantazi gücüne bırakıyorum.
keşfettiğimde günlerce dinlediğim, üzerinden aylar geçse de hala aynı lezzetle dinleyebildiğim şahane hurts parçası. aynı zamanda grubun çıkış parçası da olan bu güzel şarkının, solist Theo Hutchcraft'ın kaşıyla gözüyle arz-ı endam'ın kralını yaptığı cool da bir klibi vardır. izlenesi, izletilesi: http://www.youtube.com/watch?v=1TB1x67Do5U