piyano yeteneğiyle alman binba$ısının mı generalinin mi ne, beğenisini kazanan ve katı yürekli olarak bilinen alman insanlarından birisinin kalbini yumu$atan ki$i. herkese nasip olmaz demek gerekli ancak bu alman subayı ($imdi de subay oldu:) belki de doğu$tan yumu$ak kalplidir, sevecendir. paradoksa sürükleyen bir film bu. "wladyslaw szpilman" da bu filmin ba$rolündeki karakterdir. *
piyanist filmine konu alınmış müzisyendir. 1952' de sovyet kampında ölen captain wilmhosenfeld'in yardımı ile kamptan kurtulan szpilman seksensekiz yaşında altı temmuz 2000' de varşova' da hayata gözlerini yumdu.
otobiyografisinin the pianist filmine konu aldığı besteci ve piyanist. nazi almanyasının elinden kurtulabilmiş ve almanların ne kadar aşağılık varlıkları olduğunu en güzel şekilde anlatan otobiyografisi sayesinde bu harika filmi izleme şansını bize sunmuştur.
Karanlığın içindeki ışığın, karanlıktan saklanması gibidir kendisinin hayatı. Öylesine imkansız. Ancak o karanlıktan kurtulmak için karanlığı yok etmedi. Işığını karanlık ile paylaştı. Zulumler gördü. O her şeyden önce insan oldu ve insan olarak öldü. Yahudi değil.