bir yapımın klişe olmasının, onun harika olmasını engellemediğinin en büyük kanıtı.
harika kitap.
3 kere okundu. çocukken, ergenken, ve yetişkinken.
en büyük özelliği, "gerçek" olması.
banliyö'de başlayan orta-alt sınıf iddiasız bir yaşam, bunun 8-9 yaş çocukluk hezeyanları, küçük mutlulukların yanında klasik ailevi problemler, arayış, ardından büyümek, hayata farklı gözle bakmak, yeni insanlar, yeni yerler, yeni arayışlar, ilk aşklar, sonra uyuşturucu, daha sert mekanlar, daha farklı insanlar, hayatın siyah yanı. gitikçe büyüyen tramva, tatmin edilemeyen arayış, hayatın renklerinin solması, değerlerin kalmaması, ölümler, kabus.
christiane f.'in otobiyografik kitabı. kitapta anlatılan herseyi o 16 yasında yasamıstır. Tuvalet köşelerinde altın vuruş ile ölen arkadaşları arasından sıyrılıp kendini kurtarmış ve böyle harika kitabı okumamıza neden olmuştur. eroin hakkında yazılan en iyi kitaplardan. **
Filmi kitabından uyarlanmıştır. Filmi kitabı bitirince izliycem, şu sıralar almanca aslından okuyorum bunu. Almanca ana dilim olmadığı için bugüne kadar hiç bu kadar kalın almanca bir kitap okumamistim dönüşüm gibi inceydi okuduklarim. Neyse konuyu dağıtmayayim. Cristiane f. isimli eroin bağımlılığından yargılanan bir kadının 6 yaşından itibaren kendi hayatını aile yaşamından tutun nasıl eroin alabilmek için hayat kadinligi yaptığını hayatına dair herseyi ama herseyi anlatıyor Christiane. Yaşanmış bir hikaye olduğu için kanı donuyor insanın. Kitabın türkçe ismi eroin.
Bu kitabi yazdıktan yıllar sonra christiane bir kitap daha çıkardi. Ordan kazandığı parayı da eroine gömmüş eroine tekrar başlamış
kırpılmaktan bi hal olmuş bir film. her uyarlama gibi kısaltılmaya maruz kalması normaldir ancak bu filmde öyle abartılmıştır ki aylar sonra gazetede uyuşturucudan ölmüş çocuğu başroldeki hatun tanıdığında siz o çocuktan filmde bahsedildiğini hatırlamazsınız bile, ancak kitabı okuduğunuz için bilirsiniz. ayrıca hangi aşamada kızın aşırı bağlandığını yakalayamazsınız yine çünkü o aşamalar komple geçilmiştir. dolayısıyla biraz mantıksız bi akış vardır filmde.
ulrich edel'in yönetmenliğinde, yamulmuyorsam 1991 yılında çekilmiş bir de filmi vardır, varmış.
izledim lakin beğenmedim. yani filmle aram pek iyi olmadığından eleştiri falan yapamam, ama hiçbir olay yok, sıkıcı. "eroinmandan ne hikaye çıkaracam amuna godumun oğlu yaptık işte 2 saatlik bi şeyler" dediğini duyar gibiyim, ona da hak vermiyor değilim hani. pek bir eksiklik göremedim filmde, konusu sakat sadece. filmde hiçbir bok hissetmezsiniz fakat sonunda ağlarsınız. hele ki şu film ışıkçısının cartının curtunun geçtiği bölümde,
andreas w. 1960-1977
axel w. 1960-1977
babette d. 1963-1977
und allen anderen, denen die kraft und das glück fehlten, zu überleben. ***