bugün

görsel

Açık göbek modasını onların başlattığını düşünüyorum artık.
bir çizgi film. bir nesli ben bloom/flora olcam diye kavga ettirmiştir.

winx neşeli gülüşünle yaratırsın mucize
kaybolur karanlık geceler
winx tutuşunca elele bulutlar üzerinde
sihirli diyarlara uçarız
wiiiiiiiiiiiiinx
sihirlisin sen
wiiiiiiiiinx
Ben hep bloom olurdum. Benden iki yaş küçük çocukluk arkadaşımı sen bloom olamazsın diye dövmüşlüğüm vardır. Nasıl bi psikopatmışım hahsjsjs
World of Winx adlı yan serisi çıkmış vasat seri.
Flora’ydım.
Kızların lisede Ben blumum ben stellayım ya hayır ben blumun deyip kavgaya girdiği an ben hayatın ne kadar lay lay lom olduğunu anladım. Milletin derine bak be bro.
Tekrar baslayacagim galiba tutamiyorum kendimi. Help.
Ben de mi izlesem.

Çizgi film izlemek çocukluğumdaki ruh halime döndürüyor. O süre boyunca çok huzurlu hissediyorum, sanki dışarda o zor hayat yokmuş gibi.
Laylayı hiç sevmediğim grup. O zaten neden katıldı ki sırf esmerler üzülmesin diye. Ben tecnayı da hiç sevmiyorum çünkü erkek gibi saçı vardı bi de bloomla dalga geçmişti okulun ilk günü. Bi de peri kıyafeti kapri. Kim peri olunca kapri giyer ki! Sonra da gitti tony ile sevgili oldu oh oldu ona tony gibi çirkin ezik kocası oldu.
Musica ya çok üzülürdüm onun kocası kötü kalpliydi çünkü hep ters konuşuyodu ona bağırıp dövüyodu sonra onu aldattı yazık musica çok ağlamıştı.
Bloom un ejder ateşini,

Miusa nın ses dalgası ve bombalarını,

Tecna nın matematiksel beyni ve geometrik şekillerini,

Stella nın güneş ışıklarını,

Flora nın bitkisel güçlerini,

Ve layla nın özel güçlerini,

Çok ama çok özledik. Swhh.
eskiden çok izlerdim bence küçükken izlemeyen kimse yoktur.
musa diye bi karakter var heralde.
çok severdim, kırmızı saçlı kız en sevdiğim karakterdi.
Sailor moon'dan bayağı arak yapılan çizgi film. Elbette Sailor moon daha güzeldir. Favorim, Stella idi. En ateşli peri oydu. Winx tutuşunca el ele, bulutlar üzerinde diye devam bir jenerik müziği vardır.
ilk dört sezonu (ilk üç sezonun tamamlayıcısı niteliğinde olan ilk filmi de dahil) muhteşem iken, Nickledeon'a geçtikten sonra iyice bozmuş, perilerin dini imanı moda ve idollük haline gelmiştir.
8.sezonda ise köklü çizim stili değişimi, Layla ve Flora gibi esmer karakterlerin tenlerini ağartma, Enchantix ve Sirenix'in içine etme durumu ise bu durumu iyice kötüleştirmiş, reytingler iyice dibe çökünce de daha büyüklere hitap edebilecek live-action uyarlaması olan Fate Winx Club Saga'yı yayınlamışlardır ki tam ibretlik.
Ana karakterlere gelecek olursak:

Bloom: ilk 3 sezonda beğendiğim, çok iyi gelişim almış iyi bir karakter iken sonradan iyice mary sue'ya evrilmiş esas kızımız. En alakasız konularda bile hep ona odaklanılması da iyice sinir bozucudur.

Stella: ilk 3 sezonda favorimdi. Mükemmel olmayan, ailevi problemler yaşamasından ötürü modaya yönlenmesini sevmiştim. Ancak sonraki sezonlarda sergilediği çocuksu tavırları, moda dışında hiçbir şey konuşmaması yüzünden iyice soğudum ondan.

Flora: Bu kadar az gelişmiş bir karakter olmasına rağmen neden bu kadar önplanda gösterildiğini anlamadığım karakter.

Musa: Roxy'den sonraki ikinci favorim. ilişkilendirilebilir biri olması, iyi karakter gelişimi, yanlış erkek arkadaş seçimi gibi şeylerinden dolayı sevmiştim. Ancak sonradan çok arkaplanda kaldı.

Tecna: Ana karakter mi yan karakter mi belli olmayan, Fate'de bile yer almayan sözde winx üyesi. Bir karakter 8 sezon boyunca hiç mi karakter gelişimi almaz yahu?

Layla: Sonradan katılan, grubun sportif erkek fatma üyesi. Nabu ile yaşadığı yarım kalmış aşk hikayesi dışında hiçbir özel bir şeyi yok.

Roxy: Aynı Tecna gibi (hatta daha da kötüsü), ana karakter ile yan karakter arasında gidip gelen, bazen de hiç görünmeyen sözde winx üyesi. ilişkilendirilebilir ve gerçekçi olması dolayısıyla favorim olsa da 4.sezondan sonra hepten geri plana atıldı. 7.sezonda sözde geri döndü ama az buz yer aldı, daha da kötüsü 8.sezonda ise ortada hiç yok.
Madem 7 kişilik takımı kalabalık buluyordunuz, o zaman neden öyle bir karakter yapıp ona bolca karakter gelişimi verdiniz? Sonra da millet der 'o daha fazlasını hak ediyordu' diye.