dünya tenis aktivitelerinin en önemli turnuvalarından biri olan wimbledon tenis turnuvası ingilterenin londra kentinden yapılır. temmuz ayında yapıldığı halde yağmur nedeniyle mücadelelerin durması ve ertelenmesi sıkça rastlanır. çim kortlarda oynanan maçların yağmur yağdığı zaman ertelenmesi ve kortun branda ile kaplanması saniye alır. genellikle ingiltere kraliçesinin de maçlarda (özellikle merkez kort maçlarında) hazır bulunmasından dolayı kurallara çok bağlı bir organizasyon olarak göze çarpar.
en saygın tenis turnuvası olarak anılır.
bir tenisçinin en büyük hayallerinden biridir wimbledon'da kupaya ulaşmak..
kazandıklarında hüngür hüngür ağlarlar genelde.
artık zengin oldum diye sevinçten mi ağlıyorlar bilinmez..
bi süre serena williams ve venüs williams kardeşlerin fiziksel üstünlüğüyle sıkıcı hale gelmiştir.
ama her zaman takip edilesi maçlardır.
turnuvanın ikinci haftasında çimlerin yolunmuş olduğunu görmeye başlarsınız, beyaz giyme zorunluluğu vardır, kremalı çilek yemek geleneği vardır, seyirciler alkışlarken bile çok büyük bir disiplin içindedir. roland garrostan iki hafta sonra başladığı için tenisçilerin hazırlanma problemi yaşadığı bir turnuvadır ama.
daha final maçını izlerken bir sonraki turnuvayı özlediğimi hissettiğim; ayrıca 4numaralı seri başı arjantinli david nalbadian'ın ispanyol fernando verdasco'ya yenilerek turnuvaya veda etmesiyle şaşırdığım turnuva
2004 ingiltere-Fransa yapımı filmdir. Başrollerinde Kristin Dunst ve Paul Bettany oynamaktadır. Ülkemizde gösterime girmemiştir. Merak edenler için şu günlerde moviemax te gösterim halindedir. izlenesidir. wimbledon a katılıpta turnuva esnasında her gün yiyişen atraksion yaşayan tenisçiler olabıleceğini peter colt düşünürsek kendilerinin bırakınız şampiyon olmayı ilk turu bıle geçememeleri muhtemeldır.Film turnuva boyunca hergece yiyişip wimbledon ı kazanan bir tenisçinin duygu yüklü hikayesidir.
dünyanın en eski tenis turnuvası olmasına rağmen lokasyon olarak yapılması en sakat ve saçma olan yer.
ingiltere gibi sürekli yağmur yağan bir mekanda açık hava tenis turnuvası yapılması saçmalık.maçlar ikide bir kesilmekte, oyuncular tam ısınmışken maçlar yarıda kalmakta falan.
sadece çilek yemek için yapılıyorsa herhangi bir yerde de çilek yenebilir.
çilek yerken illa tenis oynanacaksa orası wimbledon olmamalı.
dünya'nın en eski tenis kulüplerinden biri olan "all england clup" kortlarında yapılan yine dünya'nın en eski tenis turnuvalarından biridir. geleneksellikleriyle ünlü britanya ahalisi burada da bütün etkinliğini gösterek turnuvaya belli kaideler getirmişlerdir. oyuncuların beyaz kıyafetlerle oynaması en bilineni olup, ilk pazar maç oynanmaması da en çıldırtanıdır. zira yağmur nedeniyle maçların sürekli durduğu dönemlerde bile pazar günü maç oynanmamıştır. bundan dolayı rafael nadal geçtiğimiz yıl mikhail youzhny ile oynadığı maçı 3 günde tamamlayabilmiştir. neyseki bu sene center court'un inşaatı bitiyor ve üzeri kapatılıyor. en azından önemli maçlar aksama yaşanmadan tamamlanacak.
londra'nın nezih semtlerinden biri. ismi tenis turnuvasıyla özdeşleşmiştir. turnuvayı izleme gibi bir amacınız yoksa turnuva zamanı uzak durmanız gereken bir yerdir.
(bkz: björn borg) , (bkz: john mcenroe) , (bkz: martina navratilova) , (bkz: boris becker) , (bkz: steffi graf) , (bkz: pete sampras) ve (bkz: goran ivanisevic) gibi isimlerin yıldızlaştığı , sadece beyaz renk kıyafetlerle oynama zorunluluğunun olduğu turnuvadır . beyaz giymeme inadı yüzünden yıllarca (bkz: andre agassi) turnuvaya katılmakta direnmiştir .turnuva süresince her yıl tonlarca çilek ve krema tüketilmektedir . 2000'li yıllardan günümüze ise bu turnuvaya roger federer damgasını vurmuştur .