bilindiği üzere romantik dönem şairleri doğayla iç içe şiirler yazıp, doğayı yüceltmişlerdir. hayalgücü çok önemlidir. şiirsel hayal gücüne inanıyorlar (poetic imagination) ve kendi hayal güçlerini kullanarak doğada derin anlamlar bulmaya çalışıyorlar. ayrıca dünyanın problemlerinden kaçıp sığındıkları yerdir doğa onlar için. misal wordsworth'un tintern abbey'i: bu şiirde wordswoth politik düşüncelerinin değişmesini işliyor, yani hayal kırıklığını. ilk başta inandığı fransız ihtilalinin artık çöktüğünü, öldüğünü düşünüyor. bunu başlıktan da anlayabiliriz. tintern abbey rahiplerin yaşadığı bir yer. abbey'in çöküşü gibi devrimin de çöktüğünden bahsediyor. bu metaphor la benzerlik kuruyor. bütün bunları ima ediyor.
bu olaydan sonra doğaya kaçış, sığınma var. vardığı sonuç dünyanın gerçeklerini düşünmemenin en iyisi olduğu ve özgürlüğü insanlar kendi kafalarında oluşturmalı. yine bir hayal gücü düşüncesininin romantikler için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz bu şiirde. sonuç olarak doğada derin anlamlar aramasının sebebi dünyanın problemlerinden kaçmak.
bir düşünür için wittgenstein nasıl olabilecek en ideal isimse bir şair için de wordsworth ismi odur herhalde... adı wordsworth olan adam şairden başka bir şey olmamalıdır.
Bir ingiliz şair. ingiliz Edebiyatı dersinde okutulmaktadır.
William Wordsworth hayata 3 bölümde bakar ;
'' 1- Çocukluk: Her şeyin mükemmel olduğu dönem
2- Ergenlik: Sahip olduğumuz en değerli şeyleri unuttuğumuz dönem
3- Yaşlılık: Bir kriz dönemidir. Görüş yetimizde daralma olur. Bu dönemi geçiren bir şairin doğaya yönelimi artar. Görme yetisi doğayla bütünleşir . '' alıntıdır.
Dünya çok fazladır bizimle; geç ve çok geçmeden,
Elde ederek ve harcayarak, yıkıp dökeriz güçlerimizi:
Az şey görürüz Doğada bizim olan;
Kalplerimizi bedava verdik, sefil bir rahatlık!
Çıplak göğsünü aya açan bu Deniz;
Bütün saatlerde inleyen rüzgârlar,
Ve şimdi yukarda toplanmış olanlar uyumuş çiçekler gibi;
Bunun için, ve herşey için, akortumuz bozulmuş bizim;
O kımıldatmaz bizi.Büyük Tanrı! Keşke
Bir Putperest olsaydım memesini emen modası geçmiş bir itikadın;
Öylece belki görebilirdim, ayakta durarak üzerinde bu hoş otlak yerinin,
Anlık görünüşlerini beni daha az terkedilmiş hissettiren şeylerin;
Denizden yükselen Proteus';u görürdüm;
Ya da duyardım yaşlı Triton'un çelenkli boynuzunu üflemesini.
Çeviren: Vehbi Taşar
Not: Proteus: istediği şekle girebilen eski bir deniz tanrısı
Triton: yarısı adam yarısı balık olan deniz tanrısı
THE WORLD IS TOO MUCH WITH US
by William Wordsworth
The world is too much with us; late and soon,
Getting and spending, we lay waste our powers:
Little we see in Nature that is ours;
We have given our hearts away, a sordid boon!
This Sea that bares her bosom to the moon;
The winds that will be howling at all hours,
And are up-gathered now like sleeping flowers;
For this, for everything, we are out of tune;
It moves us not.--Great God! I'd rather be
A Pagan suckled in a creed outworn;
So might I, standing on this pleasant lea,
Have glimpses that would make me less forlorn;
Have sight of Proteus rising from the sea;
Or hear old Triton blow his wreathèd horn.
Başucumda daha ilk parıldayışında
Anı süslemek adına gönderilmiş
Bir cilveydi hoşça.
Gözleri alacakaranlık yıldızları parlaklığında
Ve aynı zamanda, alacakanlığın ta kendisi; esmer saçları.
Ama onunla ilgili diğer her şey
Çizilmiştir, ilkbahar ve coşkulu tan tarafından.
O rakseden, ışık saçan bir suret
Akla kazınan, ürküten ve pusuda yatan.
Daha bir yakından bakınca gördüm ki O
Bir ruh, ama bir kadın da !
Hanesi devinen; canlı ve özgür.
Ve bakir hürriyetin adımları;
Ahenkli melodilerin; vaatler gibi sıcak,
Birbirini bulduğu o çehre.
insan doğasının rutin tüketimine
Ve fani kederlerine, sıradan kurlarına göre
Çok da muhteşem ya da bulunmaz olmayan bir varlık.
Övgü, suçlama, aşk, öpüşmeler, gözyaşları ve gülüşmeler.
Ve şimdi görüyorum -gözün- berraklığıyla
Kalp atışını bu mekanizmanın.
Bir soluk alış ki naifçe
Bir yolcu ölüm ve yaşam geçitinde
Mantık katılaşır, sıcaklık arzulanır
Direnç, basiret, kudret ve yetenek
Harkulade bir kadın; soyluca yaratılıveren
Kışkırtmak, haz vermek ve hükmetmek için.
Ve hala bir ruh, ve parlak
Meleklere mahsus bir ışık içinde.
Çeviren: Bahar Cebeci
"She Was a Phantom of Delight"
She was a phantom of delight
When first she gleamed upon my sight;
A lovely Apparition, sent
To be a moment's ornament;
Her eyes as stars of Twilight fair;
Like Twilight's, too, her dusky hair;
But all things else about her drawn
From May-time and the cheerful Dawn;
A dancing Shape, an Image gay,
To haunt, to startle, and way-lay.
I saw her upon a nearer view,
A Spirit, yet a Woman too!
Her household motions light and free,
And steps of virgin liberty;
A countenance in which did meet
Sweet records, promises as sweet;
A Creature not too bright or good
For human nature's daily food;
For transient sorrows, simple wiles,
Praise, blame, love, kisses, tears and smiles.
And now I see with eye serene
The very pulse of the machine;
A Being breathing thoughtful breath,
A Traveler between life and death;
The reason firm, the temperate will,
Endurance, foresight, strength, and skill;
A perfect Woman, nobly planned,
To warm, to comfort, and command;
And yet a Spirit still, and bright,
With something of angelic light.
GÜZELLiKLE DOLU BiR AKŞAM, SAKiN VE ÖZGÜR
William Wordsworth (1770-1850)
Güzellikle dolu bir akşam, sakin ve özgür,
Kutsal vakit sessiz bir Rahibe gibidir
Nefessiz kalmış aşırı sevgiyle; geniş güneş
Batıyor sükunetinde;
Derin derin düşünür gökyüzünün yumuşaklığı Denizin üzerinde:
Dinle! kudretli Varlık uyanık,
Ve o ebedi hareketini yapar
Gök gürültüsü gibi bir sesi yükselterek hiç durmaksızın.
Sevgili Çocuk, sevgili Kız! benimle buraya yürüyen,
Eğer tesiri altında kalmamış gibi gözüküyorsan dini düşüncenin,
Senin tabiatın daha az kutsal değildir bu yüzden:
Bütün yıl ibrahimin koynunda yatarsın;
Ve içteki türbesinde ibadet edersin Tapınağın,
Tanrı seninledir biz bilmediğimiz vakit.
Çeviren: Vehbi Taşar
IT IS A BEAUTEOUS EVENING, CALM AND FREE
by William Wordsworth
It is a beauteous evening, calm and free,
The holy time is quiet as a Nun
Breathless with adoration; the broad sun
Is sinking down in its tranquillity;
The gentleness of heaven broods o'er the Sea:
Listen! the mighty Being is awake,
And doth with his eternal motion make
A sound like thunder--everlastingly.
Dear Child! dear Girl! that walkest with me here,
If thou appear untouched by solemn thought,
Thy nature is not therefore less divine:
Thou liest in Abraham's bosom all the year;
And worship'st at the Temple's inner shrine,
God being with thee when we know it not.