william wordsworth

    15.
  1. benjamin robert haydon tarafından portresi çizilmiş ünlü ingiliz şair.
    1 ...
  2. 4.
  3. bilindiği üzere romantik dönem şairleri doğayla iç içe şiirler yazıp, doğayı yüceltmişlerdir. hayalgücü çok önemlidir. şiirsel hayal gücüne inanıyorlar (poetic imagination) ve kendi hayal güçlerini kullanarak doğada derin anlamlar bulmaya çalışıyorlar. ayrıca dünyanın problemlerinden kaçıp sığındıkları yerdir doğa onlar için. misal wordsworth'un tintern abbey'i: bu şiirde wordswoth politik düşüncelerinin değişmesini işliyor, yani hayal kırıklığını. ilk başta inandığı fransız ihtilalinin artık çöktüğünü, öldüğünü düşünüyor. bunu başlıktan da anlayabiliriz. tintern abbey rahiplerin yaşadığı bir yer. abbey'in çöküşü gibi devrimin de çöktüğünden bahsediyor. bu metaphor la benzerlik kuruyor. bütün bunları ima ediyor.
    bu olaydan sonra doğaya kaçış, sığınma var. vardığı sonuç dünyanın gerçeklerini düşünmemenin en iyisi olduğu ve özgürlüğü insanlar kendi kafalarında oluşturmalı. yine bir hayal gücü düşüncesininin romantikler için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz bu şiirde. sonuç olarak doğada derin anlamlar aramasının sebebi dünyanın problemlerinden kaçmak.
    1 ...
  4. 6.
  5. 5.
  6. bir düşünür için wittgenstein nasıl olabilecek en ideal isimse bir şair için de wordsworth ismi odur herhalde... adı wordsworth olan adam şairden başka bir şey olmamalıdır.

    ayrıca
    (bkz: wordsworth classics)
    1 ...
  7. 3.
  8. Bir ingiliz şair. ingiliz Edebiyatı dersinde okutulmaktadır.
    William Wordsworth hayata 3 bölümde bakar ;

    '' 1- Çocukluk: Her şeyin mükemmel olduğu dönem

    2- Ergenlik: Sahip olduğumuz en değerli şeyleri unuttuğumuz dönem

    3- Yaşlılık: Bir kriz dönemidir. Görüş yetimizde daralma olur. Bu dönemi geçiren bir şairin doğaya yönelimi artar. Görme yetisi doğayla bütünleşir . '' alıntıdır.
    1 ...
  9. 2.
  10. Samuel Taylor Coleridge'in kankası, Dorothy Wordsworth'ün ağabeyidir. Bu üçlü, Coleridge'in çiftlik evinde çok çok arızalı işlere imza atmış ve açıkçası romantik periyodun temelini oluşturmuşlardır. Ancak Coleridge The Rime of The Ancient Mariner'la öyle bir iş başarmıştır ki, William baba tintern abbey'e rağmen gölgede kalmıştır.
    1 ...
  11. 11.
  12. DÜNYA ÇOK FAZLADIR BiZiMLE
    William Wordsworth

    Dünya çok fazladır bizimle; geç ve çok geçmeden,
    Elde ederek ve harcayarak, yıkıp dökeriz güçlerimizi:
    Az şey görürüz Doğada bizim olan;
    Kalplerimizi bedava verdik, sefil bir rahatlık!
    Çıplak göğsünü aya açan bu Deniz;
    Bütün saatlerde inleyen rüzgârlar,
    Ve şimdi yukarda toplanmış olanlar uyumuş çiçekler gibi;
    Bunun için, ve herşey için, akortumuz bozulmuş bizim;
    O kımıldatmaz bizi.Büyük Tanrı! Keşke
    Bir Putperest olsaydım memesini emen modası geçmiş bir itikadın;
    Öylece belki görebilirdim, ayakta durarak üzerinde bu hoş otlak yerinin,
    Anlık görünüşlerini beni daha az terkedilmiş hissettiren şeylerin;
    Denizden yükselen Proteus';u görürdüm;
    Ya da duyardım yaşlı Triton'un çelenkli boynuzunu üflemesini.

    Çeviren: Vehbi Taşar

    Not: Proteus: istediği şekle girebilen eski bir deniz tanrısı
    Triton: yarısı adam yarısı balık olan deniz tanrısı

    THE WORLD IS TOO MUCH WITH US
    by William Wordsworth

    The world is too much with us; late and soon,
    Getting and spending, we lay waste our powers:
    Little we see in Nature that is ours;
    We have given our hearts away, a sordid boon!
    This Sea that bares her bosom to the moon;
    The winds that will be howling at all hours,
    And are up-gathered now like sleeping flowers;
    For this, for everything, we are out of tune;
    It moves us not.--Great God! I'd rather be
    A Pagan suckled in a creed outworn;
    So might I, standing on this pleasant lea,
    Have glimpses that would make me less forlorn;
    Have sight of Proteus rising from the sea;
    Or hear old Triton blow his wreathèd horn.
    1 ...
  13. 8.
  14. Silüetiydi hazzın

    Başucumda daha ilk parıldayışında
    Anı süslemek adına gönderilmiş
    Bir cilveydi hoşça.
    Gözleri alacakaranlık yıldızları parlaklığında
    Ve aynı zamanda, alacakanlığın ta kendisi; esmer saçları.
    Ama onunla ilgili diğer her şey
    Çizilmiştir, ilkbahar ve coşkulu tan tarafından.
    O rakseden, ışık saçan bir suret
    Akla kazınan, ürküten ve pusuda yatan.

    Daha bir yakından bakınca gördüm ki O
    Bir ruh, ama bir kadın da !
    Hanesi devinen; canlı ve özgür.
    Ve bakir hürriyetin adımları;
    Ahenkli melodilerin; vaatler gibi sıcak,
    Birbirini bulduğu o çehre.
    insan doğasının rutin tüketimine
    Ve fani kederlerine, sıradan kurlarına göre
    Çok da muhteşem ya da bulunmaz olmayan bir varlık.
    Övgü, suçlama, aşk, öpüşmeler, gözyaşları ve gülüşmeler.

    Ve şimdi görüyorum -gözün- berraklığıyla
    Kalp atışını bu mekanizmanın.
    Bir soluk alış ki naifçe
    Bir yolcu ölüm ve yaşam geçitinde
    Mantık katılaşır, sıcaklık arzulanır
    Direnç, basiret, kudret ve yetenek
    Harkulade bir kadın; soyluca yaratılıveren
    Kışkırtmak, haz vermek ve hükmetmek için.
    Ve hala bir ruh, ve parlak
    Meleklere mahsus bir ışık içinde.

    Çeviren: Bahar Cebeci

    "She Was a Phantom of Delight"

    She was a phantom of delight
    When first she gleamed upon my sight;
    A lovely Apparition, sent
    To be a moment's ornament;
    Her eyes as stars of Twilight fair;
    Like Twilight's, too, her dusky hair;
    But all things else about her drawn
    From May-time and the cheerful Dawn;
    A dancing Shape, an Image gay,
    To haunt, to startle, and way-lay.

    I saw her upon a nearer view,
    A Spirit, yet a Woman too!
    Her household motions light and free,
    And steps of virgin liberty;
    A countenance in which did meet
    Sweet records, promises as sweet;
    A Creature not too bright or good
    For human nature's daily food;
    For transient sorrows, simple wiles,
    Praise, blame, love, kisses, tears and smiles.

    And now I see with eye serene
    The very pulse of the machine;
    A Being breathing thoughtful breath,
    A Traveler between life and death;
    The reason firm, the temperate will,
    Endurance, foresight, strength, and skill;
    A perfect Woman, nobly planned,
    To warm, to comfort, and command;
    And yet a Spirit still, and bright,
    With something of angelic light.

    William Wordsworth
    0 ...
  15. 17.
  16. Prelüd isimli uzun mu uzun şiirini her okuyuşumda hayretlere kapıldığım şair.
    0 ...
  17. 9.
  18. GÜZELLiKLE DOLU BiR AKŞAM, SAKiN VE ÖZGÜR
    William Wordsworth (1770-1850)

    Güzellikle dolu bir akşam, sakin ve özgür,
    Kutsal vakit sessiz bir Rahibe gibidir
    Nefessiz kalmış aşırı sevgiyle; geniş güneş
    Batıyor sükunetinde;
    Derin derin düşünür gökyüzünün yumuşaklığı Denizin üzerinde:
    Dinle! kudretli Varlık uyanık,
    Ve o ebedi hareketini yapar
    Gök gürültüsü gibi bir sesi yükselterek hiç durmaksızın.
    Sevgili Çocuk, sevgili Kız! benimle buraya yürüyen,
    Eğer tesiri altında kalmamış gibi gözüküyorsan dini düşüncenin,
    Senin tabiatın daha az kutsal değildir bu yüzden:
    Bütün yıl ibrahimin koynunda yatarsın;
    Ve içteki türbesinde ibadet edersin Tapınağın,
    Tanrı seninledir biz bilmediğimiz vakit.

    Çeviren: Vehbi Taşar

    IT IS A BEAUTEOUS EVENING, CALM AND FREE
    by William Wordsworth

    It is a beauteous evening, calm and free,
    The holy time is quiet as a Nun
    Breathless with adoration; the broad sun
    Is sinking down in its tranquillity;
    The gentleness of heaven broods o'er the Sea:
    Listen! the mighty Being is awake,
    And doth with his eternal motion make
    A sound like thunder--everlastingly.
    Dear Child! dear Girl! that walkest with me here,
    If thou appear untouched by solemn thought,
    Thy nature is not therefore less divine:
    Thou liest in Abraham's bosom all the year;
    And worship'st at the Temple's inner shrine,
    God being with thee when we know it not.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük