Teniste pozisyonlarına ve aldıkları derecelere bakmaksızın turnuvayı gerçekleştiren organizasyon komitesinin oyunculara turnuvada oynama imkanı sağlamasıdır. Kim Clijsters us open 2009'da bu sayede şampiyon olmuştur.
pek çok spor/oyun turnuvasında kullanılan bir uygulamadır.
bu uygulamaya göre, sporcu/oyuncu sıralamada o anki yerinden bağımsız olarak turnuvaya çağırılır.
örneklendirelim:
goran ivaniseviç 2001 yılı atp sıralamasında wimbledon'a katılabilecek durumda değildi. ancak daha önce üç kez*** final oynadığı için wild card verilmiştir. bu fırsatı iyi kullanan ivaniseviç kariyerinin ilk ve tek grand slam utkusuna ulaşmıştır.
wild card uygulamasının en sık görüldüğü durumlar ise poker turnuvalarıdır.
kadınlar voleybol şampiyonlar ligi için galatasaray'a verilmiş ve galatasaray'ın bu sayede şampiyonlar ligi'nde mücadele edeceği hede. bu yüzden şampiyonlar ligi son şampiyonu fenerbahçe kupanın dışında kalmış. nasıl kart lan bu, son şampiyon kupanın dışında kalıyor, kafaya göre federasyonun istediği takım gidiyor.
amerikan futbolunda konferansın en iyi iki derecesine sahip takımların bay geçtiği, geriye kalan birinci ve en iyi dereceye sahip ikinci takımların(aynı gruptan ikinci ve üçüncü sıradaki takım da olabilir) eşleştiği olay. wild card weekend derler hatta buna.
ne olduğunu iyi anlamak için dağhan ırak'ın yazısını okumak gerek.
okumaya üşenenler için yazının özü olan kısmı spoiler olarak vereyim. hizmette sınır yoktur.
--spoiler--
Wildcardın ona değil de, buna verilmesi konusunda ise adaletsizlik diyemeyiz. Çünkü wildcard sisteminin kendisi adaletsiz. Wildcard sana verildiğinde güle oynaya gidiyorsan, verilmediğinde de adaletsizliğinden dem vuramazsın. Evet, Fenerbahçe geçtiğimiz yıl Galatasaraydan her alanda daha başarılıydı. Evet, bu karar Fenerbahçenin mali olarak küçüleceği, Galatasarayın büyüyeceği varsayımına göre verildi. Ama yıllar önce Fenerbahçe bu işe para yatırmaya başladığında, aynı CEV bir sürü italya, Polonya, Rusya takımının hakkını yiyerek tüm wildcardları Türkiyeye yağdırmıştı. Sırf bu uğurda kaç sene Avrupa Ligi denen garabetin kimsenin istemediği ev sahipliğini yaptık. O zaman iyiydi wildcard da, şimdi mi kötü oldu?
--spoiler--
kısacası "top benim, takımı ben seçerim" diyor arkadaşlar.
elin polonyalısına isveçlisine verileceğine cimboma verilmiş fena mı işte ne güzel. gelecek vaadeden ve voleybol organizasyonuna ek kaynak yaratacağını beli edenlere veriliyor ki para yapsınlar işlerine yarasın. fener de zamanında üstüste faydalandı da voleybol şubesi büyüdü. cimbomunda büyüsün ne si kötü anlamıyorum.
jason stathamın yalan olduğu filmdir, gidin başka birşey izleyin harcanan kotaya yazık olur gerçekten, hatta bu başlığı da kaldırın öyle bir film olmadı farz edelim.