helalinden 75 usd yolladığım site. siz de yollayın. kapitalizm çöküyor lan. bildiğin ekim devrimine müteakip halktan gizli iş olmaz deyip gizli anlaşmaları açıklayan sovyetler gibi anasını satayım.
afganistan'daki savaşın ocak 2004 - aralık 2009 arasındaki süreciyle ilgili a.b.d. ordusuna ait 90000'den fazla dosyayı the Guardian, the New York Times ve Der Spiegel gazetelerine sızdırmıştır. dosyaların özellikle savaştaki sivil can kaybıyla ilgili yeni bir boyut getirdiği söyleniyor. a.b.d. devleti sızıntıyı kınıyor.
şu wikileaks'e ait olanını indirmekle meşgulüm torrent'ten. ilk defa torrent'ten indirdiğim bir şey için vicdan azabı duymuyorum. Ayrıca aklıma komplo teorili filmler geliyor lan, şu an bu belgeleri torrent'ten paylaşanlar teker teker suikastle öldürülüyormuş dünya çapında, işte benim de peşime düşmüşler kime gideceğimi, kime güveneceğimi bilem
edit: cümlenin sonunun tamamlanmamış olması bir anlamda benim kaçırıldığımı ima eden bir espiriydi, bunu anlamayıp eksi veren arkadaşa selam ederim.
ingilizce bilmeyen arkadaşlar içinse, vatan gazetesinin bu haberinde belgelerin tam metin çevirisinin yanı sıra belgeler hakkında hükümet üyelerinden, askerlerden, muhalefetten kimlerin neler söylediğini bulabiliriz. http://haber.gazetevatan.com/Haber/343461/1/Gundem
hürriyet gazetesi yazarı ismet berkan ın bilgi sızdıran isimlerden bahsettiği yazısıda bilgi sızdıran isimleri tanımamız açısından önemlidir: http://www.ntvmsnbc.com/id/25155308
bu haberde ise; dünya dengelerini sarsan bu belgelerin balonunu söndüren ve dünyayı olası bir kaostan kurtaran eski antalya büyükşehir belediyesi başkanı menderes türel in açıklamalarını bulabiliriz. kendisine teşekkür ediyor ve bundan sonraki siyasi yaşamında başarılar diliyorum. yolun açık olsun. dünya sana minnettar. http://www.ntvmsnbc.com/id/25155135
dünden beri düşünüyorum bunun benim hayatıma etkisi ne olur,
nedir wikileaks' i özel yapan,
nedir dünyayı değiştireceği söylenen şey,
gazeteci değilim ve siyaseti çok yakından takip etmem,
sıradan bi insanım ve içerikler ne kadar enteresan da olsa benim hayatıma doğrudan bi etkisi yok, henüz belki...
fakat şunun dışında, sadece ve sadece şu:
şu an hillary clinton, ' un okuduğu belgeleri ben de okuyabiliyorum. cia' in didik didik ettiği belgeleri ben de didikliyebiliyorum.
gizli saklı yok, her şey şeffaf, ilk defa!
devletlerin benden gizlenmesi gerektiğini düşündükleri belgeleri onlarla aynı anda görüyorum, bu inanılmaz bi şey.
dünya tarihinde belki ilk kez kanlı bir ihtilal olmadan halk devletlerle eşit halde ve kandırılmıyor. bunu sağlayan ise internet...
şu an belki algılayamıyoruz ne kadar büyük bir güç olduğunu ama asıl devrimin internette atılacağını, belki internet sayesinde dünya tarihinde ilk kez insanlar hak ettiklerine, onları manipüle eden devletlerden intikamlarını almaya yaklaştığını görücez.
Wikileaks, internet sitesinin uğradığı saldırı nedeniyle belgelerin ingiliz Guardian, ABD'li New York Times, Alman Der Spiegel, ispanyol El Pais ve Fransız Le Monde tarafından yayınlandığını duyurdu.
Guardian'ın internet sitesine koyduğu belgelerde Türkiye ile ilgili de çok sayıda bilgi yer alıyor. Bunlar arasında israil'in Türkiye'nin uyguladığı politikalardan duyduğu rahatsızlığı ABD'ye iletmesi yer alıyor.
Ayrıca, Azerbaycan Devlet Başkanı ilham Aliyev'in de Türkiye'nin bir enerji merkezi olmaması için Rusya ile gaz anlaşması yaptıklarını söylediği de belirtiliyor. Belgeler arasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun ABD'li yetkililerle yaptığı görüşmelerin tutanakları da bulunuyor.
Belgelerin Türkiye ile ilgili bölümlerinin detayları:
-- 31 Ağustos 2007 tarihli bir belgede, aynı yılın 17 Ağustos günü israil gizli servisi Mossad'ın Başkanı Meir Dagan ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns arasında yapılan toplantının tutanağı görülüyor.
Toplantıda iki yetkilinin Ortadoğu'daki son durumu ele aldıkları ve özellikle iran konusunun üzerinde durdukları ortaya çıktı.
Tutanağa göre, Dagan, Burns'e Türkiye'ye baktığı zaman ülkedeki islamcıların giderek ivme kazandıklarını gördüğünü söyledi.
Belgede, "Dagan burada sorulması gereken esas sorunun kendisini Türkiye'nin laik kimliğinin savunucusu olan ordunun bu duruma daha ne kadar sessiz kalacağı olduğunu ifade etti" denildi.
Yine aynı belgeye göre, iran'la ilgili olarak Dagan, güç kullanarak rejim değişikliğine gidilmesi için daha fazlasının yapılması gerektiği yönündeki görüşünü dile getirdi.
-- 25 Şubat 2010 tarihli Azerbaycan ile ilgili bir başka belgede de Türkiye'nin bahsi geçiyor. Belgede, Azerbaycan Devlet Başkan ilham Aliyev'in ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Bill Burns ile yaptığı görüşmenin detayları yer alıyor.
Belgede, Aliyev'in Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin arasındaki ilişkiyi tanımlarken "kaba bir sokak ağzını" kullandığı belirtildi.
Aliyev'in Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma süreci ve Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili görüşlerini dile getirirken de aynı üsluba başvurduğu ifade edildi.
Belgede, "Aliyev, Burns'e 24 Nisan'ın Dağlık Karabağ sürecinin yanı sıra Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin üzerinde 'Demokles'in Kılıcı' gibi sallandığını söyledi" denildi.
Aliyev'in ayrıca Türk-Ermeni normalleşme sürecinin Dağlık Karabağ konusunda ilerleme kaydedilmesi için Nisan ayından sonra ele alınması önerisi yaptığı da vurgulandı. Aliyev, ayrıca Karabağ konusunda daha da esneklik göstereceklerini söyledi ancak ABD'den Ermenistan üzerindeki baskıyı artırmasını istedi.
Belgede Aliyev'in Putin ile Medvedev arasında bir çekişme olduğunu hissettiğini söylediği de yer alırken, "Aliyev, (kaba bir sokak ağzı kullanarak) Azericede bir deyim vardır: iki kelle bir tencerede pişmez" denildi.
Görüşmede Burns, ABD'nin Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin Erivan'ın Dağlık Karabağ konusunda daha esnek hareket etmesini sağlayacak siyasi bir zemin yaratacağını düşündüğünü söyledi.
Aliyev, iran'la ilişkilerini "gergin ve istikrarsız" olarak tanımladı. Azeri lider ayrıca, iran'ın Azerbaycan'a yönelik siyasi provokasyonlarının sürdüğünü de ifade etti.
"NABUCCO'YA iHTiYACINIZ VAR MI?"
Toplantıda enerji konusu da ele alındı. Aliyev Türkiye'nin "yapıcı bir tutum" sergilemesi durumunda gaz geçiş anlaşmasının yapılabileceğini de ifade etti. Aliyev'in bahsettiği anlaşma Haziran ayında imzalandı.
Belgede, "Aliyev, Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kısa bir süre önce Azerbaycan devlet petrol şirketinin başkanına 'Neden Rusya ile ilişkilerinizi bozuyorsunuz ki? Nabucco'ya gerçekten ihtiyacınız var mı?' dediğini de söyledi" denildi.
TÜRKiYE'NiN ENERJi MERKEZi OLMASINI iSTEMEDiK
Aynı belgede dikkat çeken bir diğer nokta da Aliyev'in ABD'li yetkiliye Rusya'ya gaz satma anlaşmasının detaylarını aktarması oldu. Belgeye göre Aliyev, bu anlaşmanın "Türk dostlarımıza" doğalgaz dağıtım merkezi yaratmasına izin verilmeyeceğini göstermek için yapıldığını ifade etti.
Belgede, Aliyev, Erdoğan hükümetinden "haz etmediğini" de söyledi.
-- 17 Kasım 2009 tarihinde Ankara'da yapılan ve dönemin ABD Büyükelçisi James Jeffrey tarafından gizli belge statüsünde gönderilen tutanakta, Philip Gordon ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu arasında yapılan ve iran'ın nükleer programını konu edinen bir görüşmenin detayları yer alıyor.
12 Kasım'da yapılan ve 40 dakika süren görüşmede Gordon, Davutoğlu'nu Ankara'nın arabuluculuk çabalarının faydalı ya da mantıklı olmadığına ve iranlılara ciddi müzakerelere başlamadan zamanla oynama şansı verdiğine ikna etmeye çalıştı.
Davutoğlu iran hükümetinin kamu önündeki tavrını bir kez daha dile getirirken, "iranlıların P5+1in önerilerine prensipte evet dediğini ancak kamuoyunun algısını düzeltmek zorunda olduğunu" aktardı. iran'ın nükleer silah sahibi olması durumunda yaşanabileceklerle ilgili olarak Davutoğlu Türkiye'nin "elbette" bu riskin farkında olduğunu, tam da bu sebepten iranlılarla bu kadar yakından çalıştıklarını söyledi.
Gordon, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının Türkiye'nin meseleyi nasıl gördüğüyle ilgili soru işaretleri yarattığını söyleyince Davutoğlu bunun farkında olduğunu ancak Guardian'ın son röpotajında Erdoğan'ın söylediklerini doğrudan aktarmadğını belirtti. Davutoğlu, "Sadece Tükiye iran'la açık ve eleştirel bir dille konuşabilir, çünkü Ankara kamuoyu önünde dostluk mesajları vermektedir" dedi.
Gordon, Ankara'dan yaptırımların dikkate alınmaması durumunda olabileceklerle ilgili güçlü bir mesaj vermesini istedi. Davutoğlu ise Erdoğan'ın Tahran ziyaretinde bu mesajı zaten verdiğini belirtti. Türkiye'nin dış politikasının bölgeye bir "adalet duygusu" ve "vizyon duygusu" verdiğini, iran'a ve Suudilere bir alternatif olduğunu ve "bölgede iran etkisini sınırlandırdığını" söyledi.
-- 25 Şubat 2010 tarihli bir başka tutanak ise 18 Şubat tarihinde William Burns'le Feridun Sinirlioğlu arasında yine Ankara'da yapılan bir görüşmenin içeriğiyle ilgili. Toplantıda iran'dan Ermenistan protokollerine, PKK'dan Kıbrıs görüşmelerine ve füze savunma sistemine kadar birçok konuda değerlendirmeler var.
iran: Sinirlioğlu Ankara'nın resmi tavrını yinelerken askeri operasyonun Türkiye'ye zarar vereceğini, yaptırımların ise iran halkının kenetlenmesine yol açarak muhalefete zarar vereceğini söyledi. Sinirlioğlu bölge ülkelerinin iran'ı bir tehdit olarak gördüğünü belirterek, "Şam'da bile alarm zilleri çalıyor" dedi.
Ermenistan: Sinirlioğlu protokollerin onay süreciyle Minsk süreci arasında eşzamanlılık istedi. Kongre'nin "soykırım" tasarısını kabulünün onay sürecindeki hesapları çıkmaza sokacağını söyleyen Sinirlioğlu, "Aliyev'in kabul edeceği bir şey olursa biz de ilerleyebiliriz" dedi. Sinirlioğlu, gaz anlaşmasıyla ilgili olarak da "Bize güvenmiyor" dedi.
şimdiye kadar açıkladığı belgelerin malumu ilam etmekten başka bir şey yapmadığı site. tüm dünyanın bildiği, ama diplomatik nezaketler, kurallar, teamüller gereği söylenmeyen bilgilerin ve düşüncelerin, resmiyete dökülmesinden başka bir şey değil bu belgeler. zaten hali hazırda bütün ülkeler, dış politikalarını bu belgelerde yazanlar ışığında sürdürüyordu. diplomasinin iki yüzünden birini, daha doğrusu maskesini düşürmüş oldu sadece. diplomasinin 11 eylülü denmesi de bundandır kanımca. diplomasi dediğimiz, birbirlerinin niyetlerini bilen tarafların, kimsenin hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandığı, sözümona pokerface maskelerini takarak, güçlerini denedikleri bir arenadır tabiri caizse... budan sonra da öyle olmaya devam edecek. yeni maskeler bulmak, usta diplomatlar için hiç de zor olmasa gerek. dünya bildiğini okumayı sürdürecek.
mesela ilham aliyev'in akp iktidarından memnun olmadığını söylemiş ve türkiye doğalgaz dağıtım merkezi olmasın diye ruslarla enerji anlaşması yaptıklarını belirtmiş. buna şaşıran, bir insanın, türkiye-azerbaycan ilişkileri hakkında hiç bir şey bilmediği rahatlıkla söylenebilir. 1995'de baba aliyev'e yapılan karşı darbe girişiminin altından bizimkiler çıktığından beri, hiç bir zaman haz etmemiştir aliyevler türkiye'den. akp iktidarından bağımsız olarak, türkiye'nin türk dünyası'nın lideri, abisi pozu kesmesinden rahatsız olmayan türk devleti var mı sanıyorsunuz? emin olun kktc yönetimi bile memnun değil pozlardan.
şimdi sorarım size, bizim diplomatlar azerilerle, bu gerçeklerin farkında olmadan, "gardaş" yaklaşımıyla mı temasta bulunuyorlar? diplomatik temaslarda bir dostluk, kardeşlik havası esiyor, iki taraf da birbirine gözü kapalı güveniyor mu sanıyorsunuz? hiç sanmıyorum. dış işleri, 1995'de yediği bokun farkında ve azerilerle ilişkilerini hep bu farkındalık ekseninde kuruyor.
ya da mehmet şimşek'in yurtdışında ki yatırımcılara, ellerindeki doğan hisselerini çıkarmaları tavsiyesinde bulunması, aydın doğan'ın kafasında bütün taşların yerine oturmasını sağlayacağını ve hükümetin kendisine yaptıklarının kasti olduğunu anlayarak, "vay arkadaş, dost dediklerim arkamdan vurdular!" diye depresyona gireceğini mi sanıyoruz? ak parti iktidarının islamcı gömleği, gizli gündemi, rte'nin türban takıntısı, arınç'ın "bulldogluğu", bilmediğimiz şeyler miydi?
tekrar wikileaks'e dönersek. o ona bunu demiş, şunun şunla ilişkisi varmış, bu bunun arkasından konuşmuş tarzı magazin belgelerini bir kenara koyarsak, eldeki belgelerin tamamı yukarıda anlattığım tatta belgeler. bir haftadır, türkiye'nin ırak'ta el-kaide'yi desteklediğinin belgeleri, abd'nin pkk'ya çıktığı arkanın resmiyete dökülmesi gibi hayli sarsıcı iddialar vardı bu belgeler hakkında. o yüzden şimdiye kadar çıkanlar beni bırakın heyecanlandırmayı, "ee yani?" hissinden başka bir hisse kapılmama neden olmadı.
ama beklemekteyiz. hiç sanmıyorum ama belki de en güzellerini sona saklamışlardır. neden sanmıyorum? çünkü dünya hala o kadar özgür, o kadar güzel bir yer değil. bu belgelerin varlığı kamuoyuna açıklandığından beri bir umut vardı içimde. özgürlüğün ve kuruluşun internetten yayılayacağını anladık son 10 senemizde. belki o kurtuluş için atılan ilk taş bu olur umuduydu içimdeki, ama olmadı. ilk taşı atmak için hala günahsız olan bekleniyor. wikileaks de cesaret edemedi bu taşı atmaya. demek ki onun da günahı varmış.
bundan tam 3 sene evvel recep tayyip efendi'nin hatırı sayılır lakin buzdağının görünmeyen yüzü olan serveti hakkında paylaştığım bilgileri dünya ile paylaşan site.
ne yazık ki rte'nin 150 milyar usd'lik bir parayı yönettiği hakkında yazdıklarım o dönem sevgili moderasyonumuz tarafından abartılı bulunup "entry kesin bilgiler içermiyor" bahsi ile silinmiş, bu yılın başlarında sözlükte tekrar canlandırılmıştır.
(bkz: recep tayyip erdoğan/#7240552)
şu durumda wikileaks'ın açıkladıkları ile benim bu yazdığım örtüştüğüne göre demek ki entry bazı kesin bilgiler içeriyormuş...
müsterih olunuz. protest sanayiciniz wikileaks'den daha hızlıdır her daim...