belli bir yere kadar sıkıcı gelsede şaşırtıcı sahneler başlayınca "yok artık daha neler" diyeceğiniz, kurgu olarak sizi en çok şaşırtacak yapıya sahip olan filmlerin başında gelecek, mutlaka izlenesi film.
(bkz: tavsiye edilesi filmler)
yönetmenliğini paul mcguigan'ın yaptığı Josh Hartnett , Rose Byrne , Diane Kruger ve Matthew Lillard'ın başrollerini paylaştığı aşk dram gerilim! ve enrika dolu her karesi insanı şaşırtan 2004 yapımı izlenesi romantik film.Filmin stereophics-maybe tomorrow şarkısıyla başlamasıda ayrı bi olay...
baştan sona insanı her saniye şaşırtan olaylar zincirini çözmekte zorlandığım ama sonunda da 5 defa izlememe rağmen her seferinde salya sümük ağladığım, beni çok etkilediğinden her yerde nick yaptığım (bknz:şekil 5-1) mükemmel bi film. mutlaka izleyinnnn
filmin romantik olması bi yana gerilim yönü ağır basıyor. buna Hitchcock tarzı diyorlarmış. ama bunun romantik bi filmde uygulanması gerçekten bazı karın kaslarına iyi gelmiyor. iki kere dikkat kesiliyorsunuz. özellikle filmin sonunda çalan ve "hep iyi adamların dinlediği rivayet edilen grup coldplay " in the scientist i sözlüğün jargonuyla beni benden aldı. hal böyleyken oyunculuk kimin umrunda. bu arada film bir yönüyle de eşkıya yı da anımsatmıyor değil hani.
Kurguya kasmış ama makaslandığını tahmin ettiğim yerlerde önemli şeyler bırakmış film.
--spoiler--
Bütün bir film boyunca kovalamaca izliyoruz. Koşuşturmadan ve ipuçlarını takip etmekten fırsat bulup da eleman kıza nasıl aşık olmuş, neler yaşamışlar falan göremiyoruz. Yönetmen aşk filmi yapmak istemiş ama biraz kurgu gerilime orta şut karışımı göndermeler yapmış.
Bir kere "lan kimsede cep telefonu yok mu aq" diye düşünmeden edemiyorsunuz. Cep numarası yok mu senin sevgilinin arkadaşım. Yok bara not bırak, yok evin kapısına not bırak.
Bir de alex'in arka planda bırakılmış çok enteresan bir hayat hikayesi var bence. Dairesine gelen ve karısını gömen adamı pek irdelemedik mesela. Bence o kadını da alex öldürdü. Şizofren sürtük. Ayrıca kadın hemşireyim diyor aktrist çıkıyor. Hadi onu bıraktım az biraz lezbiyenlik de var kadında. Lisanın karşı dairesindeyken öyle tırıktan çiçek havalandırmalar falan. Yemezler.
--spoiler--
Yani uzun lafın kısası müslüm gürsesin entrika dolu filmlerine dönmüş. Ama yine de güzel bir film. Farklı bir senaryo. izlenesi... Çok abartılmamalı ama tavsiye olunur.
Dipnot: Filmden etkilenip nick seçimi yapan yazara da saygılar, hörmetler. Kişisel algılamaz umarım. *
2004 yılı yapımı olup benim bu sabah izlediğim filmdir. Çünkü dün indirebildim ancak. Uzun zamandır böyle vıcık vıcık olmayan, ilişkileri ağdalandırmayan, klişelere kaçmayan ama yine de insanın içini ısıtacak şiddette romantik bir filme hasrettim. Yüreğime su serpti bu film. Oh be dedim. Öyküsü, sıcaklığı bir yana bizim senaristlerin filmi bir kaç defa seyretmesini dilerim. Böylesine değişik ve çarpıcı bir kurguya,öyküye, oyunculuğa sahip filmlerin hastasıyım işte. Filmin başında kimler için üzüleceğinizi zaten biliyorsunuz. Ama filmin sonlarına doğru filmin içinde yaşanan başka aşklar için de üzülüyorsunuz. Üstelik kafanızda sorguluyorsunuz : Filmde kimin aşkı daha büyük diye... Kimin aşkı daha çok can acıtır diye. Benim favorim Alex oldu şahsen. Üstelik filmin sonuna doğru Alex'in Matthew'a Lisa'nın mektubunu verdikten sonra "Yaptığım şey için özür dilemeyceğim. Buna Katlanacak olan benim. Nasıl biri olduğumu anlamış oldun..." demesi Matthew'un da "evet, anladım" dediği sahne. Çok iyiydi. Kaldı ki filmin son sahnesinde video klipleri bile kıskandıracak bir sekans var ki bunun için bile seyredilir bu film.
Oyuncuları Josh Harnett, Diane Kruger, Rose Byrne, Matthew Lillard, Christopher Cousins, Jessica Pare... Hiç bir oyuncu bir an bile sırıtmıyor. Üstelik çevrildiği dönemde hiç bir otuz yaşında bile değilmiş. Filmin bir diğer ilginç özelliği ise 2004 yılı yapımı bu filmden hemen önce Rose Byrne ve Diane Kruger "Troy" da birlikte çalışmışlardı. Gerçi hatırladığım kadarı ile o filmde karşılıklı oynadıkları bir bölüm yoktu. Ama birinin sevgilisi (Paris) ötekinin sevgilisini (Akhilleus) öldürüyordu. Seyretmeyenlere şiddetle tavsiye ederim. Yazdıklarıma bakmasınlar. Herkesin etkileneceği bir sahnesi mutlaka vardır. Ülkemizde "Hep seni aradım" adıyla dvd'si çıkmış durumda.
Kendisinin mükemmel bir film olamsının yanında ayrıca da harika bir sürüklemesi ve kendini filme bağlayışı ve ayrıca yeni nesil film oluşunda ötürü çok sevilerek izlenen, izlediğim, izlettirilip "sen harikasın ya, nerden başıma sardın şimdi sen de bunu ya offf, rüyama da girer bu ha*" dediğim harika bir film
aşk içinde aşkı konu alan, aşık olduğu insanı kazanma hırsıyla kaybettiklerini anlatan; zaten anlatılmak isteneni başrollardeki insanları figüran bırakan şaheser. al sevgilini yanına izle bu filmi o derece yanidir.*