Ses fukarası Kylie bacımızın yine de son derece iyi idare ettiği ve Cave'in bariton - bas karışımı sesi karşısında ezilmediği başyapıt. Galiba anlatılan hikaye gerçek bir öyküden esinlenilmiş.
sapıkça tutkunun ve cinayetin anlatıldığı en güzel şarkılardan biridir. gerçi bu tarz şarkılar müzik piyasasında çok da değildir ama. bu şarkı sözlerini anlayan anlamayan herkesi derin bir duygu yoğunluğuna sürükler. kanımca en tepedeki hedef kitlesi seri katiller olan şarkıdır.
--spoiler--
From the first day I saw her I knew she was the one
As she stared in my eyes and smiled
For her lips were the colour of the roses
They grew down the river, all bloody and wild
When he knocked on my door and entered the room
My trembling subsided in his sure embrace
He would be my first man, and with a careful hand
He wiped the tears that ran down my face
--spoiler--
--spoiler--
On the third day he took me to the river
He showed me the roses and we kissed
And the last thing I heard was a muttered word
As he stood smiling above me with a rock in his fist
On the last day I took her where the wild roses grow
And she lay on the bank, the wind light as a thief
As I kissed her goodbye, I said, 'All beauty must die'
And lent down and planted a rose between her teeth
--spoiler--
Şaşırtıcı bir şekilde bu şarkıda bir nymphetamine birthe mundane and the magichavası var. klibi al melankolik bir death ya da black metal şarkısına monte et hiç sırıtmaz. minoque iyi işler başarmış.
harbiden bildiğimiz güzel bir aşk şarkısı. ilk dinlediğimde noluyoruz bu nasıl bir şarkı dedim ** sonra tekrar dinledim nick cave'in düet yaptığı kim acaba dedim, araştırdım kylie minogue'muş şaşkınlığım bir kat daha arttı çünkü bu kadar güzel bir ses beklemezdim hem de nick cave gibi bir ses üstadının yanında şarkı söylemek hiç de kolay değildir. dokuzbinbeşyüzaltmışdördüncü sefer dinlediğimde artık psikopata bağlamış, hayran kalmış bir ruh hali içindeydim. ****
kylie minogue'un kariyerinde zirve yaptığını düşündüğüm şarkıdır. kaldı ki nick cave'in sesi her şeyi yeterince mükemmelleştirmektedir kylie'ye pek görev düşmemiştir. klibi ise bir çok uzun metrajlı aşk filmine taş çıkaracak niteliktedir. sonuç olarak şarkı kendini hissettirir.
bir çeviri de benden. çok sevdiğim bir kankamın hatırına;
vahşi güllerin yetiştiği yer - nick cave
yabani gül derler bana
ama benim adım ay çiçeği'dir
neden beni böyle çağırırlar bilmem
aslında adım bu iken
ilk günden beri biliyorum, onun gibisi yok
bakarken gözlerime gülümsemesiyle
gül dudaklarının rengiyle
kan kırmızılığı ve yabaniliğiyle, nehrin uzaklara aktığı yerde filizlenen
kapımı çalıp da odaya girdiğinde
ürkekliğim sona erdi onun güvenilir kucaklayışıyla
ilk erkeğim olacaktı benim, ve sildi yüzümde akan gözyaşlarını
dikkatli bir dokunuşla
ikinci gün bir çiçek götürdüm ona
gördüğüm her kadından daha güzeldi
dedim ki;'bilir misin böyle tatlı, kırmızı ve özgür güllerin nerde yetiştiğini?'
ikinci gün tek bir gülle geldi elinde
'bana kayıplarını ve kederini sunacak mısın?' dedi
Kafamı salladım uzanmışken yatağa
Dedi ki;'eğer sana gülleri gösterirsem beni takip edecek misin?'
Üçüncü gün beni nehire götürdü
Gösterdi gülleri bana ve öpüştük
Ve son duyduğum mırıldanılan bir kelimeydi
Karşımda dururken, bir taştı avucunun içindeki
Son gün onu vahşi güllerin yetiştiği yere götürdüm
Ve o uzandı kıyıda, rüzgar bir hırsız kadar hafifti
Bir veda öpücüğü verirken, dedim;'tüm güzellikler ölmeli'
Ve eğildim ve bir gülle süsledim onun dişlerini