bir çok okur kitapta geçen olayların gerçek olduğunu sanmaktadır. kısmen doğru olan yerler olsa da çoğunluğu kurgudur . josef breuer ve nietzsche hiç bir zaman karşılaşmamıştır. kitabın en gerçek yanlarından biri nietzsche, lou salome, paul ree ve" kırbaç " ın aynı karede poz vermesidir.
hayatını insanları anlamak daha doğrusu kendini anlamak ve burdan genelleme yapmakla geçirmiş bir insanın yalnızlığını anlatır. adam yalnız olduğu için bu kadar tanıyordur ve bu kadar tanıdığı için yalnızdır. ama bastıramadığı bir duygusallığı var. işte bu şaşırtıcı nokta.
güzel bir kitaptır. her ergen okumalıdır. ergenlik döneminde böyle yarı gerçek yarı kurgu romanlar hem bakışaçısını oturtur hem de akademik bilgi verir. gerçi nietzsche felsefesi ile sınırlı bir bilgi aktarır bu kitap ama yine de irwin yalomun anlatımıyla bir çırpıda okunuyor olması artısı.
hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: "bu köprüyü geçip bana gelir misin?" işte o anda artık istemeyiverirsin; sorumu tekrarlasam, öylece suskun kalırsın. o andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
nietzsche bu kitabı okusaydı gerçekten ağlardı dediğim kitaptır. felsefe ve psikolojinin bu denli beraber ve güzel bir şekilde işlendiği başka bir kitap ya yoktur yada çok azdır. okuduktan sonra muhtemelen diğer tüm okuduğunuz roman türündeki kitapları unutacaksınız. burda fazla spoiler vermek istemiyorum. ama her satırın altını çizerek okuduğum bir irvin d. yalom kitabıdır.
Psikoloji ve felsefe icin essiz bi kitap. Tek bi karaktere bagli kalmadan tüm karakterler acisindan olaylari yorumlamanizi saglayacak ayrica olaylar zinciri cok iyi kurulmus bi kitaptir.
--spoiler--
lou salom'un ricası üzerine nietzche'nin ümitsizliğini tedavi etmeye çalışan dr. breur, bir zaman sonra nietzche ile yer değiştirdiklerini farkeder.
--spoiler--
"korkular da yıldızlar gibidir, asla kaybolmazlar; yalnızca gün ışığı üzerlerini örter." gibi bir cümle vardı kitapta ki yıllardır beynimde döner durur.
edit: spoiler uyarısı için SharinganStayla'ya teşekkürler.
irvin d. yalom'un kurgusal romanı. yazar -kurgu olmasına rağmen- tarihi karakterleri öylesine güzel bir şekilde birleştirmiş ki ve o birleşimden o denli akıcı ve güzel cümleler çıkarmış ki kitap bir yerden sonra akıp gidiyor. o anı yaşıyorsunuz, sanki gerçekten bu diyaloglar yaşanıyor ve sanki gerçekten siz orada bir dinleyici olarak bulunuyorsunuz. bu büyük filozoflar sandalye başında felsefe yaparken sanki siz de onlardan biriymişsiniz hissine kapılabiliyorsunuz. türünü bilmiyorum açıkçası, ama bir felsefe romanı olarak adlandıramayız. belki psikolojik türün kapsamına alınabilir. ilginiz varsa nietzscheye, freuda veya felsefeye, psikolojiye okumanızı tavsiye ederim.
yalom'u ilk bu kitapla tanıdım. öbür kitapları bende aynı etkiyi bırakmadı. fakat bu roman başka. pekçok arkadaşıma tavsiye de ettim. lütfen okumayanlar oksunlar.... hiçbirşey için geç değil. terapi seansları harika.
irvon yalom'un 3 karakteri mükemmel bir şekilde kurgulayarak bir araya getirdiği kitaptır. dehasını bir kez daha hayran kalmış bulunuyorum. okunmalı ve de okutulmalıdır. yalnız filmi konusunda o kadar da iyi şeyler söyleyemeyeceğim. çekimler, karakterler, roller çok kötüdür.
bir arkadaşımın bana aşırı derecede tavssiye ettiği bir kitaptır. *
konusu: ümitsizlik.
--spoiler--
Bir gün, erkeklerin başını döndüren kadın, Salomé, Nietzscheden habersiz Breuere gelir. "Avrupanın kültürel geleceği tehlikede, Nietzsche ümitsiz. Ona yardım edin," der. Breuer Saloméyi tekrar görebilmek umuduyla "peki" der.
Ve varoluşun kader, inanç, hakikat, huzur, mutluluk, acı, özgürlük, irade... ve neden, nasıl gibi en önemli duraklarından geçen bir yolculuk başlar... Kendisiyle ve hayatla yüz yüze gelmekten çekinmeyenlere;
--spoiler--
Nasıl özgür olunacağını sana ben anlatamam Mathilde... Senin yolunu ben tasarlayamam, çünkü o zaman senin yolun olmaz... Ama yeterince cesaretin varsa, kendi yolunu kendin bulursun...
hayallerin gercege donustugunde hayallerdeki gibi olamayacagini gosteren, herkesin hayatinda bir kez okumasi gereken, hayallerin cazibesinden gercege dusuren kitap. küt diye hem de.