tek seferde okunabilen her satırı insana ayrı ayrı dersler veren,sonunda da gözyaşlarına boğarken aklınızda bir sürü değişik düşünce barındırmanıza sebep olan,irvin yalom un pskanaliz üzerine yazdığı kitaplardan yalnızca bir tanesi.bir başucu eseri.
--spoiler--
özellikle doktorun herşeyini bırakıp şehri terkettiği bölüm bir harikadır ki sonunda hepsinin bir hipnoz terapisi olduğunu öğrenilir ve saygı duyulur.
--spoiler-- *
akil sinirlarini fazlasiyla asan bir askin ve ask kadininin bir garip adami sokabilecegi en kotu ruh halinin yansitildigi ve islendigi sahane bir irvin yalom romani.
kalın görüntüsüne rağmen sürükleyici bir psikolojik romandır. gerçek hayatında da akli bozukluklar yaşamış ve sürekli depresyonda olan nietzsche'nin doktor joseph breuer tarafından tedavi edilmesini anlatmaktadır. romanın yazarı irvin yalomdur.
doktor hasta durumundan tam ters bir uygulamayla tedavi edilmeye çalışılmış ilginç bir ilişkinin kitabı. bende bunu kendi meslek yaşantımda uygulayınca iyi sonuçlar elde ettim. ben öğrenci oluyorum, öğrenciyse öğretmen. böylece daha çok sorumluluk alarak konuyu anlatmaya başlıyor. ayrıca hipnozla ilgili bölümleri de açıkçası çok enteresan geldi bana. gerçekten okunulacak bir kitap.
irvin yalom'un felsefeyi, roman kurgusunu ve edebiyatı aynı kitap içerisinde nasıl bu kadar ustaca yoğurabildiğine şaşırdığım okunası eserdir. şöyle ki; bazen kitapta öyle tarif edilemez, kalite kokan düşünceler, cümleler okuyordum ki kendimi "keşke şimdi okumasaydım tüh güzelim cümleyi okudum bitti yaaa" gibi ilginç sanrılarla boğuşurken bulabiliyordum. yalnız bu kitaptan sonra irvin yalomun diğer kitaplarını da okumak için koşturabilirsiniz, doğaldır. ancak ve ancak hiçbiri aynı lezzeti vermeyecek "nasıl yani ya?" sorusuyla sizleri başbaşa bırakacaktır.
kitapta asıl eli öpülesi kişi kitabın yazarı irvin yalom'dur zira nietzsche'yi bu kadar iyi anlayıp kurguya dökebilmek her baba yiğidin harcı değildir. bazı çevreler irvin yalom'un nietzsche'nin felsefesini sığılaştırdığını düşünse de onlara böyle bir insanı tam olarak anlamanın zaten imkansız olduğu söylenebilir. ayrıca dr.bruer, freud, nietzsche gibi salome ve nietzsche'nin kızkardeşi karakterleri de gerçektir. hatta gerçekte de nietzsche salome'ye aşık olmuş ve sonucunda benzer bir hüsran yaşamıştır. psikolojiyi, felsefeyi ve mükemmel bir kurguyu bünyesinde taşıyan böyle bir kitap okunur diyorum da başka bir şey demiyorum.
"Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar.Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam :"bu köprüyü geçip bana gelir misin?" işte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın.O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız.Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın... "
kitabı okurken yeri gelecek kitabı bırakıp düşünmeye başlayacaksınız kesinlikle bol bol insanın iç dünyasını düşündürmeye yönelik bir kitap..ağlamaya gelince; ben ağlanacak bir yer bulamadım kitapta..