küçücük birşeyden bile mutlu olabilen insan.. bir daha belki de hiç dönmemek üzere ayrılacagı deniz kokulu şehire doya doya elveda demeye çalışan, birbirlerine verilen sözlere ragmen bi daha görememe ihtimali bulunan canı ciğeri insanları ölesiye seven ve küçük bir anı olarak verilen o ufacık şeylere bile ömrü billah gözü gibi bakacak olan...
ne zormuş hayatının en güzel en unutulmaz zamanlarını gecirdigin şehirden ayrılmak;
sevenlerini geride bırakarak..
sevdiği bir şehirden ayrılmak zorunda kalmış yazar. insan hayalleriyle ve hayal ettiği müddetçe yaşar, bir şehre gelir ve bu şehir onun yüzüne gülücük katar, öyle ki şehri kalbinin bir parçası yapar, ondan kopmayacaktır artık. ne yazık ki bazen bir şeyler ters gider, öyle olduğunda sevenler ve sevilen şehirler terkedilir, o kadar uzak olur ki özlem katlanır. böylesi zamanlarda en iyisi cesareti kaybetmemek, sabretmek ve her zaman hayallere sımsıkı sarılmaktır.
sevdiği şehri bir yaz öğle sonrası gözyaşlarıyla terketmiş biri olarak, elbet bir gün güneşin doğru yerden doğacağını hatırlatmak isterim kendisine. moralini hiç bozmasın.
hani olur ya günlerden bir gün yazın ortasinda günes etrafi kavurma yaparken ve kendinizi cölde hisedersiniz. işte calilar falan ucusur, sagda solda kaktusler falan vardir. bir de tepenizde utanmadan akbabalar dolanir durur hani. aha işte o vaziyette bile sing in the rain parcasini terennum eden kişidir.
fred astaire denilen şiir gibi dans eden - fred astaire feat ginger rogers hani- adam marifetse bu vaziyette dans etsin bakalim.
süphesiz zat-i alileri su hepimizin binbir bedeller ödeyerek zar zor ayakta durdugu salincaklarda dimdik ayakta durduguğu için ve birde butun bunlara ragmen - olumsuz hava kosullarina- gülebildiği için her gün dogumu ona tatli gelecektir.
dag basında kelek ve tebesir rengi bir ovada bile olsa, o ova bile ne bileyim venezuella sahillerindeymiş gibi gelecektir.
cünkü o da bilmektedir ki her nereye baksa dertten cok sey yoktur. ve ne aranirsa bulunur derde devadan gayri.
belki bir kus gecer - yahut bulut- tepesinden o griliklerin katresi ile gökkusagini rengine bulanir.
bu yazi spontane olarak serbest cağrisim olarak, 2 paket sigara 6 adet zift kıvamında sekersiz neskafe ile mayhos bir manzara karsisinda - bol bol tahtali ve kartonlu- kaleme alinmiştir.
feyzolof rizaca bitirelim sözümüzü:
Gölge gibi bir varlığın ru'yasını düşünme
Sabahı yok, nihayetsiz karanlıklar içinde
-Bir kıvılcım gibi- bir an beliririz, söneriz.
Varlık budur benim için, hatta senin için de;
bir hakikat var mi derken bir hayale doneriz.
sıcakkanlı bir yazar. tabi bu nick altına geçiştirmek için bahsedilen bir şey değil. gerek bulunduğu ortamda, gerekse ikili diyaloglarında güler yüzünü insanlardan hiç eksik etmemektir kendisi. konuşulan her türlü geyik muhabbetine katılabilmektedir, ancak katılamadıklarında da en büyük silahı banlama yetkisidir. (bkz: 21. yy'da insan banlamak)
gerek mütevazi tavırları, gerek açık sözlülüğünden dolayı saygı duyulması gereken biridir.
oldukça garip fotoğraflara da imza atmıştır. sanatsal anlayışı ve kurgu anlayışının ne kadar ileri düzeyde gelişmiş olduğunu burdan tespit etmek o kadar da zor olmasa gerek. her ne kadar sürrealist eserlere imzasını atmış olsa da fotoğraf sanatına yeni bir soluk yeni bir heyecan katmıştır kendisi.
bilumum metal, heavy metal, vb. bangır bangır müziklere bünyemi alıştıran hoş sohbet * radyo limon diceyi yazardır. geceleri yaptığı yayınlarla uykunuzu açar. kafein tesirlidir. arada yayında şarkı söyler. koşun koşun...
yok böyle büyülü cazibeli ama korkutucu başka kelime. * keşkeler bilinir hep.. pişmanlıklar.. yaşanmış bitmiş olayların ardından keşke böyle olmasaydılar..
yok böyle başka bir kelime.. ya eğer dersin zorlarsan.. hem geçmişine ya eğer dersin hem geleceğine.. ihtimaller birbir gözünün önünde. milyonlarca ihtimalin arasından dogru olanı seçip bulmaya çalışmak.. yaradanı sorgulattıran kelime what if..
ya eğer işte.. ya eğer yanlıştaysam yine.. ya eğer..
--spoiler--
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş bir başladı mı artık hiç bitmez!..
zirvenin bana kazandırdığı güzel insan. bu aralar vokalistliğe merak salmış olup, ton ton ve sesi mükemmel olan amcadan, bu akşam için vokalisti olma sözünü koparmıştır. * kendisini bizzat dinlemeye geleceğimizin haberini vermekten gurur duyarım. içtikçe yumuşak kalbi daha bir beliriveriyor.
ayrıca kendisini sevdiğimizi söylemeden de geçemeyeceğim. akşam yaptığım bir hatadan dolayı biraz kırdık seni. tekrar özür dilerim canımcım. o olay bütün gecemizi mahvedebilirdi ama senin ve exfreak'ın sayesinde çabuk unutuldu, ve neşemiz aynı hızıyla devam etti. hatta iyi ki yapmışım lan dedim. * şaka bir yana gidecek olmasaydın daha çoook güzel vakit geçirebilirdik ama geç tanıdık birbirimizi. ama olsun çanakkale'ye geldiğinde kalabilecek bir evin, vokalistliğini yapacağın harika bir amcan, seni kırmış olmaktan dolayı çok üzgün bir enişten, bir de sana dokunanı gözünü kırpmadan harcayacak bir dostun var bilesin. ** akşama görüşmek dileğiyle.
gerçekten aptal gerizekalının önde gideni diceyimsi, yazarımsı, aydınımsı ımsı da ımsı bir kişidir. zor katlanıyorum, dayanamıyorum silicem bir gün o olacak. ***
beni yoran arkadaş. ne yapmaya çalıştığını anlasam belki yardım ederdim ama... bu şekilde ne arkadaş olabiliyoruz, ne de ortamımızdan onu ayrı tutmak istiyoruz. biraz çevrendeki insanları önemse demekten başka bir şey gelmiyor elimden. umarım herkese karşı böyle değilsindir. *
"dur yapma nolur, çaylak yapacaklar seni, oysa sen gelecek vadediyorsun, bir tek senin yazılarını okumak için giriyorum şu lanet olası yere" vb hatırlayamayacağım pek çok ısrarlı mesajları sonucunda bazı sivri girilerimi silerek tekrar sözlüğe dönmemi sağlamış bir kişidir. sanırım an itibariyle 100. girin oluyorum. zaten ben yazdım mı birine böyle akılda kalıcı bir numaraya yazarım. sevdim seni evlat. neyse.(what if bu demek sanırım)(ışıklı olanı yani. bakınız verdiğim var ya o işte )
uykudan önceki son 28 saatimi geçirdiğim yazar(eh uykudan önce diyorum 36 saatlik bir uykusuzluktan yeni çıktık *). gerçi sabaha karşı bir ara uyuyakaldığımızda da kendisini ezmek suretiyle felç olmasına sebebiyet veriyordum az kalsın. ama olsun güzel bir organizasyonda beraber çalışmaktan, onu tanımaktan, kendisiyle zaman geçirmekten gerçekten çok mutlu oldum, keyif aldım. anılarımızı anlatıp gülüceğimiz ve yenilerini katacağımız başka zamanlarda görüşmeyi umduğum, o güne kadar da kendisine iyi bakmasını dilediğim şimdiden özlediğim yazar.
küçükken çama$ır suyu içmi$ o yüzden saf beyazlık derecesine nail olmu$ burnunun ucunu göremeyen yazar ki$isi.kockoca camiinin önünde kestane satan amcayı görmemi$ gidip $u mağaza bu mağaza diye oyalayan yazar.kendisine kendimi tam anlamıyla tanıtmama ortam ve elveri$siz $artlar yüzünden nail olamadığım akabinde ne boktan insanmı$ cheap death diyebilecek sıfır beden yazar.ba$ka bir zirvede ba$ka formlarda görü$mek üzere öpüyorum seni denebilecek multi organizatör ki$isi.