uykuya dalmadan yoğun düşüncelerle kafam allak bullakken ve içeriye ufak bir ışık sızıntısı girerken dinliyorum bu şarkıyı. ileriye dönük planlarımdan, elimden yiten insanların şeylerin arkasından nasıl olmam gerektiğini nasıl davrandığımı neler yaptığımı ölçüp biçerken ancak ve ancak bu şarkı çalabilir arkadan.
ayrıca şarkıda geçen explosions kelimesinin telaffuzuna hastayız.
kişi ya ikisine birden vurulur ya ikisinden birden nefret eder. arası, ortası yok. ben? bu tarz müzikleri sevmememe karşın hastasıyım. daha önce sanırımbir kez kulağıma çalınmış ama peşine düşememiştim. az önce meet bill'de kısacık kullanıldı. tüm soundtrack'i dolaştım ve sonunda buldum.
bir de klibiyle ilgili bir yorum yapacağım. bu kadar bilgisayardan çıkma, bu kadar kolay yaratılabilecek bir klip olarak bu kadar etkileyici olması bile takdire şayan.
sözlerini anlamadan dinlesen bile müziği insanı içine çeker. belki klibi izlediğim için bilmiyorum, her bu şarkıyı dinlediğimde tüylerim diken diken olur ve kendimi her şeyden soyutlanmış ıssız bir yerde yalnız hissederim. herhangi bir duygu hissettirmez, üzüntü, sevinç vs. sadece soyutlar beni her şeyden.
şarkıyı dinleyince insanın tekrar dinleyesi geliyor. vokal zaten süper bide sağlam müzikle birleşince tadından yenmiyor.
şarkıyı söyleyen karin dreijer o klipteki şarışın kadın değildir. bi ara gözükür elmayı falan yer.
güzel şarkı vesselam dinleyin.
not: müzikten anlamayan ağır gerizekalı tayfa vardır bide sertaç ortaç (ne bileyim saçma sapan türk şarkıları işte) dinleyen onlar dinlemesin beğenmez zaten amk. çok sinirlendin amk şu müziği sadece türklerin yaptığını sanan salak insanlar aklıma geldi. etrafım hep o salak kesimle dolu. çok yalnızım.
bu arada müziğin evrensel olmadığını da öğrenmiş oldum.