hüseyin üzmez vakası ile ilgili düşüncelerini (#3323818) entrysinde kısa ve öz olarak açıkça belirtmiş kişidir, kafa karışıklığı yapıyor değildir.
ayrıca kendisi evrensel bir evlilik yaşı olduğuna değil, toplumsal statü-bölge-antropolojik izlere göre değişebilecek bir yaş sınırı olması gerektiğine inanmaktadır.
13 yaşında birisinin 50 yaşında birisi ile birlikte olmasına ise türkiye şartlarında sıcak bakmayan birisidir. ama 18 yaş sınırının da ithal edilmiş bir yaş sınırı olduğunun bilincindedir ve bunun tartışılamaz bir limit olmasını uygun görmemektedir.
anladığımız üzere bilkent üniversitesi'nde endüstürü ya pardon endüstri mühendisliği okuğu için bırakın t cetvelini eğitim hayatı boyunca eline cetvel bile almamıştır.
mesela bunun eline ziya gökalp ilk öğretim okulunda tipten ileride bilkent'te endüstri mühendisliği okuyacağı belli olduğu için cetvel vermemişlerdir.
on numara endüstri mühendisidir eline t cetveli almamıştır.
edit: bak ne güzel hatasını anlamış ne saçma yazmışım lan ben diyerek oraya "üniversitedeki eğitim hayatı" kelimesini katıvermiş. benim görevim uyarmak yönlendirmek. seviyorum sempatini kendinle barışık ol *
edit iki: yav bu güzel mühendis hala bohem şirket olabileceğini düşünüyor. yav bohem günü gününe yaşayan, yarını sklemeyen, bir gün sazlarda bir gün cazlarda olan adam demek, bohem şirket olmaz gülom. daha kaç ayar alacaksın bu konuda insanın kotası olur biraz yahu.
eternity kişisinin ısrarla ayar verdiğini düşündüğü, ancak amerikan kolej sözlüğündeki bohemian sözcüğünün anlamında yer alan "a person with artistic or intellectual tendencies, who lives and acts with no regard for conventional rules of behavior." açıklamasının en azından bohem şirket lafını desteklediği kişidir.
şöyle ki, bu tip şirketlerin çalışan profili hayatı lüks içinde yaşayan, bağlı bulunduğu türk toplumunun pek çok değerine son derece yabancı olan bir profilken ve o tanımda "no regard for conventional rules of behavior" bir ibret vesikası olarak duruyorken eternity kişisinin mastürbasyonel faaliyetlerine ancak gülen kişidir.
tabi mesaj kısmından başkalarını engelleyip sonra edit büdütle ayar verdim iddialarında da bulunan bir kişi değildir kendisi.
az önce 20-30 entrysini okudum. bir çoğunu mantıklı buldum, zaten son oylanan entrylerini kontrol edince anlayacaktır kendisi de. ancak din ve hükümetle ilgili entrylerinde diğer entrylerindeki samimiyeti yakalayamadım. belki de ben göremedim ama sözlükte olması gereken kesimden ve birikimden bir yazar olduğunu düşünüyorum.
(#4063747) numaralı entry'yi okuyup eksileyen bir seri eksi makinası tarafından derhal nick altına girilip eksilenecek entry aramasına maruz kalmış, çok da mutlu olmuş kişidir. daha fazla eksilenecek entrysini arayan bu kişiye yardımcı olmaktan mutluluk duyacaktır, sorsun söyler westphalia başka ne entryler var böyle güzel eksilenecek.
ha yavrum fazla mouse a abanma, mouse'un nasır tutar mutar bu kadar mastürbasyondan.
"We have reached the point, says Brooks, where 'the hedonism of Woodstock mythology has been domesticated and now serves as a management tool for the Fortune 500."
fortune 500'ün insan değil şirketler için kullanıldığını bilen adamdır evet.
edit: 'It was now impossible to tell an espresso-sipping artist from a cappuccino-gulping banker,' bu da bohem hayat günümüzde sadece sanatçılara mı ait? sorusuna cevap olsun.
delikanlı gibi yalan diyen adamdır, o da ne demekse? inbox'unun dediğine göre ise en son mesajı gönderen kişi devam filmi çekilen taraftır, kendisi değil. gece vakti çoluk çocukla uğraşan bir yazar olarak da o biçim mazoşist bir tikidir. tiki olup olmamasının da sözlük bebelerine laf yedirmesi ile çok alakası yoktur.
anti laik, atatürkçü düşünce karşıtı, sözlükteki zaman gazetesi temsilcisi. sözlükte fethullah gülen isminin sürekli gündemde tutulmasını sağlayan, sol frame de nurcu, cemaat, gülen gibi kelimeleri bol bol görmemizi sağlayan yazarlardan birisi.
istiklal marşının islamcı mı türkçü mü olup olmadığını anlatmak için "şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli" mısrası kendi başına yeteceği için kendisine çap biçmeye çalışanlarla vakit kaybetmesi gerekmeyen yazar. hala istiklal marşı'nın yazıldığı ortamı anlayamayanlar için "ama hangi atatürk?" kitabını okuması gereken cahiller için laik ve demokratik bir cumhuriyeti hazmedemeyen birisi olarak görülmekle de bir şey kaybetmeyecek olan kişidir. kendisi zaten seküler, demokratik ve demokratlığının gereği olarak milliyet kavramını kafatasçı zihniyetten ayrı tutabilen bir ülkeyi savunmaktadır.
istiklal savaşındaki hava ile sonrasında kurulan cumhuriyetin arasında farklar olduğunu, bunun da atatürk açısından bakıldığında politik bir gereklilik olduğunu defalarca ortaya koyan, bu farkları koymakla da kurulan cumhuriyeti hazmedememekle suçlanan yazar. olan değil, kafasında aslında olması gerekenlerle tarih yazmaya çalışanlarca tabi ki anlaşılamayacaktır. ırk kelimesinin ise kökler olan osmanlı'yı çağrıştırdığını farkedecek kadar aklı vardır.
devletlerin seküler olması ile insanların seküler olması arasındaki kalın farkı kendisine saçma sapan eleştiriler yöneltenlere kurdeleleyip sunan yazar.
yani yazdığı cümleleri bile okuyamayan heriflerce seküler de sanılmış sonunda. seküler ülkeyi savunurken kendisi seküler oluvermiş bir anda, vah vah.
kendisi seküler ya da laik olmayan müslüman olan yazardır, illa ilkokul çocuğu cümlesi ile yazmamız gerekirse birilerinin zayıf türkçesiyle anlaması için: ben müslümanım.
kompleks cümle okuma özürlüler için edit: kendisi seküler ".........." bir ülkeyi savunmaktadır.
istiklal marşı'nın islâmî bir vurguya sahip olduğunu söyleyerek doğru yapan, ama türkiye'nin "seküler" olduğunu ya da olması gerektiğini söyleyerek yanlış yapan insandır. türkiye seküler bir devlet değildir, türkiye'de "diyanet işleri başkanlığı" bulunmaktadır, cami görevlilerinin maaşlarını devlet ödemektedir, türkiye seküler değil laik bir devlettir. istiklal marşı'ndaki islamî vurgulardan hoşnut olan birisinin türkiye'nin seküler olması gerektiğini söylemesi biraz garip kaçmaktadır.
türkiye'nin seküler bir devlet olması gerektiğini söylerken milli marşı'nın nasıl olduğu konusunda görüş bildirmiş, nasıl olması gerektiği konusunda ise -dikkat çekilirse- sessiz kalmıştır. tespit ile temenni arasındaki farkları bilmeyenlerce hala kendisine "şunu istiyor, ama bik bik" şeklinde saçma sapan eleştirilen yazar olmaya devam ediyor. diyanet işleri'nin olması ise yine diyanet işleri'nin olmasının doğru olduğu anlamına gelmediğini bilen kişidir ayrıca.
