guns n roses in 1987 cikisli Appetite For Destruction albumunden cok guzel bir parca
Welcome to the jungle
We've got fun 'n' games
We got everything you want
Honey, we know the names
We are the people that can find
Whatever you may need
If you got the money, honey
We got your disease
In the jungle
Welcome to the jungle
Watch it bring you to your
knees, knees
I wanna watch you bleed
Welcome to the jungle
We take it day by day
If you want it you're gonna bleed
But it's the price you pay
And you're a very sexy girl
That's very hard to please
You can taste the bright lights
But you won't get them for free
In the jungle
Welcome to the jungle
Feel my, my, my serpentine
I, I wanna hear you scream
Welcome to the jungle
It gets worse here everyday
Ya learn ta live like an animal
In the jungle where we play
If you got a hunger for what you see
You'll take it eventually
You can have anything you want
But you better not take it from me
And when you're high you never
Ever want to come down, YEAH!
You know where you are
You're in the jungle baby
You're gonna die
In the jungle
Welcome to the jungle
Watch it bring you to your
knees, knees
In the jungle
Welcome to the jungle
Feel my, my, my serpentine
In the jungle
Welcome to the jungle
Watch it bring you to your
knees, knees
In the jungle
Welcome to the jungle
Watch it bring you to your
It' gonna bring you down
12 temmuz 2006 guns n roses istanbul konseri'nin açılı$ parçasıdır. konser açıklandığından beri her saniye aklımda efsane giri$ riff'i vardı. ve bir anda karanlığın içinden duyulduğunda kafayı yedirten, dellendiren, uçuran $arkı.
Siz hiç karıncayiyen gördünüz mü? Canlısını, demek istiyorum.
Kedi-köpek kadar bir şey sanırdım, meğerse manda gibiymiş namussuz!
Siz hiç zürafa gördünüz mü? Canlısını, demek istiyorum. O güzelim gözlü yaratığın bu kadar pis koktuğunu düşünemezdim...
Hiç mangust gördünüz mü? Kobra yılanıyla başa çıkabilen tek hayvandır. Hindistan'da evlerde kediköpek besler gibi mangust beslerler.
Aslan-kaplan göreniniz vardır da, leopar gördünüz mü?
Çıngıraklı yılanın çıngırağını gördüm, Çinli çocuk pipisine benziyor (rengi sarı.)
Gergedan gördünüz mü hiç? Tank gibi mübarek. Bana Hasan Celal Güzel'i hatırlattı (aramızda en tok sözlü o çıktı.)
Niçin Türkiye bizleri paçalarımızdan tutup hep aşağı çekiyor?
Neden rahat vermiyor bize Türkiye?
Niçin şuraya gelmiş, çocuklarla birlikte çocuk gibi sevinip pembe flamingolara, kelaynak kuşlarına, papağanlara bakarken ülkemden "gözaltı ve tutuklama haberleriyle" sarsılıyorum?
Niçin dört müzeye dağılmış Egon Schiele tablolarının izini sürerken onu bırakıp Internet'e gireyim ben?
Ve de niçin, Gustav Klimt'in ünlü "Öpücük" tablosunun aslını gördüğüm zaman duyduğum zevki anlatmaktan çekiniyorum, alay konusu olmamak için?
Çünkü yazılarımızda "mala davara zarar" aranır, bir de emekçi halkıma fayda...
Niçin benim "gurbetçilerim" de kafalarını kaldırıp bakmazlar acaba bir Burgtheater panosuna, neler oynuyor diye?
Ulan hani adam gibi Almanca öğrenecektiniz, Schiller oynuyorlar herifler...
Niçin geride neler oluyor diye araştırdığımız zaman sevinebildiğimiz tek şey Galatasaray'ın Servet tarafından maçın bitimine iki dakika kala kurtarılması?
Ve de niçin, gene, uzun zamandan beri gene, yıllar sonra gene (Allah kahretsin), geri döneceğimiz zaman içimizde bir tedirginlik, ulan, darbe marbe olmasın bizden habersiz, kabak gibi gitmeyelim...
Neden ülkemde kavuşamadığım huzuru gâvurun ilinde arar oldum?
Neden burada çirkinlik görmediğim için gözüm ve ruhum yorulmuyor?
Ve neden, anlı şanlı Hotel Imperial'i sağından solundan, iki köşeden kuşatmış Vakıfbank ile Denizbank şubelerini görünce gene de seviniyorum, rahat uyu Merzifonlu, intikamın alındı!
Gene de neden utanıyorum, şurada bir ev tutsam, emekli maaşımı Vakıfbank'tan, telif ücretimi Denizbank'tan çekiversem de gidip parkta otursam, diye düşünmekten?..
Hayır, kuzu kuzu döneceksin. Yeni yerler bulamazsın, bulamazsın yeni denizler, arkandan gelir şehir... Kenourious topous dhen tha vris, dhen thavris alles thalasses, i polis tha se akoulouthi!...
(Herif küfürbaz ama birikimli canım...)
Bir yakınım, yurtdışından her döndüğünde, uçak Yeşilköy'e inişe geçerken "welcome to the jungle" derdi.
Beş günlüğüne "çarşı iznine" çıktım, bağışlayınız. Buradakileri gördüm, bakalım bizim yerli ayılar, yılanlar, maymunlar, çakallar ne âlemde?