bu yaşıma geldim böyle bir üşengeçlik böyle bir kroluk * görmedim birader.
malumunuz facebook gün geçtikçe büyüyor. en son; televizyondaki görüntü bozulunca doğrulup televizyonun tepesine iki şamar geçirerek tamir edeceğine inanan dayımın da beni arkadaş olarak eklediğini görünce vazgeçtim dünyadan. eheh.
geçenlerde yine geziniyorum facebook ta hacı, bir arkadaşlık teklifi geldi. şu herkesin fotoğrafını koyup hiç tanımadığı insanlardan puan beklediği, yolda görsen dönüp yüzüne bakmayacağın tiplerin senin hakkında yorum yaptığı gruplardan birisi idi. sözlükçü kişiliğimi takınıp, katıla tıkladım...(ba ba ba)
yemin ediyorum ki, ben böyle bir yapmacık gülüş, böyle bir kasılma, efendime söyleyeyim böyle bir eblek ifade ömrü hayatımda görmedim. hafız abartmadan anlatıyorum şimdi, kulak verin.
elemanın üzerinde enine çizgili bir kazak (sarı, kahverengi, mavi, turuncu, lacivert, morcivert renkli), gözünde güneş gözlüğü (reyben), parmağında gümüş yüzük (ag, tamam lan şaka), yüzünde de bir kasıntı. diyeceksin ki "elini nasıl gördün adamın?". hacı dur. poz verme kısmısına gelmedim daha. ehehe...
hani küçükken, misafirliğe gidildiğinde misafirin küçük kızının da seninle aynı yaşta olduğunu öğrenirsin de, ilk defa gittiğin için konuşup, oynayamazsın. hoşlanırsın da biraz. babanın yanında kös kös oturup, bir elini diğer elinin içine alıp parmaklarınla oynarsın. ayak baş parmaklarınla da halıyla oynarsın. ve bu sırada kızın babası "ee selami bey senin oğlan da baya büyümüş yau" derkene, senin baban da seni anlatır ya hani. "büyüdü amcası, üçüncü sınıfa geçti heheh" şeklinde. heh işte tam o sıradaki yüz ifadeni hatırladın mı? gözlerinin yuvarlak olup da ağzının iki karış yana açıldığı... tamam cebinde dursun o.
kim 500 milyar ister yarışmasını izlemeyen yoktur sanırım. var mı? oha! burdan devamını okumuyorsun sen. neyse bu programın sunucusu kenan ışık soru sorarken, emin misin ve son kararın mı derken ve hatta cevap bekleriken elini baş ve işaret barnaklarının arasına alıyor ya hani. hatırladın mı? heh tamam onu da koy cebe...
elini çenesine koyup, o bakışın üzerine önce bir güneş gözlüğü, altına da sinirli bir ağız ifadesi çizip, kafa hafif yana çevrili bir şekilde kameraya bakıyor eleman. (kulaklık boynunda, çek git bebeğim çalıyo.) ve başlıyor fotoğraf çekmeye.
hacı hani küçükken(çocukluğuma indim bu entry de) defterin yapraklarına araba çizerdik, sonra sayfaları çevirdikçe araba gidiyormuş gibi olurdu... aha işte bu herifin kafa da sanki "hu" çekiyormuşcasına daireler çizmiş, sonra bir anda "biraz da gözlüksüz çekineyim, güzel gözlerimi görsünler" baabında gözlüğü çıkarıp, çekmeye devam etmiş fekat aynı pozisyonu nasıl yakalamışsa o eblek ifadenin, o güneş gözlüğünün altından birden görünmesi yemin ediyorum hayat enerjimi aldı götürdü benden.
belli ki adam poz verirken, o fotoğraflara bakacak hatun kişileri düşünüp gerilmiş bu kadar.
