kevin adlı erkek kişisi ve zavallı annesi çevresinde gelişen filmdir. çocuğun 4 yaşında annesine böylesine büyük bir nefret beslemesinin hiç bir akıl alır yanı olmamasına rağmen ergenliğe geçilen bölümde biraz daha anlaşılabilir bir hal alır durum. ayrıca film yavaş ilerlemesine rağmen, muhteşem ezra miller muhteşem oyunculuğuyla bitse de gitsek dedirtmiyor.
medya dersinde sunmaya çalıştığım film. kevin'ın, malkoçoğlunun oğlunu canlandırdığı sahneyi izlememizin ardından gelen ilk tepki şu oldu. "psikopat mısın yeeaaa?"
Beklentilerimi karşılamayan bir film.izlemeden önce film hakkında birkaç yorumu bakmış ve geneli olumlu yorumlarla karşılaşmıştım ve filmin bir psikolojik-gerilim olacağını sanmıştım fakat film hem beklentilerimi karşılamadı hem de sadece psikolojik bir film tadında,gerilim yok denecek kadar az.Film "kötü" olarak doğan birinin çocukluğunu ergenliğini anlatıyor ve bu dönemlerde annesine hep kötü davranıyor filmin genelinde bu anlatılıyor,bir bakıma sosyopat biri ile annesi arasındaki ilişki anlatılıyor denilebilir,çocuğun böyle davranmasının sebebi de belki annesinin onu sevmemesine inanması olabilir.Film zaman zaman ağır zaman zaman sürükleyici bir film tadında ama baştan sona heyecanlı ve nefes nefese bir film izlemeyi beklemeyin.Psikolojik detaylar daha etkileyici işlenebilirdi ayrıca film bir psikolojik film fakat filmde kullanılan müzikler eğlenceli müziklerdi yani o sahnelerin etkileyiciliği fon müzikleri ile desteklenememiş,belki de filmden etkilenmemin sebebi hikayenin yeterince dolu ve etkileyici aktarılamamış olması da olabilir.Ben ayrıca çocuğun yaptıklarından dolayı insanların niye çocuğun annesine bu derece tepkili olduğunu anlayamadım bence mantıksız olmuş insanların anneye bu kadar tepkili olması.Filmde kullanılan müzikler güzel ama filme uymamış.Son olarak bence film ortalama bir psikolojik film olmuş,daha iyi psikolojik filmler izlediğimi söylemeliyim,eğer psikolojik filmleri seviyorsanız tavsiye edebilirim ama beklentinizi çok yüksek tutmayın derim.
nuri bilge ceylan'ın 2008 yapımı 3 maymun filmini izleyenler için vakit kaybı olacak hede...
aynı kapıya çıkıyorlar; biri turkish version öteki british culture soslu...
nuri bilge yi tercih ederim.
not: üstteki entrylerin neredeyse tamamı sosyopat kişiliğe odaklanmış... bana göre ise kilit nokta, iletişim...
sırf toplumsal kodlamalar yüzünden anne olmuş sosyopat bir kadınla onun sosyopat oğlunun birbirini sevmeye çalışmasını anlatan film.
--spoiler--
eva, evlenmeden ve kevin'i doğurmadan önce hayatını özgürce yaşayan, gezgin bir insan olarak gösterilmiş, ancak kevin dünyaya geldikten sonra hep bezgin, mutlu gözükse de aslında mutsuz ve bıkkın bir kadına dönüşüyor. kevin'le aralarında sevgiye dayalı hiçbir şey yok fakat kevin'in annesine karşı bir saplantısı olduğunu annesini babasına oral seks yaparken bastığı sahneden anlayabiliyoruz, bu ikinci çocuk celia doğduğunda daha da perçinleniyor zaten. kevin'in içinde büyüyen nefret, şiddet kültürüyle birleştiğinde ise sadece babasını ve kız kardeşini değil okulundaki herkesi öldürme planı yapan bir sosyopat çıkıyor karşımıza.
filmi annenin bakış açısından izlediğimiz için kevin'e karşı bir hedef gösterme var ancak ne eva ne de kevin tamamen haklı değiller, ikisinde de hastalıklı bir yapı var, tek benzerlikleri fiziksel değil *
filmin konusu zaten kompleks, ama bunun dışında kırmızı renge yapılan vurguya, görüntülerin kullanılmasına, kevin'in küçüklüğünü oynayan çocuklara ve ezra miller'a bayıldım. en kısa sürede kitabını da okuyacağım, 8\10.
--spoiler--
Meger hic filmde gosterildigi gibi degilmis.
Meger oglunun ismini turkcedeki anlamiyla "garabet" kormak istiyormus.
Bunun uzerine bi arkadas diyor ki
"Turklerin ermenilere yaptiklarini bilmiyor musun? Boylece hitler onlara ozendi."
O değil kitabi okuyamiyorum orijinal dilince gözüm kanadı aq o ne biçim ingilizce.
Düşünün yani "havalı bi tavır" demek isterken "airy" diyor. Bu ve daha binlercesi
balon filmlerdendir. sürü psikolojisi filmi başarılı kılmaya çalışmıştır. böyle dandik filmlere bir örnekte fight clubdır. izlemeyin, hiçbirşey kaybetmessiniz. bana gelin size film öneriyim dua edin.
Ermeni asıllı Xaçaturyan adlı bir ailenin oğlu Kevin'in hayatını anlatan bir roman ve film. Türk düşmanı ermeni tavrı kitapta da var zaten. Filmde ermeniliğe ve onların psikopatça Türk düşmanlığına neyse ki değinilmemiş. Aslında Kevin ve annesinin sosyopat olması tamamen genetik.
Filmi izleyince hocalı soykırımı denen, Türk milletinin yaşadığı en korkunç olaylardan birinin ermeniler için ne kadar "normal" olduğunu anlıyor insan. Bunların olayı bu.
Eva Xaçaturyan yani Kevin'in annesi aslında bir sosyopat. Çocuğunu sevmiyor. Kocasıyla arasında seks yapmak dışında duygusal bir bağ yok. isteyerek doğurduğu kızı celia için bile çok içten bir anne sıcaklığı göremiyoruz. Aile zaten topluca garip.
Oğlu Kevin'i sevmeyen ve isteyerek doğurmamış olan eva'da annelik içgüdüsü yok. Kevin bebekken bile onu susturmak için yapmacık bir biçimde gülümsüyor ama bebeğine sarılmıyor bile. Oysa annenin ve babanın bebeğe sarılması çocuğun gelişimi ve güvende hissetmesi için çok önemlidir.
Eva başından beri sevmediği oğlunun, kızı celia'nın gözünün kör olmasına sebep olduğunu biliyor. Lavabo açıcısını alan Kevin belli ki bir haltlar karıştırıyor ve Celia ile onun evcil hayvanına zarar veriyor. Bir kere çocuğunun gözü tamamen alınmış ve çocuğu takma göz kullanmak zorunda kalmış bir anne bu kadar soğukkanlı olamaz. O-la-maz! Küçücük bir kız çocuğu olan Celia'nın engelli olması ve acı çekmesi Eva'da yeterince acı yaratmıyor. Kocası Franklin'de de öyle. Franklin kartondan yapılmış bir baba figürü. Sadece kendine biçilmiş baba rolünü oynuyor. Hakiki bir evlat sevgisi yok.
Filmin sonunda Kevin okul arkadaşlarının yanı sıra babası Franklin ve kız kardeşi Celia'yı da öldürüyor. Fakat Eva'da tık yok. Kocası ve kızını katleden kişi oğlu. Eve gidip şok olmuş halde yatağına uzanıyor. Feryat, ağlama, sinir krizi falan yok. Asıl manyak olan kişinin anne Eva olduğunu anlıyoruz.
Özetle; Kötü tohum diye bir şey vardır. Kevin sorunlu bir anne ve kayıtsız bir babanın çocuğuydu.