romanını bilmemekle beraber, filmin vasatın üzerinde olduğunu söyleyebilirim. oyunculuklar ve detaylar da başarılı. 10 üzerinden 7.
izlemekte fayda var. zaman kaybı değil.
çocuğunu pek de sevememiş bir annenin çocuğuyla ilişkilerini başarılı bir şekide anlatan film.
--spoiler--
ayrıca anne ne kadar doğal davranırsa, çocuğa kızarsa, tepki verirse çocuk anneye o kadar yaklaşıyor.
--spoiler--
müzikleri ve oyunculukları da oldukça güzeldir. ağır akan bir filmdir fakat karakterle özdeşleşip karakteri anlayabiliyorsunuz. izlenmesi tavsiye edilir.
ilk başta bir şey anlamadığım, 5 oturuşta anca bitirebildiğim film. film bitince aslında güzel olduğunu, çok ince mesajlar vermeye çalıştığını farkediyorsunuz ama yine de filmin ilk yarısında sıkılmanızı engellemiyor.
sıkıcı ilerleyen bir film bu yüzden mutlaka bir arkadaşla ya da türeviyle izlenmeli. mesaj dolu gönderme dolu bir film. filmin sonundan etkilenmemeniz ve aklınızda kalan sorulara çıldırmamanız elde değil.
dün gece yarısı "ne bitmez tatil oldu amk" şeklinde sıkılırken "dur bari bir film izleyeyim" diyerek buldum bu filmi. sigaramı yakmış, bu mental şölene dahil olmuştum. muazzam bir filmdi. 'donnie darko' tadında, amerikan klişelerini göze batırmadan işleyen harika bir psikoloji dersi niteliğindeydi. filmi izler izlemez kapıldığım duygular sözlükte ete kemiğe bürünsün istedim. ancak gözüm uzunca yazılmış bir kaç entrye takıldı; okudum. tüm yazarlar hesaplarını bir kaç saatliğine dünyanın önde gelen psikoloji profesörlerine devretmişçesine terimler havada uçuşuyordu. belki de ben gittikçe globalleşen dünyada çok geride kalmış, bir mağara adamı olmuştum. belli ki onlar 'kevin' iken ben 'küçük kız kardeş' olmuştum. oysa ki onlardan ne eksiğim vardı?! hemen daha önceden aşina olduğum 'sosyopatlık' terimi ile google'da bir kaç arama yaptım. wikipedia ve daha bir çok site sayesinde adeta beynime psikoloji akıyordu. yarın 'harvırd psikoloji bölümü ana bilim dalı başkanlığı'na adaylığımı koyabilirdim veya seri katiller üzerine yazacağım tez ile insanlık tarihine yön verebilirdim; ancak onun yerine güzel bir entry girmek için sözlüğe girdim.
psiko-analiz kokan, terimlerle sevişen entrymi tamamlamak üzereydim ki gürültülü bir 'dev omuz' darbesiyle kapının açıldığını duydum. içeri giren başındaki devasa fötr ile filmin yönetmeni Lynne Ramsay idi. Yarım yamalak taklit edebildiğim iskoç aksanımla kendisine şaşırdığımı belirtmek üzereyken araya girdi: "bırak ulan bu ayakları zırto. ne yediniz ulan şu sosyopatlığın ekmeğini. çoğunuz sinemaya meme ellemeye giden adamlarsınız. ben bile filmi çekerken bu kadar düşünmedim, ananıza babanıza el kaldırmayın diye iki sahne çektim, sizin burda girdiğiniz triplere bak. yok doğum öncesi sendrom, yok depresif manipülasyon. sanki bana bir freud, bir pavlov'sunuz avunakoyim." dedi ve beni omzuyla kenara ittirerek entrymin psikoloji içeren bölümlerini sildi. o, hışımla evden çıkarken şaşkındım. şaşkınlığı üzerimden atar atmaz bilgisayarımın ekranına baktım. bir kaç saniye önce, liselilerin "psikoloji nedir, psikoloji dönem ödevi" aramalarında önemli bir kaynak olacak olan entrym adeta bir 'sinema çıkışı tuğçe yorumu'na dönüşmüştü. entrymden geriye kalan sözcükler şunlar idi, şaşkındım:
"abi iyi güzel film ama pek bi bok anlamadım, bi bok anlamadığım için bol keseden yuvarlayarak anlamış görünümü elde edebiliyorum. hem bu sayede tam bir 'boş zamanlarında psikoloji ile ilgilenen' oluyorum. burdan da kolpaçino bomba'nın dvdsini alıp evde izleyeceğim."
özet: ciddi anlamda düşündüren, güzel işlenmiş bir filmdir. oyunculuklar son derece iyidir. bu işten ciddi anlayanlar için çok derin psikolojik analizler barındıran bir filmdir. güzelce gerilerek izleyebileceğiniz bir mental şölendir. izleyin. 8/10