çocuk yaşımda izleyip belki de hiçbir şey anlamadan sevdim. nedensiz sevdim. daha sonra tekrar izleyip daha da sevdim bence harcanmış bi filmdir. değeri bilinmemiştir.
genelde suşinin yanında servis edilen, çok miktarda kullandığında suşinin tadını almana engel olan biberdir, ezmeside vardır. eğer acıya dayanıklıysanız kesin denemeniz gereken bir tadı vardır.
Londrada bulunan bir sushi ve noodle fast food zinciri sushileri güzel ve ucuz, noodle ise kalitelidir, ingilterede ucuza güzel yemek için hintlilere muhtaç etmeyen güzel bir alternatiftir.
--spoiler--
jan reno'nun oynadığı, derinliği olmayan sadece vakit geçirmek için izlenebilecek olan filmdir. japon kız bazen aşırı çocuksu hareketler yapsa (japonlar'ın karakteristik özelliği bu sanırım. benzer çocuksu hareketleri yapıyorlar) da sevimli bir tip. ayrıca kız'ın yaşından reşit olma yaşının japonya'da 20 olduğunu anlamaktayız. japon mafya patronu'nun tipi de çok komikti. banka da japon kız, mafya patronu ve reno'nun arkadaşı ile geçen diyalogların olduğu sahne en çok güldüğüm yerdi.
not: film'de enteresan bir şekilde bütün japonlar fransızca konuşabilmekte.
not : o banka'daki elektronik imza olayı iyiymiş. bizim bankalar da kullanıyor mu acaba ondan?
--spoiler--
sushinin tadini degistiren bir aciliktadir. gozden, burundan, artik hangi akinti yolu varsa hepsinden yas getirir, cok cok az kullanilmali veya hic bulasilmamalidir.
genellikle sushi ile birlikte servis edilen yeşil renkli bir japon acısı. işin garip tarafı, wasabi`yi yediğiniz anda gözünüzden yaş akıtmasına rağmen, etkisini müthiş bir hızla yitiriyor.
dünyanın en acı tatları arasında kabul edilen japon hardalı. hatırlarsanız jackass'in ilk filminde grup üyelerinden biri wasabi'yi burundan asılmıştı.*
Japon Hardalı da denilen ve bayır turpundan elde edilen yeşil renkli macun.
Wasabi öyle çalakaşık yenmez, yenirse insanın kulaklarından dumanlar, gözlerinden ateşler, saç diplerinden ter damlacıkları çıkar, nitekim recep ivedik 2 de çıkıyor.