war of the worlds

entry31 galeri1
    31.
  1. 2005 yapımı film için yazmak gerekirse, Spielberg 'in yönetmen uzaylı takıntısının son halkası. Daha iyi olabilirdi ama olayı sadece insanoğlunun istilacı uzaylılar ile mücadelesi olarak gösterdiklerinden ve gelen ziyaretçilere savaşmaları haricinde pek yer verilmediği için cevaplanmayan aklınızda bir çok soru kalıyor. Belki hikayenin işleniş biraz "V" dizisi tadında olsaydı daha güzel olurdu. Ama bu haliyle bile türünün nadir örneklerinden birisi olduğu için iyi bir film. Minnak Dakota Fanningin izleyiciyi gıcık eden oyunculuğu ile Miranda Otto ve Tim Robbinsin pek fazla rollerinin olmaması sinir bozucu. Görseller son derece iyi, özellikle ziyaretçilerin tasarımları bana Half life 2 yi hatırlattı.
    0 ...
  2. 30.
  3. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1920524/+

    Konu:

    Gökyüzünde görülen yabancı cisimler insanları adeta dehşete düşürür. Ancak onların yeryüzüne inmesi ile asıl kıyamet başlar. Bilmedikleri bir güç tarafından istila edilen dünyada hayatta kalmayı başaran bir grup insan başlarına gelecek olan felaketleri çaresizce beklemeye başlar. Hepsinin aklında tek bir soru vardır bu saldırganlar kimdir ve onlardan ne istemektedir? ...

    -----

    Dünyalar savaşı filminin dizi versiyonudur. Yayınlanmaya başladı.
    1 ...
  4. 29.
  5. Mantık hataları vs vs geçtim de, filmin başlarındaki hani o havanın kapanması, o felaket öncesi ortamı o kadar hoşuma gidiyor ki.
    0 ...
  6. 28.
  7. ne sikim bi film la. yani tamam bi emek var bi uğraş var, baya bi insan oturmuş uğraşmış senaristinden set arkasındaki ışıkçısına kadar emek veren herkesin amına koyim. adanalı'yı yazanlarla genetik benzerliği araştırılsın istiyorum bu filmi yazanların.

    --spoiler--
    -sıtivın abi! filmim geldi abi
    +anlat bakalım mahmut neymiş lan merak ettim.
    -abi uzaylılar var böle dünyanın anasını sikecekler dünyaya gelip.
    +ee?
    -sonra kendiliğinden ölecekler abi.
    +vay amk çok iyi fikir mamut yapalım bunu. gala gecesinde de götümüze film afişlerini sokarız.
    --spoiler--
    1 ...
  8. 27.
  9. şu anda internetten indirerek izlediğim 1989 yapımı ilginç bir dizi. Zamanında trt 2 pazar günleri verirdi. Abim izlerken ben yastık altından o ilginç kıyafetli uzaylı sahnelerinin geçmesini bekler, "bitti mi" diye sürekli sorardım. her yavşak abi gibi o da sahne bitmediği halde "bitti izle" derdi.
    0 ...
  10. 26.
  11. sikindirik bir hollywood filmi. aynayla makinayı kandırdılar amk. o kadar teknoloji var; ama termal kamera yok. *
    3 ...
  12. 25.
  13. korkunç bir film 4 izlemeyi tercih ve tavsiye ederim.
    1 ...
  14. 24.
  15. sonunda noluyo lan bitti mi şimdi dediğim tek film.

    --spoiler--
    filmin kısa özeti:

    uzaylılar milyonlarca yıl önce insanoğlu daha portakalda vitamin değilken gelir, '' bu ne lan bomboş mekan birkaç milyon yıl bekleyek de akıllı canlılar türesin, işgal etmesi biraz zorlaşsın '' der. tripotları yer altına gömerler ve dünyadan ayrılırlar. birkaç milyon yıl kadar sonra kapsüller ile yıldırım gibi dünyaya düşer, yer altına bıraktıkları oyuncaklarına binerler. milyonlarca insan öldürdükten sonra esrarengiz bir şekilde kalkanları devre dışı kalır. bir bir yere yığılmaya başlarlar ve film biter.
    --spoiler--
    2 ...
  16. 23.
  17. ablamın filmin son sahnesinde hakkında "madem polene alerjiniz vardı ne bok vardı da uzayı aşıp istilaya geldiniz" yorumu yaptığı filmdir.
    1 ...
  18. 22.
  19. Neresinden tutsam elimde kalıyor bu film. Atmosferi ve görüntüsünün şahaneliği dışında. Bu kez olmamış Spielberg usta.. Filmin ilk 10 dakikasından çok etkilendim. Sonrası için çokça umudum vardı. Ama o kadar boş ve anlamsız bir film çıktı ki karşıma sormayın gitsin. Senaryosunda baya bir boşluk mevcut. Sırasıyla anlatıyorum..

    --spoiler--

    Yerin yarılması, panik ortamı, binaların yıkılması falan çok iyiydi. Kaldı ki oraya kadar herşey iyiydi. Uzaylılar istila ediyor sözde. Ama tabiri caizse tek kelimeyle adamın götünden kan alıyorlar kamil. Bunun için bu kadar curcunaya gerek yok. Fakat Ray karakteri ya da insanoğlu uzaylılarla savaşa girmeyince büyük bir klişeden kurtulmuş oluyordu film. Yapım bu fırsatı kullanamayıp dalga nereye sürüklerse oraya götürmüş karakterleri. Boş diyalogların, gereksiz tartışmaların eşliğinde filmin koca yarısı geçiyor. Bunu geçelim felaket durumlarında aile hep iç içedir. Baba, oğlu ve kızı ile sürekli çatışma içerisinde. Konuya bu yüzden de biraz odaklanılamamış. Oğlu gitmek istiyor, gidiyor.. Her yer yanıp kül oluyor, finalde ''açaydım kollarımı da gitme diyeydim'' sahnesi yaşanıyor. Anneyi ele alsak filmin hiçbir yerinde yok finalde cillop gibi karşımıza çıkıyor koca aile.. Yapmayın ne olur tripodlar her yerde gezerken bunlar nasıl oldu da kurtuldu? Biraz mantık. Hele ki annelerinin evinde bir patlama oluyor. Zorla alevlerden kurtuluyorlar ve Ray çıkıyor hiçbir şey tam anlamıyla yanıp kül olmamış. Nasıl oluyorsa. Filmde mantık namına birşey yok. Bilim kurgunun altına işemişler.

    --spoiler--

    Puanımı tamamiyle oyunculuk ve atmosfere yoruyorum. Bir de filmin istilaya giriş dakikalarına. Ne kurgu, ne senaryo ne de iyi bir finalden çok çok uzaktı film.
    0 ...
  20. 21.
  21. internet üzerinde war of the worlds 2 diye bir çakma devam filmide var bizim dünyayı kurtaran adam filmine benziyor.
    0 ...
  22. 20.
  23. "ulan hani bir daha tom cruise denyosunun filmlerini seyretmeyecektim" dedirten sikimsonik uzaylı istilası filmi.
    0 ...
  24. 19.
  25. mantık hatası saçmalığıyla kafayı bozmuş bir garip mala kurban giden nefis film.. otur izle amınakoim, her şey de bir mantık aramayın.. başbakan'a da mantık ermiyor ama başbakana olmamış bu başbakan diyormusunuz? gerçi diyenler var ama... neyse ya.
    0 ...
  26. 18.
  27. yavan sonunu görene kadar oldukça keyifli giden filmdir, izlemeye değer bence.
    0 ...
  28. 17.
  29. Müziği yıllarca Mehmet Ali Birand'ın 32.Gün programında kullanılmış olan efsane roman ve aynı adlı film.
    0 ...
  30. 16.
  31. jeff wayne a ait efsanevi parça, ayrıca 32. gün jenerik müziği.
    0 ...
  32. 15.
  33. orson welles'in 1938'deki radyo oyunu uyarlamasının dinlenmesini şiddetle önerdiğim kitaptır.

    eğer oyunun başındaki tanıtım bölümünü kaçırırsanız, normal bir radyo yayınından ayırt edemezsiniz. oyunu dinleyen milyonlarca insanın panik yapması gayet normaldir. arada benny goodman'dan stardust falan çalar. flaş haber olarak mars yüzeyindeki sıradışı patlamalardan falan bahsedilir.

    hele o tripodların insanları ısı ışınlarıyla ilk yakmaya başladıkları bölüm cidden iyi yapılmıştır. spikerin "it's coming this way! about 20 yards..." derken yayının kesilmesi gayet gerçekçidir. zaten bu bölümden sonra ilk panik başlamıştır.

    yine oyunun ilerleyen bölümlerinde new york'ta pbs binasının tepesinden şehre zehirli gaz yayan tripodların ve yaşanan paniğin anlatıldığı bölüm çok iyi düşünülmüştür. spikerin "insanlar sinekler gibi, fareler gibi ölüyorlar" dediği sahne de panik dalgasını iyiden iyiye artırmıştır. orada da, olayları anlatan spikerin bir yerden sonra gaz yüzünden öksürmeye başlaması ve sonra ölmesi ve arka fonda siren seslerinin duyulması, bunun oyun olduğunu bilmeyen herkesi tırsıtır. hemen ardından bir radyo operatörünün frekansa girip "is there anyone on air? anyone?" diye feryat etmesi paniğin doruğa çıktığı anlardandır.

    son bölümde, yayın boyunca araya girip bilimsel tespitler yapan richard pierson(orson welles) isimli bilimadamı olayların genel bir analizini yapar. kitapta olduğu gibi kafayı yemiş bir askerle karşılaşır. hikaye marslıların kitaptaki finalde olduğu gibi dünya şartlarına ayak uyduramayarak ölmeleriyle sona erer.

    sonra orson welles çıkar ve az önce anlatılanların hepsinin cadılar bayramı için hazırlanmış bir radyo oyunu olduğunu açıklar. insanlara paniğe kapılmamalarını tembih eder. ama iş işten geçmiş, toplumsal histeri çoktan etrafı sarmıştır.
    2 ...
  34. 14.
  35. 13.
  36. (bkz: panic broadcast)

    1930larda new jersey eyaletinde radyo tiyatrosu biçiminde dinleyicilere sunulmuş, 12 milyon dinleyicisi olan radyonun büyük kısmı hadiseyi gerçek sanmış, dağlara, açık alanlara yol almışlardır. olaya dönemin abd başkanı el atmış, ancak bu şekilde bir süre içinde infial sona ermiştir.

    bu hadiseden yola çıkılarak medyanın kitleler üzerindeki etkisinin muazzam derecede önemli olduğu fikri ortaya çıkmıştır.

    aha bu da linkidir;

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/31445/+
    0 ...
  37. 12.
  38. 11.
  39. sonunu anlamadığım film o tripodlara ne oldu dünyayı kargalar mı kurtardı yani bu ne perhiz what is this aman ismail can't touch this.
    2 ...
  40. 10.
  41. 1898'de HG Wells tarafindan yazilmis olan efsane roman.

    Roman, buhar makinalarinin "krallarin teknolojisi" olan bir donemde Ingiltere'nin Mars'lilar tarafindan isgal edilmesini konu alir.

    Orson Wells tarafindan 1938 yilinda CBS'den canli yayinla yapilan anlatimi kitabi Amerika'da bir anda efsaneler arasina sokmustur. Bu anlatimda Orson Wells, o muhtesem anlatimiyla ilk 60 dakikayi sanki canli haber yayiniymis gibi sunmus, insanlar olayi gercek zannederek sokaklara dokulmus, magazalara saldirmistir.

    War of the worlds, pek cok epik bilim kurgu romanina esin kaynagi olmussa da, 1978'de muzikal anlamda yol actigi sarsinti en kayda deger olay olarak gosterilebilir.

    Jeff Wayne tarafindan yaratilan muzikal versiyonu, hepimizin cocuklugumuzdan beri bildigimiz "32.gun tema muzigi" de olan "the eve of war" ile acilir. Bu sarkinin basinda, Orson Wells'e nazire yaparcasina, Richard Burton efsane bir yorumla kaninizi dondurur ve ardindan muhtesem bir acilis takip eder.

    Butun albumun "the eve of war"un golgesinde kalacagini zannedenler, "Horsell Common and the heat ray", "the artillery man and the fighting machine" ile kendilerini bir anda hikayenin icinde bulurlar. Muzikal bir audiobook havasinda devam ederken, "Forever Autumn" sizi temelinizden sarsacaktir. Justin Hayward, Forever Autumn'da dramatik vokalleri ile sizi koltugunuza cakar.. Iciniz burulur ve o drami derinlerinizde hissedersiniz.

    Ardindan gelen "Thunderchild", her dramin ardindan gelecek olan "umudu" simgeler.. coskulu temposu ve sonlara dogru "the eve of war"dan alintilarin girmesi ile dram yerini coskuya birakir. ve muzikalin ilk bolumu olan "the coming of martians" sona erer..

    Ikinci bolum hakkinda anlatilabilecek cok fazla seyler olmasina ragmen, "The Spirit of Man'da Beth'in Nathaniel'e soyledikleri tum 2. bolum icin guzel bir ozet olusturabilir..

    "There must be something worth living for
    There must be something worth trying for
    Even some things worth dying for.
    And if one man can stand tall.
    There must be hope for us all.
    Somewhere..
    Somewhere in the Spirit of Man"

    Album bugune kadar 13 milyondan fazla satmis, Ispanyolca basta olmak uzere (Burada da Anthony Queen, Richard Burton'un rolunu ustlenmistir) pek cok dile adapte edilmis, 22'den fazla ulkede listelere girmis ve bu ulkelerin 11 tanesinde de 1 numara olmustur. 5 ulkede de platinum album seviyesine erismistir.

    Iki adet Ivor Novello odulunun yanisira, albumun en enteresan basarilarindan biri de 1979 yilinda Steven Speilberg, Alfred Hitchkok ve George Lucas'in da juri uyesi oldugu bir platformda "Science Fiction ve fantasy" alanindan yapilmis en iyi album olarak secilmesidir.

    Jerry Wayne Steven Spielberg'e albumu gondermis ve war of the worlds'u bir filme cevirmek istedigini soylemistir. 23.11.1979'da Steven Speilberg yazdigi cevapta, albumu bir basyapit olarak gordugunu, filme cevirmeyi cok istedigini ancak 1980-81 doneminde cok yogun oldugu icin (bkz: Indiana Jones)bunu gerceklestiremeyecegini soylemistir. Speilberg bu hayalini ancak 2005'te gerceklestirebilmis, ancak "keske o gunlerde yapsaymis, daha iyi olurmus" dedirtmistir.

    Kisacasi, muzik dinliyorum diyen herkesin arsivinde bir basyapit olarak yerini almalidir. sinemada Star Wars ne ise, muzik dunyasinda "war of the worlds" odur..
    2 ...
  42. 9.
  43. imitasyon ferrari kıvamında bir film.

    görsel açıdan çok sağlamdır. ayrıca insanın acizliğini ve çaresizliğini izleyicilere çok iyi bir biçimde yansıtmıştır. fakat filmin en büyük (belki de tek) sorunu, bittikten sonra damağınızda "elde var sıfır" tadı bırakmasıdır.

    şunu eklemekte fayda var. h.g wells'in aynı adlı romanını gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. ne de olsa filmle aynı olan tek yönü kitabın ana fikri. onun dışında karakterler ve olaylar farklı. bu açıdan farklı bir tat yakalayabilirsiniz.

    ithaki yayınevi'nden çıkma bir baskısı var ve çevirileri de gayet iyi.
    1 ...
  44. 8.
  45. scary movie 4 te bizim adımıza bol bol dalga gecilen film
    1 ...
  46. 7.
  47. -Yaşama ölümüne bağlıyım. (Obligvy'nin Ray'e kızdığı bir anda söylediği söz.)
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük