2011 yapımı 6 oscar adaylığı olan harika bir steven spielberg filmi. 146 dakikanın tek bir dakikası bile insanı sıkmıyor, kadrosunda sevdiğim iki aktörü(tom hiddleston ve benedict cumberbatch) bulundurmasından ötürü filmin seyir zevki katlanarak artıyor. Baş roldeki jeremy irvine, albert karakterinde harikalar yaratmıştır, kısaca bir at hakkındaki en hüzünlü ve güzel filmdir. imdb puanı her ne kadar 7.2 olsa da çok daha fazlasını hakediyor https://galeri.uludagsozluk.com/r/1624886/+
bugün koca sinema salonunda 4-5 kişiyle beraber izlediğimiz filmdir. öncelikle the artist filmini izlemeye gitmiştik temelde. sağolsunlar nasıl bir sinema sistemi varsa kafam girsin ona demek istiyorum buradan. yahu 10 dalda oscar adayı olmuş, vizyona girmesinden 15 gün geçen bir film nasıl olur da eskişehirde hiçbir sinemada olmaz yahu. işte biraz da bunun siniriyle yeni bir film baktık. war horse'u gördük. oscar adayı olması dışında hiçbir bilgim yoktu film hakkında ve konusuna dair en ufak bir şey bilmeyerek önyargısızca izlemeye karar verdik.
yalnız filme girerken bildiğin "at,avrat,silah" üçlemesi üzerinden baya bi saçma espriler çıktı, siz de deneyin *
film 2 saat 40 dakika ama inanın en ufak bir sıkılma belirtisi olmuyor ve film akıp gidiyor. hiçbir bilgim olmadığı için canımız ciğerimiz sherlock'umuzu * ve midnight in paris'teki scott fitzgerald rolündeki temiz yüzlü abimizi * görmek hoş bir sürpriz oldu benim için. super 8 ve terra nova facialarından sonra steven spielberg'e güvenim azalmışken doping gibi geldi bu film. çok harika sahneleri vardı. özellikle atın üzerindeki dikenli telleri kesen iki askerin muhabbet ettiği sahne on numaraydı. asker psikolojileri ve savaşın işe yaramazlığı, beyhudeliği harika alt metinlerle anlatılmış.o at belki cgi olabilir ama eğer gerçekse söyleyecek kelime bulamıyorum. the artist'teki köpekle kapışırdı eğer kendi dallarında bir ödül olsaydı.
Steven Spielberg'in 2012 yılında çekimlerine başlanacağı söylenen yeni filmi. Film, 1982 yılında yazılan aynı adlı kitaptan uyarlanacak. Konusu ise, 1. dünya Savaşı'nda atı orduya satılan küçük Albert'in başından geçenleri içeriyor. iki yıl önce ingiltere'de tiyatrosu sergileniyordu. Atlar yerine dev kuklalar kullanılıyordu.
1. dünya savaşı dönemini birçok açıdan ele almış ve o duyguyu gayet iyi yansıtmayı başarmış bir yapım. son dönemde izlediğim en etkileyici ve izlenmeye değer filmlerden biri.
albert ın atla kurduğu duygusal bağ, verdiği eğitim sırasında yaşanan bazen komik, bazen duygusal, bazen de dramatik anlar gerçekten harikaydı.
emillie nin joey e engelden atlamayı öğretmeye çalıştığı fakat başaramadığı sahne de bayağı bir tebessüm ettirmiştir. filmin sonunda kavuşurlar dedim ama yanıldım.
ayrıca filmin çekimlerinde teknolojinin nimetlerinden faydalanılmış bir atın bu kadar zeki olabileceği ihtimaline pek inanmıyordum biraz araştırınca işin altında yatan gerçeği öğrendim. joey tamamen stüdyoda canlandırılmış bir at. maket bir ata filmin detaylarında yer alan etkileyici sahnelerde kullanılacak anlar birkaç kişi yardımıyla istenilen şekilde yaptırılıyor ama yine de güzel. ben gerçek farz ederek, benim de böyle bir atım olsa diyerekten izledim ne yalan söyleyim*.
film de en etkilendiğim diyalog da albert in anne ve babası arasında geçen bir konuşmadan sonra, annenin söylediği şu kelimelerdi;
"senden daha çok nefret edebilirim ama daha az sevemem."
iki kişi arasındaki ilişkinin boyutunu tek cümlede özetlemeye yetiyor. harika hakikaten.
neyse izlemenizi tavsiye ederim. biraz uzun ama filmin başında zaten akıntıya kapılıp sürükleniyorsunuz.
savaş denen deliliği bir atın gözünden yansıtan bir yapım. joey'nin iki siper arasında tellere takılıp kaldığında onu kurtarmak için gelen ingiliz ve alman askerleri arasındaki konuşmadan sonra savaşın ne kadar anlamsız bir şey olduğunu daha iyi kavrıyor insan. benzer bir diyalog joyeux noel filmindeki ingiliz, alman ve fransız komutanların yaptığı konuşmalarda da vardı.
her ne kadar filmin ana konusu olmasa da Albert'in annesinin kocasına duyduğu sevgi ve yaşadıklarına duyduğu saygı şapka çıkartmalıktır.
--spoiler--
senden daha çok nefret edebilirim ama daha az sevemem.
--spoiler--