Mark Millar'ın çizgi roman serisinden uyarlanan harika bir fantastik macera filmi. bir çizgi roman uyarlaması olduğu düşünüldüğünde hiç de saçma gelmeyen, hatta marwel gibi diğer çizgi roman uyarlamalarına göre gayet masumane kalmış efektlerle çekilmiştir. "film dediğin, al pacino'nun scarface'i gibi olur, kurşunlar düz gider, arabalar yolda sürülür, efektler racona ters" diyenlerdenseniz bu film sizin için vakit kaybı olacaktır.
falsolu silah etşelemenin olasılığını izleyen her bireye hesaplatan filmdir.
bir kişi yoktur ki; lan acaba doğru zamanda çevirsek namluya sürtse çıkarken, dönerek ilerliyo zaten, he olur belki?
ayrıca falsolu atış yapan silah vardır; israel üretimi, ne olduğunu bilmiyorum. yalan da olabilir.
yalansa yalandır değilse değil. ama tam falsolu değildi o. siper alınmış yerden çıkmadan farklı açılara atabiliyordu sanırım. belki ben uydurmuşumdur bunu hatırlayamadım şimdi.
insanların aptalca eleştirdiği hoş bir fantastiğimsi aksiyon filmi.
şimdi sormak isterim cümle aleme: günümüzde geçiyor diye biraz fantastizm katılamaz mı? star wars'u izlerken diyor musun "ama uzay gemisi, ışın kılıcı, hiperuzay, yok böyle şeyler" diye? demezsin, sana o evrende (o çerçevede diyeyim anlamayacak yoksa) mantıklı gelir. diyorsan öyle, kafana s.çayım; ne biçim film izliyorsun? en nihayetinde film bu. normalde görmeyeceğin şeyleri beyazperdede görebilirsin, normali budur.
"çok gerçekçi, çok mantığa dayalı olacak!" iddiası vardı da benim mi haberim yok arkadaş?
ooo beybi! izledikten sonra, kişide birkaç gün boyunca kendini alıp götürecek birilerini bekleme gereksinimi hissi uyandıran film. benim de bi numaram vardır lan belki. belli mi olur. aslında tıpkı bu filmdeki değil de, biraz farklı bir şekilde alınabilirim. ne bileyim bir gece ekranım simsiyah olur ve yeşil yazılar ekrana dökülür. daha sonra "tık tık maydonez." uyan! sağ gözü kör kertenkeleyi takip et!" tarzı fantastik uyarılarla irkilirsin vesaire... (evet bildin matrix) (kendine bir çay kap gel)
"haydaaaaaaaa! yok devenin bale pabucu!" mu dediniz? o zaman sizi de kimse gelip almayacak o sıkıcı hayatınızdan. öyle kalakalıyorsunuz malesef. mavi veya kırmızı hapı seçemeyeceksiniz. asla mermilere falso veremeyeceksiniz. patronunuz daima size söylenecek. sevgiliniz de aldatmaya devam edecek, dostunuzla hem de. (bu da kahin.. yine matrix'ten) google'a adınızı yazdığınızda hiç bir şey veya kayda değer hiç bir şey bulamayacaksınız. fuuu amma da varmış lan.
(gerçi en şu "sağ gözü kör kertenkeleyi takip et" sözünü der demez rüya olduğunun farkına varıyor insan ama belli mi olur?) :-)
başarılı bir b filmi. esasında filmin konusuna dikkat edildiğinde karşımıza oldukça orjinal bir yapım çıkması gerekiyor. ancak bu orjinal ana konuya çok az değinilmiş, üstünkörü geçilmiş, angelina ile morgan ile film ucuza kotarılmaya çalışılmış. yani bu kadar güzel bir konu yakalamışken bu kadar boktan bir film çıkaran böyle adamlar nadir bulunur hocam. timur bekmambetov mi ne. eline sağlık diyoruz.
filmin esas konusu, gizli bir örgütün, binlerce yıldır kader tezgahı denilen bir sistemle, dünyayı dengede tutmak için çeşitli güç dengelerine müdehale etmek maksadı ile gerçekleştirdikleri suikastler ve bu örgütün başında bulunan kişinin kendine ve inandığı felsefeye olan çelişikliği olmalıydı. bu bir çok izleyicinin aklına gelmese bile aslında bünyede bir hasan sabbah hayali, bir haşhaşi tarikatı canladırıyor. hele o kale şeklindeki dokuma fabrikası alamut kalesi değildir de nedir allah aşkına?
konu esasında bu çerçevede gidiyor gibi görünüp izleyiciyi heyecanlandırmasına rağmen, illaki filme amerikan tarzı klişe bir başarı öyküsü kazandırılmaya çalışılmış. çalıştığı işte müdüründen sürekli zılgıt yiyen, sevgilisini en yakın mesai arkadası götüren, öksüz, yetim, sünepe mi sünepe, küçük emrah vari bir başrol kahramanı yaratılmış. hani şu haçlı seferlerine katılan maceraperest kovboylar hikayesi vardırya hah işte tam o hikaye. film böyle pazar sabahları televizyonlarda gördüğümüz çocuk ve yeni ergenlere hitap eden salak bir yapıma dönüştürülmüş. hani abartılı aksiyon bölümleri falan fena değil yönetmen biraz maldır belki olabilir ama filmin ve konunun koskoca felsefesine ve ruhuna sıçılmış resmen.
ayrıca ben buradan şu brad pit ibnesine seslenmek istiyorum. karıyı rahat bırak arkadaşım rahat bırak ya. tamam yengenin oyunculuğu yine müthiş ama mahalle baskısına mı maruz kalıyorsun yoksa ataerkil bir zihniyeti mi savunuyorsun nedir bilemedim. angelina yengemiz seninle evlendi evleneli (sen hariç) (bkz: mr and mrs smith) doğru düzgün bir kimseyle sevişmedi oynadığı filmlerde. kadıncağız artık sinema filmlerinde ya arkadan ya da önden anadan üryan vaziyette yalnızca 3 saniye kadar arz ı endam edip kayboluyor. bir de günden güne zayıflıyor, kleopatra gibi karı yarasaya dönmüş abi yazıktır baskı yapma kadına. neyse..
bir de ben filmde en çok angelina'lı arabalı kovalamaca sahnesine tilt oldum mirim.
angelinanın kullandığı o süpersonik araba işte lamborgini midir nedir ( güzel araba diyince aklıma hep lamborgini gelir nedense) yahu kovalamaca esnasında o arabada sürücü koltuğunun yanında yangın tüpünün ne işi var arkadaş. bunu da kim düşündüyse ben onun beyninin ziteyim ya.
aksiyon filmlerini sevmememe rağmen oldukça etkilendiğim, film boyunca beni koltuğa yapıştıran, sağlam sahneleri olan film.
morgan freeman ın filmde rol almasıda ekstradan bir avantaj sağlamıştır tabi.
ucundan azıcık felsefe eklenmiş olsaydı matrix fenomenine dönüşürdü denebilecek bol atraksiyonlu film. hakikaten cüneytarkınvari sahneleri olsa da, gerçekten teknolojik olarak çok iyi desteklenmiş, havada kalmayan sahneleri var.
--spoiler--
havada kalmayan yanlış mı oldu ne, herkes uçuyor kardeşim.*
--spoiler--
klasik, basit insandan bir canavar dönüştürme potansiyeline sahip olan amerikan sineması için ve tabii bizim için yeni bir şey değil aslında. ve fakat; sonu güzel. enteresan, sürprizli bir finali var filmin.
bi de angelina çok güzel hatun la, yüzüncü kez ispatladı bana bunu. böyle bi karizmalar, bir şeyler. allah allah yani!*
hiçbir şey için olmasa, ahan da angelina için izlenir. benden söylemesi.
james mcavoy, morgan freeman ve angelina jolie'nin çok aksiyonlu bol adrenalinli macera filmidir. babası öldürülen wesley gibson'a (james mcavoy) babasının intikamını alma fırsatı teklif edilir. kötü adamları yok eden suikastçi olarak ünlenen babası da bir suikaste kurban gitmiştir. babasının bıraktığı yerden yola devam etmeyi öğrenen ve kararlı olan gibson'ın filmin olmazsa olmaz unsuru mermilere alışma sürecinin anlatıldığı, etkileyici efektlerle dolu film. aksiyonseverler için yerinde bir seçim olabilir.
mermilerin falso alması, adamın roket gibi hızlanıp, havada 5-6 kişiyi birden indirmesi vs. sahneleriyle hafızamda yer edinmiş filmdir. Filmi yapanlardan Allah razı olsun..
angelina jolie ve morgan freeman için gittiğim, gitmez olaydım dediğim film. angelina'nın dudakları bile kurtarmadı filmi. ha bir de o pısırık eleman nasıl oldu da sadece bir kaç ay içinde profesyonellerle boy ölçüşecek duruma geldi onu anlayamadım. bu da fena bir hataydı doğrusu.