rastlanması mutsuzluk ve umutsuzluk veren adamdır. her rastlandığında ya derslerde, ya da *yurtta rastlanmaktadır. neyse sınav zamanları iç rahatlatan komiklikleri ve kaprisleriyle iyi bir adam.
kendisiyle alınan bütün derslerin ortak olması ve aynı sınıfta olunması sebebi ve bunun verdiği dayanılmaz birlikte takılma durumlarından birinde geçen mükemmel bir olaya nail olan insan.
derslerimizin bir çoğunun mutsuzluk fakülteleri yani mühendislik fakültelerinde olmasından kaynaklı çok az bayanla münasebete girmekteyizdir. cl isimli merkezi derslik binasında da bütün bölümler ders alabilmektedir. bizim de birkaç dersimiz numunelik gibi bu arkadaşla beraber buradadır. işte birgün (ki o gün bu gündür) çok ciddi bir şekilde bana dönüp,
-abi markasiz bu gün cl'de ne çok kız vardı ya.
+evet abi harbiden de vardı.
-abi resmen gözüm döndü ya.
+harbiden benimde ya.
-abi harbiden bak cidden diyorum gözüm döndü benim...
+hahahahah huhahahha
-hahahah
geçenlerde şöyle bir talihsizliğin başımıza geldiği;
walox:abi burada 3 mü yazıyor 5 mi?
markasiz:3 abi...
walox:ne biliyim abi 6 gibi yazmışlar da.
grup halinde: hahahah...
walox:yok abi 8'e de benziyor.
grup: hhahaha
zirvelerde olmasa görüşemeyeceğimizi düşündüğüm durmadan benimle uğraşsada çok sevdiğim yazar.
(bkz: 24 agustos 2008 ankara gazi cocuk yuvasi zirvesi)
bu arada diğer zirvede (bkz: uykusuz) dergisini kaptırmayacağım kararlıyım.
kıbrıs'da geçen 3 senenin ardından hiç hesapta olmayan bir biçimde büyük bir değişiklik gerçekleşti, belki gayet normal gibi dursada bir öğrenci için daha nasıl büyük bir değişim olabilir ki?
okul değiştirmek!
tam üç sene boyunca alıştığınız yer, insanlar, hocalar, kırtasiyeler, hava, dostlar... bir anda şans deneme ve tutma sonucu hayatın komple değişmesi. bu yeni yer allahtan sizi kabul etmeyen, boğuk bir kent görünümünden öte sizi bekleyen bir arkadaş gibidir,eskişehir.
üçüncü sınıfta çok sevdiğin dostlarını, oda arkadaşlarnı bırakırsın ve çok sevmediğin kıbrıstan gidersin. her şey bakında güzel de kolay değilmiş her ne kadar şans hala benle olsada. markasiz'ın yazdığı entry'i görmek bile özlemimi hatırlatıyor o ve diğer çok sevdiğim dostlarıma. ben olmaya başladım, hala oluyorum ama aynıyım.
çok soğuk burası ayrıca havasından mıdır bilmem ama hatırladıkça ciğerimi yanıyor, deniyorum.
not: burda tanıdığımbir çok güzel insan var, en azından saçı var. *
her yeni gittiği ortama ayak uydurmakta zorlanan fakat daha sonra oraya kök salıp bağlanan, daha sonra eksikliğini her daim hissettiren insan.
ilk önce izmirde sonra ankarada şimdi de kıbrısta yapmış aynısını. oglum daha kaç yerde arkanda seni içki masalarında anacak insanlar bırakacaksın? bak bir gün herkesi toparlayıp ardın sıra geleceğiz arkandan, yerleş artık bir yere...
kıbrıs'tayken günlerimiz gecelerimiz, düşüncelerimiz, her şeyimiz anasını satıyım her şeyimiz beraber geçerdi. şimdi bayramda kent şekerleri reklamındaki yaşlı adam gibi yolunu gözlüyorum, ama gelmiyor. telefon açıyor kardeşim diye, ama ben sesini bile tanıyamıyoum. çok üzgünüm özledim ve tam da her şey düzelmişken, bütün hayatımız güzelleştiğinde yatay geçiş yapıp mal gibi gitmesine anlam veremediğim kızdığım dallama adam.
psikolojide depresyona girmenin 5 katmanı vardır. inkar, kabullenme, kızgınlık,... unuttum gerisini. ben kızgınlık evresindeyim şu sıralar. sonunda intihar mı edicem lan. kurtarın beni. ühühüh.