bazı şarkılar vardır; defalarca dinlersiniz zevkle..beğenir ve ezberlersiniz hatta.. ama bir an, belki bir ayrılık sabahı dinlediğinizde size sanki daha önce duymadığınız sözcükler fısıldar.. yüz defa dinlediğiniz şarkıya sanki bazı sözler ilave edilmiştir.. ya da siz daha önce başka bir tat ta yaşadığınız için, yeni tadınız, yeni duyarlılıklar getirmiştir kulağınıza ve yüreğinize;
acımasız olma şimdi bu kadar..
dün gibi çekip gitme..
bıurak da sarılayım ayaklarına..
ezip geçme kum gibi.. *
ne olduğunu bilmediğim bir umudum var hala..
gözüm şişelere takılıyor, becerebilsem ne ala..
bugünlerde böyleyim..
yas denen şiirdeyim..
bir köşede gülüşün var..
sırtımda kanlı bıçağın..
hiç bir zaman duymayacağın..
duysanda anlamayacağın bir çığlıkla..
sana geliyorum.. *
birgün gelir de bir an çokca zamanlardan sonra
geri dönüp baktığında bilmem anlar mısın
o senin bir anının benim ömrüm olduğunu
ne çok sevildiğini, artık çok geç olduğunu **
dün gece seni sevdiğimi söyleyecektim
"sana ihtiyacım var" diyecektim
nedense sustum...
çünkü sen bundan korkacak kadar özgür
ve korkup benden kaçacak kadar bencilsin...
dün gece hafifçe mırıldandın rüyanda
sonra dönüp gülümsedin uykunda
üstüme alındım...
çünkü ben bundan korkacak kadar tutkun
ve korkup senden kaçacak kadar yorgunum...
bir bencille bir yorgun
ne yapar şu hayatta
belli etmeyiz ama
iki korkağız, biz aslında
iki aşığız, biz aslında.
uzun uzun seyrettim seni uykunda
saçlarını okşadım
sen gözlerini açtın
ben kapattım
bütün gece seni sevdiğimi düşündüm
söyleyemedim sustum
nedense sustum...