faktorünü şaşırdığım güneş yağı, çubuklu pijamalarım, mangalın isinden yer yer kararmış beyaz atletim, yedi cüceler, ondört kollu devler, ayarını çatıda akrobatik hareketler sonucu tutturabildiğim antenim bir yana vurucu tim börtınım bir yana. öyle delicesine severim, sözlüktü, forumdu, blogtu, spottu, nereye gidersem gideyim benimle gelsin isterim. neden diye sordun mu, sorguladın mı a yazarcığım? ben sorgulamadım, o yüzden bilmiyorum bu adamı neden sevdiğimi, ama sarhoş olsam ilk onu arıyorum, naber baba ya diye sormadan direk derdimi anlatabiliyorum misal. yerini kimsenin bilmediği bir yalnızlık içindeyken hayatımın ikinci tekil şahısı olarak duruma dahil olabiliyor, hem de bana bile hissettirmeden. ama tüm bu saydıklarımdan mı seviyorum içinden çıkamadım. sanırım, galiba gibi muğlak ifadeleri de bir kenara bırakırsak, onu en iyi tanımlayan; "tahtaya kalktığında öğretmen masasına en yakın olan değil çöpe en yakın öğrenci" zincirleme sıçış tamlamasıdır.
çok örümcek kafalı bir insan. farklı cinslerin birbirinin göğüslerini gördüklerinde evlenmeleri gerektiğini savunuyor, hiç olmadı ailelerin tanışması gerektiğini söylüyor. tövbe ya.
hoca birgun gol kenarinda yuruyormus ,gole maya calan adamlari gormus ve sormus ne yapiyorsunuz orda? diye,goldekilerden cevap gelmis gole maya caliyoruz hoca.hoca bu kalirmi bu lafin altinda ne derse begenirsiniz;
- lan ben zikimi dassagimi yikiyorum orda ne mayasi !!!!!
periler de bal kabagini onlerinde gordukleri icin sectiler, fareler de arabaci olmak icin can atmiyordu... sen vurucu degilsin...
uc harfli bir isim. belki en cok sevdiklerimden... persembeleri hatirlarim seni, bu entry girdigim gibi...
neyse kentlerin insani yalniz hissettirdigi zamanda guzel geyikler, sohpetler, kuslukler, kavgalar, kufurler yagdirdik birbirimize sen bana göt derdin ben sana gercek kimligini ibne...
mutluyduk...
simdi sen bu nicki alip sozde beni kekledigini saniyordun, su kaptan arka kapiyla. ama kalbimi catlatmistin.o bir peri, sen de bir fare ama