efenim suyun altına doğru gidildikçe suyun insan vücuduna uyguladığı basınç giderek artmaktadır. deniz seviyesinde 1 atmosfer olan hava basıncı derinliğe inildikçe her on metrede 1 atmosfer artar. tüpsüz 30 metreye dalan bir dalgıçın akciğer kapasitesi 4'te bir seviyesine düşer, kan basıncı artar, vücut ısısı düştüğünden kalp atışları artar. bu nedenle 30 metrenin altına tüpsüz dalmak tehlikelidir.
Ancak tüple dalışın da kendine özgü sorunları vardır. Derinde dış basıncın yüksek olmasından dolayı tüpten solunan havanın içindeki oksijen, azot gibi gazlar, dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar.
Eğer su yüzeyine süratle çıkılırsa, basıncın azalmasıyla bu gazlar da süratle genleşir. Oksijen dokularda kullanıldığından sorun yaratmaz, ama özellikle azot gazı damarlarda süratle genleşerek, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve hatta felç gibi önemli vücut hasarlarına yol açar.
Bu şekilde vurgun yiyenler, süratle basınç odalarına alınırlar. Burada tekrar vurgun yediği derinlikteki basınç verilir ve dengeli olarak azaltılır. Bir başka önlem de vurgun yiyeni, aynı derinliğe tekrar indirmektir.
Vurgun yememek için yüzeye yavaş çıkmalı, hatta belirli derinliklerde beklenmelidir. ideal çıkış hızı dakikada 20 metredir.
tüplü dalmak denince herkeste tedirginlik yaratan bir konu olmakla birlikte aslında suyun altinda kalınan zamanla derinlik hesabi dogru yapıldığı takdirde vurgun yeme riski bulunmamaktadır.
azer bulbul' un yorumladigi bir eserde degindigi mevzudur efenim. soyledir sozler hatirladigim kadariyla.
vurgun yeyyip sol yanindan
yaralandin mi ey can?
yaralandin mi ey can?
yaralandin mi...oy.
ne var lan? ben dinlemiyorum ki azer bulbul falan... bi arkadas sesini cok acmisti ordan duymustum. hatta arkadas bile degil oyle cok uzaktan bir ahbap...valla bak sozluk...olm ben tink hiloyttan* asagisini dinlemiyorum lan... inan bak ciddiyim.*
hızlı bir şekilde suyun dereinliklerine dalmakla birlikte basınçtan dolayı kana nüfus eden azotun yukarı doğru hızla çıkılması ile kanda bulunan bu çözünmüş azotun hızlı bir şekilde difüzyonu ile insanı öldürmesidir. olay budur ama aslında hiçte bu kadar kolay birşeymiş gibi durmuyor değil mi?
Deniz seviyesinde hava basıncı l atmosferdir. insan vücudunun solunum ve dolaşım sistemi bu basınca ayarlıdır. Ancak suyun içinde, derine gittikçe, her 10 metrede basınç l atmosfer daha artar. 30 metre derinlikte su basıncı 3 atmosferdir, yani bu derinlikte vücudumuzun her santimetrekaresine suyun yaptığı basınç, yüzeye oranla üç mislidir.
Hiçbir gereç kullanmadan, 30 metre derinliğe inildiğinde, akciğer kapasitesi dörtte birine düşer, kan basıncı artar, vücut ısısı düştüğünden kalbin atış hızı artar, bilinç bulanıklığı başlar. Bu nedenle yardımcı gereç kullanmadan 30 metrenin altına inmek tehlikelidir.
Ancak tüple dalışın da kendine özgü sorunları vardır. Derinde dış basıncın yüksek olmasından dolayı tüpten solunan havanın içindeki oksijen, azot gibi gazlar, dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar.
Eğer su yüzeyine süratle çıkılırsa, basıncın azalmasıyla bu gazlar da süratle genleşir. Oksijen dokularda kullanıldığından sorun yaratmaz, ama özellikle azot gazı damarlarda süratle genleşerek, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve hatta felç gibi önemli vücut hasarlarına yol açar.
Bu şekilde vurgun yiyenler, süratle basınç odalarına alınırlar. Burada tekrar vurgun yediği derinlikteki basınç verilir ve dengeli olarak azaltılır. Bir başka önlem de vurgun yiyeni, aynı derinliğe tekrar indirmektir.
Su altından ani çıkışlarda kandaki azotun çözünmesi sonucu meydana gelen dolaşım bozukluğu.
ilk başlarda genzime tuz tadı geldi. Acaba maskem mi sızdırıyor diye kontrol ettim. Meğer genzime dolan kendi kanımmış. Yüzeye çıkınca bana korkuyla bakıyordu herkes. Tek hatırladığım düşerken kafamı bir yere vurmayayım diye bilincimin son kırıntısıyla dizlerimin üstüne çömeldiğim.