sıcak bir Yaz günüydü. Günlerden de salıydı yanlış hatırlamıyorsam. Büyük bir heyecan ve korkuyla gitmiştim vurdurmaya.
Varmıştım eski köhne binanın önüne. Merdivenlerden ağır ağır çıkıyordum. Belki de korkuydu sebebi ne bileyim. DerkEN girmiştim odaya. Zaten Beni bekledikleri apaçık ortaDAYDI.
Yan odaya geçip pantolonumu sıyırmamı söylediklerinde Artık Geri dönüş olmadığını ve mecburen vurduracağımı iyiden iyiye anlamıştım.
Karayağız Genç delikanlı odaya girdiğinde alet elindeydi ve fışkırta fışkırta bana geliyordu. Yarı sıyırmış olduğum pantolonu Biraz daha indirdi. Hiç korkmamam ve derin nefes ALMAMI söylerken anlayabiliyordum vereceği acıyı. Eee Nitekim her zaman vurdurmuyorduk. DerkEN aletin Ilk önce başını sonra da Geri kalanını soktu umarsızca. Ve kısa bir süre sonra içime boşalan aletini Geri çekerken, gencin içindekileri okuyabiliyordum.
Gelen kana bile aldırış etmemişti Genç. Beni öylece yatağın üstünde bırakıp gitmişti. Ben ise her ne kadar rahatlamış hissetSem de kendimi, pantolonumu toplarken lanet ediyordum bu bel fıtığı denen hastalığa, ve hergün bu köhne eski hastanede iğne vurduracak olmanın burukluğunu yaşıyordum odadan çıkarken.
insanımızın söylerken bıyık altından bruce willis gülüşü attığı söylemdir. oy vermeye giderler "verdik rahatladık" derler. aşı olmaya giderler vurdurduk rahatladık derler. şahıs bazında söylemiyorum genelde hep böyle.
ulan var ya şimdi yazacağım şuraya bir şeyler ama tırsıyorum da meydan dayağı yemekten neyse *