hayatım oyun olmuş diyerekten kesip atamazsın ki
dün gece okşarken seni beni yok sayamazsın
ister ye ister fırlat ne gördün bana onu anlat yok sayamazsın ki
sabah oldu uyandım beş param yok
uzaklardasın uzaklarda al işte yeni birgün daha sana
vur, vur, vur, bu kavga sonumuzdur
vur,vur,vur
vur,vur,vur
incisin, birtanesin
gel seninle kaçalım derim
buralar bozgun, buralar zor
ya kalalım ya da gidelim
evet kolaydır, hayır zor
böyle yıkılma çok koyuyur,
bu kavga sonumuzdur
beni tanıyanlar tarafından hep nefret edilmiş, kötü davranılmış bir insanım. nasıl bir pisliksem artık, beni tanıyıp da tekme atmayan insan görmedim. gerçi ilk tekmeyi atan ebeveynlerimdi, ama onların hakkı var.
bir gün yine lise çıkışındayız. daha herkesin cebinde cep telefonu olmadığı zamanlar. olay cep telefonuyla alakalı değil ama. çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. sınıfta tek konuştuğum insan diyebilirim. ben buna vücudum hakkında şüphe duyduğum bir olayı anlattım ve "söyleme sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır, o da söyler dostuna" lafını yaşayarak öğrenmiş oldum.
bunun da ne kadar dostu varsa artık o gün çıkışta beni okulun köşesine sıkıştırıp iyice bir taşladılar. o gün fazla bir şey hatırlamıyorum. en başta tek arkadaşım olacak insan bana tekme atarken etraftakilerin "vur, vur!" diye tempo tutuşlarını hatırlıyorum. sonrasında gözümü hastanede açtım. 2-3 hafta sonra da başka bir şehirdeki liseye gittim.
bunlar üzücü şeyler ama yazılı olarak kalması şahsım adıma daha güzel olacak.