ilk sayfalarda eleştirmiş olmaktan pişman olabilirsiniz, güçlü diliyle size bir fransız öpücüğü kondurur afallarsınız. nacizane, muhteşem.
ve hemen adet olduğu üzere bir alıntıcık yapıyorum;
"yaşamı dans ettirecek müziğimiz kalmamıştır içimizde, işte bu. tüm gençlik daha şimdiden dünyanın öbür ucunda gerçeğin sessizliğinde ölüvermiştir."
--spoiler--
Her alanda, asıl yenilgi, unutmaktır, özellikle de sizi neyin gebeRtmiş
olduğunu unutmak, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir. Bizler, mezarın önüne geldiğimizde, boşuna şaklabanlık yapmaya kalkışmamalıyız, öte yandan, unutmamalıyız da, tek sözcüğünü bile değiştirmeden her şeyi anlatmalıyız, insanlarda gördüğümüz ne kadar kokuşmuşluk varsa, hepsini, sonra da yerimizi sıradakine bırakıp, uslu uslu inmeliyiz deliğin içine. Tüm bir yaşamı doldurmaya yetecek bir uğraştır bu.
--spoiler--
yigit bener'in cevirdiği ferdinand celine romanı..ilk sayfasından son noktasına kadar insanı büyüleyen bir şekilde dizilmiş kelimeler bütününden oluşuyor.. ayrıca bukowski'nin top listinde ilk sıralarda yer almaktaymış bu kitap..
--spoiler--
tek fark buydu. sivrisinekler,onların kanlarını emme ve damarlarını bir daha asla kaybolmayacak cinsten zehirle doldurma işini üstlenmişlerdi. treponema şu sıralar atar damarlarını eğelemekteydi bile. alkol karaciğerlerini yiyip bitiriyordu. güneş taşaklarını çatlatmaktaydı. bitler kıllarına,egzama da karın derinlerine yapışmıştı. çıtırdayan ışık er geç retinalarını kavuracaktı! kısa bir süre sonra onlardan geriye ne kalacaktı ki zaten? bir parça beyin ne işlerine yarayacaksa? öyle değil mi ama? hele bu gittikleri yerde? intihar etmeye mi? o gittikleri yerde bir parça beyin sadece o işe yarayabilirdi.
--spoiler--
basta okumasi zor gelse de icine girdikten sonra etkisinden kurtulmanin aylar aldigi kitap. bilinen seyleri en aci sekilde insanin yuzune vuran, fark ettiren eser. sabriniz varsa okuyunuz.
bir kitap. taze mürekkep kokusunun hala üzerinde olduğu, adi bir kağıda basılmış bir kitap insan hayatını etkileyebilir mi? bir kitap sonuçta. hepsi bu.
gece de benim... sonda bende... yolcu da benim...
(bkz: kinyas ve kayra)
birçok kişi gibi bukowski sayesinde tanıştığım, kitabevlerinde bulmanın çok zor olduğu, okumanın uzun süreye yayıldığında alınan zevkin kat kat arttığı roman. askere gitmeden evvel okumanın pek doğru bir iş olduğunu söyleyemem. bardamu'nun hayatla, savaşla, kadınlarla olan ilişkisi ve tüm bu olup bitene karşı duruşu, sizi kurtulması imkansız düşüncelere ve sorgulamalara itiyor ister istemez.
hiçbir zaman kendi dilinden okuyamayacağımdan olsa gerek, çeviri benim için tatmin edici hatta gayet başarılıydı ki bener'in de bahsettiği üzere celine'i çevirmek hiç kolay bir iş olmamış.