ingilizlerin beetle*, almanların kaefer* dediği efsane otomobile türklerin koyduğu genel isim. bir de bu araba sahipleri özel birer isim de koyar arabalarına...
bir vosvos almaya karar vermeden önce bolca düşünülmelidir, çünkü vosvos evcil bir hayvan gibidir; ilgiye muhtaçtır, sevilmek ister, mama ister, bolca gezmek ister vs..
oyunu dahi vardı bunun. bir vosvos görüldüğünde hemen en yakınındaki ebelenir vosvos 1 2 3 4... diye sayılırdı o da ebeleyebilirse başkasını ebelerdi. 7 8 9 10 dendiğinde ebe kimse karşısına geçilir. minik bir erol taş takımı oluşturulur ve nihahaha efektleri içinde içinde patlasın bommmm denirdi. çok akıllıca üstün ve yaratıcı zekanın elinden çıktığı belli olan bir oyundu. (bkz: çocukken yapılan salaklıklar)
adolf hitlerin rus makinistlere 'bana donmayan bir araba yapın.' sözünün üstüne 1979 yılına kadar ispanyada üretilen (ki bunların ön camları düzdür) 1979 yılından sonra almanyada wolkswagen fabrikalarında üretilen ve ispanyollara inat 1303 big beetle adını alan kaplumbağayı andıran sevimli arabadır.
diğer bir arkadaşında dediği gibi "sahipleri onlara isim verir" ve 2. ya da 15. el alıyorsanız bile kendiniz isim veremezsiniz ona, aynı bir çocuğu evlat edindikten sonra "Gel murat ben senin adını sevmedim cüneyt olsun" denemeyeciği gibi. Ben aldığımda eski sahibi ruhsatı vermeden önce adını söyledi "Portakal" -Renginden geliyor-. Dedim "Başımla beraber"
önceleri bilmezdim direksiyondaki sembolün bir anlamı olduğunu.iç içe geçmiş 3 şekil arka planda kale,önünde köpek,altında su ..anlamı: kale gibi sağlam,su gibi akar,köpek gibi gider.
her sabah bindiğinizde selamlaştığınız arabadır. "n'aber porti? günaydın"
her bir arkadaşını gördüğünüzde korna çaldığınız arabadır.
genelde kullanan kişiler minimalist ve bohem yapıdadırlar. Çok fazla şey beklemezler vosvoslarından, zira onlar için araba değil vosvos'tur. Araba denilmesine fena halde bozulurlar.
bir tanesine sahip olmak uğruna sabah 8 de kalkıp derse gittiğim 4 te dersten çıkıp, 5 te bi bar da iş başı yapıp 2 ye kadar çalıştığım, hafta içileri radyo eğitimlerim için de genelde işe geçkaldığım gelecekteki en iyi dostlarımdan birisidir.
sıkıntılı bir araba ama kullanması gerçekten zevkli araba. eski tabi, oluyor sıkıntıları. bazen benim de hatalarım olmuyor değil, üzülüyorum da çaktırmıyorum.
canı varmış gibi geliyor insana. korkuyorum basarken gazına.
kullanırken kullanım rahatlığından ötürü bazen taş devri çizgi filmindeki ayakla (koşularak) yürütülen arabaları kullanıyormuşsunuz kadar arabanın hareketine hakim olma hissi yaşatan sempatik araba. artık bir nevi efsane olmuştur.
bir ay öncek kavuştum ziya'ya. küçük bir birikimim vardı ve bazı eksikleri olan bir vosvostu benimkisi. hayalimdeki vosvos 66 model krem ve tamamen orjinaldi. ziyanın direksiyonu dışında da herşeyi orjinal fakat kalorifer sisteminde eksikler ve boyasında kabarmalar vardı ayrıca ziya bal rengi. amacım yaza kadar biraz birikim yapıp 66 modele geçmekti. ama şuan anlıyorum ki ben ziyadan kopamam. ilk vosunuzu alırken iyi düşünün yada benim gibi düşünmeden alın. ben ziyadan ayrılamam umarım uzun seneler beraber olurum onunla. rengini falan da değiştirmicem trafiğe bu renkle çıkmış 71'in yağmurlu bir sonbaharında. ayrıca soyadı da var froyd.
ziya 1300 motor ve kilometrede 40 kuruş yakıyor. yemiyorum içmiyorum ona harcıyorum. ev dışında yemek yiyemiyorum falan ama mutluyum. lpg de taktırmayı düşünmüyorum. gülü seven dikenine katlanır falan.