hayatını kaldırıp bir kenara koymak isteyen insanlar için biçilmi$ kaftandır bu $arkı. zira, öyle bir sarar sarmalarki, sözü olsa iki saniyede ezberlenir. gaza gelinip $arkı için sözler yazılmaya calı$ılır. tutmaz. yine denenir. ama ne olursa olsun, ki$i, hangi müzik türüne yakın olursa olsun, elbet birden fazla dinleyecektir bu $arkıyı. "bir defadan bir $ey olmaz" sözünü yıkıp geçendir.
gecenin bir saatinde winamp' ın shuffle özelliği sayesinde dinlenildiğinde bir anda tüylerin diken diken olmasına neden olandır..
chuck^inin laneti..
avradınla cinsel ilişkiye gireyim be hayat, ruhumu öpüp bir kenara bıraktım, suratıma tükürüyor sabahtan beri, uyanamıyorum bir türlü.. bahçemdeki tüm güller kanamaya başladı, kuşlar birer birer yere düşüyor, bir ameliyat masası, görsen sanırsın musalla taşı.. bebeğin birisi babasını doğuruyor ve kuşun biri kaçak kafesini aramaya çıkmış..
arkada bir ses, abartılıyor, abartılmak.. tanrısallaştırılmak ona çok yakışıyor, arkada dört ses, bir olup üzerimize çöküyor..
insan hafifliyor, erleichda..
ruhunu bırakıyor, onlar da tanrıya bir parça çalıyor..
her dinleyişte insanı hayallere sürükleyen, o sırada da eğer hüzünlüyseniz ağlamanızı çok kolay sağlayabilecek şarkı. dinlerken önce 2 gitar ağlar sanırsınız, sonra bir bakmışsınız ki ağlayan sizsiniz.
4 gitar ın eş zamanlı çalındığı muhteşem güzellikteki death şarkısı. chuck 'ın bu şarkıyı yaptıktan sonra öldüğünü duymuştum, doğruluğu tartışılır tabi ki ama eğer doğruysa, adam öleceğini biliyomuş be olum.
the sound of perseverance albümünden aşmış bitirmiş, anlatmak istediğini sözlere ihtiyaç duymadan sadece notalarla anlatmış death harikası. death sevmeyen müzikseverlerin bile* ilk dinledikleri anda oldukları yere çökmelerine ve uzunca bi süre ayağa kalkamamalarına neden olan metal albümleri içinde yazılmış en güzel bikaç enstrumantal parçadan biri.
Felsefede nasıl düşünceyi; düşüne düşüne düşünceler değişiklik gösteriyorsa; bu Allahsal parça da sürekli dinlediğinde başka şeyler düşündürüyor hakkında...
Her dinleyişimde daha da acının ne kadar büyük olduğunu anlıyor ve beni yerden yere vuruyor... her dinlediğimde Chuck'ın içindeki acıyı kini daha da iyi anlıyorum. Bu parçada bir şifre var; ilk dinlemeyle o şifreyi çözemezsin, sürekli denemek, dinlemek gerek bu parçanın şifresini çözmek için.
ağıttır...
bildiğin ağıt.
böyle güzel bir eserin yaratıcısı chuck schuldiner cidden sundukları ile her daim aramızda yaşayacak olandır.
onu mütemadiyen anıyoruz. çünkü eskimeyendir bu parça ve her kim olursa olsun bir şekilde onu bir yerden yakalayan, kendinden bir şeyler bulmasının mümkün olduğu bir şarkıdır bu.
işte bu yüzden death grubu için söylenebilecek tek şey;
ulvi adamlardır, evet.
eşleri benzerleri de yoktur, buna da evet.
anlatmak güç, dinlemek daha bir elzem; " anlamak " için.
death grubunun can alıcı parçalarından biridir. parçanın adı ile üretilen melodi arasındaki mükemmel bir bağlantı vardır. chuck baba duyguları bir çoğunu bir arada tutmuş sanki... parça fazlasıyla hissettirici ve bir o kadar eşsiz denilenebilecek kadar iyi... *
chuck schuldiner'in ölümünün habercisi olan, defalarca dinleme isteği uyandıran, ruhumuzun derinliklerine işleyen enstrümantal death parçası.chuck bu şarkıyı yerlerde yatark ruhundan gelen notalarla çalmıştır.arkadaşları içeri girip chuck'ın halinden çok etklinlenip çalan müziğe voice of the soul (ruhun sesi) demişlerdir.
nasıl bir ruh haliyle yazıldığını merak ettiğim bir death enstrümanteli. dinlerken bir hüzün denizine dalıyorsunuz adeta. her saniyede biraz daha derine iniyorsunuz, elektro gitardan gelen her melodi nefes almanızı biraz daha güçleştiriyor sanki. çok daha abartarak anlatmak istiyorum ama gerçekten kelimelerin anlatmakta yetersiz kaldığı bir eser bu. dinleyip de sevmedim diyenini görmedim.