biri milliyetçidir ve icraatleri her ne kadar faşist bir yöntem izlesede rusya çıkarlarınadır. diğeri milliyetçiliğe savaş açmıştır ve icraatleri kesinlikle türkiye yararına değildir.
Putinle Başbakanımızın hayat çizgisinde pek çok ortak özellik var aslında... Putinin babası Sovyet donanmasının denizaltı filosundaydı, Başbakanımızın babası kaptandı.
Okul yılları bile üç aşağı beş yukarı aynı döneme denk geliyor. Putin, Leningrad Üniversitesi Hukuk Fakültesinden diplomasını alırken... Başbakanımız imam hatip lisesinden mezun oluyordu.
*
işe girişleri de eşzamanlı...
Putin KGBye girdi, Başbakanımız iETTye girdi.
*
Tesadüfün bu kadarı yani... Aynı tarihlerde askerlik yaptılar. Başbakanımız kantin asteğmeniyken, Putin, yarbay rütbesiyle Doğu Almanyada casustu.
*
Kamu görevine bile aynı günlerde başladılar. Başbakanımız belediye başkanlığı koltuğuna otururken, Putin, KGBnin yerini alan istihbarat teşkilatı FSBnin başkanlık koltuğuna oturuyordu.
*
ikisi de sporcu... Başbakanımız futbolcu. Putin ise düzenli olarak yüzüyor, rafting ve kayak yapıyor, badmington ve buz hokeyi oynuyor, bisiklete ve ata biniyor, judo ve karatede kara kuşak, dünyada 10uncu dan mertebesine ulaşmış sadece 7 kişi yaşıyor, Putin karatede 6ncı dan, judoda 8inci dan.
*
Putin, samboda master seviyesinde... Sambo, silahsız savunma manasına gelen, aikijutsu, jujitsu, aikido, judo ve güreşin karışımından oluşan, modern savaş sanatı kabul edilen, mücadele ve dövüş sporu... Başbakanımızın ise, Kırkpınar altın kemeri var.
*
ikisi de pilot... Putin, bizzat kendisinin kullandığı Su-27 tipi savaş uçağıyla Çeçenistanı vurdu, Tu-160 tipi ağır bombardıman uçağıyla havacılık fuarında gösteri uçuşu yaptı, Be-200 tipi tanker uçağını kullanarak orman yangınına müdahale etti. Başbakanımızın, pırpır uçak kokpitinde fotoğrafı var.
*
ikisi de müzik tutkunu... Putin, favori şarkısının Beatlestan Yesterday olduğunu söylüyor. Başbakanımız, beraber yürüdük biz bu yollardayı söylüyor. Putin piyano çalıyor, Brahms, Mozart, Çaykovski, Rahmaninov, Schubert ve Liszt dinlemeyi seviyor, caza ilgi duyuyor. Başbakanımız, siidiçalar çalıyor, bi defa görüntülenmişti, makam otomobilinde Cengiz Kurtoğlu dinlediğini biliyoruz.
*
Bir başka ortak noktaları şiir... Putin, Ömer Hayyamcı, Başbakanımız, Necip Fazılcı.
*
Yabancı lisana hâkimler...
Putin, ingilizce, Almanca biliyor. Başbakanımız, van münüt ve Arapça konuşuyor.
*
Peki, hiç farklı noktaları yok mu? Elbette var...
Putin dalgıç, geçenlerde arkeolojik kazıya katıldı, amfora çıkardı, mini denizaltıyla Baykal Gölünde 1400 metre derinliğe indi. Başbakanımız hem dalgıç değil, hem çanak çömlek işlerini sevmiyor, hem de Baykal adını duyunca sinirleniyor. Putin, tarihi kitap okumayı seviyor. Başbakanımız, kitap okumuyorum, kitap özeti okuyorum diyor. Putin, gençlik festivaline katılıp, Harley Davidson kullanıyor. Başbakanımız, motosiklet kullanmıyor, gençlik festivallerine gençlerin katılmasını bile tasvip etmiyor. Putinka adıyla votka var. Başbakanımız üzüm yememizi tavsiye ediyor. Putinin iki köpeği var, birinin adı Koni, labrador retriver, öbürünün adı Buffy, çoban köpeği... Başbakanımız, köpekleriyle yatıp kalkanlardan hoşlanmıyor. Putinin ordusu nükleer güç. Bizim genelkurmay başkanı dahil, ordunun yarısı hapiste, izahı çok güç. Putinin uzay istasyonu var. Bizim astronot adayını denizin dibinden Amerikalılar çıkardı.
*
Suriye meselesine de farklı bakıyorlar... Başbakanımız dak edene duk ederler diyor. Putin ise, sakın ola hiç kimse bize, kiminle silah ticareti yapacağımızı dikte etmeye kalkışmasın, sonuçlarına katlanırsınız diyor.
az önce gördüğüm cevval hareketlerin sahibi olan bir başbakan Vladimir putin ile aynı cevval hareketlere sahip bir diğer başbakan olan Tayyip Erdoğan'ın harika kapışması:
Meseleye ufak bir girişle başlayalım ve rakipleri tanıyalım.
Vladimir Putin, Rusya'nın kayıtsız şartsız son 10 yılına damgasını vuran kişilik. Aldığı yıkıntıdan yeni bir lider ülke çıkardığı söylemleri bir yana, son krizde Rusya'nın ve yarattığı zenginlerin o kadar da etkili olmadığı görüldü. Deripaska, Abramoviç gibi isimlerin servetleri eridi ve Rusya küresel krizden en çok etkilenen "büyük" ülke oldu. Fakat ayakta kalabildi ve bugün halen bölgesel, küresel güç edinimi için çabalamakta, elbette Sovyetlerin yıkılışından itibaren Rusya'nın bugünkü halini değerlendirmek gerekirse kesinlikle Rusya'nın yeniden kurucusu olarak adlandırılabilir, Vladimir Putin.
Recep Tayyip erdoğan, Son 7 yıldır ülkenin önemli aşamalar! kaydetmesinin yolunu açan bu kişi, 2001 krizi ile karşılaştırıldığında ülkenin önemli bir gelişme sağlamasının ardındadır(elbette krizden çıkış programları derviş dönemi hazırlanan stand by'lar olsa da). türkiye'de GSMH'de büyük artışlar sağlamış, alım gücünü yükseltmiş ve göreli bir ekonomik refaha ülkesini kavuşturmuştur. Bu da 2007 temmuz seçimlerinde ona büyük bir prim yaptırmış, halktan karşılığını almıştır. Aynı sürecin devamın küresel kriz kendi deyimiyle teğet geçse de, aslında bodoslama dalmış ve yerel seçimleri etkileyen bu durumla, bu nadide kişilik halktan yine hakettiği cevabı almıştır(ama nedense bu sefer demokrasiye kızmıştır). Fakat nedense bir söz söyledikten sonra onu evirip çevirmeyi iyi bilmektedir (bkz: ben ona demedim moderatöre dedim) ve doğru konuşmak gerekirse, Türkiye'nin, Türklerin gördüğü en büyük liderler arasında kesinlikle sayılmayacak olsa da, şu süreçte en istikrarlı hükümeti kuran ve aziz nesin hesabıyla ilm-ü siyaseti gerçek kılan kişidir.
KEndilerini böylelikle tanıdık, sevdik, sevmedik; fakat dönemsel, mevkisel benzerlikleri yanında söylem benzerlikleri olduğundan söz etmek mümkün bu iki liderin. Şöyle ki, Recep Tayyip ERdoğan'ın kasımpaşalı bir söyleme sahip olmasının yanında, genellikle bu söylemini halka, kendi emri altındakilere yöneltmiştir. Fakat kendi gibi olanlara çuvalın ağzını açmıştır:
Bu sözlerin hepsinde halka yönelen bir söylem ile sürekli olarak bir cevval pozisyonda konuşmuştur. Oysa kendi yandaşlarına karşı gayet güzel şeyler söylemiştirki bu kişiler haksız olsa da,
(bkz: Zahid Akman) (bkz: çalık grubu ve ATV ihalesi)
Elbette tek taraflı olmamak gerekir, Sayın Başbakan Doğan grubu ile de kapışmıştır, hatta TÜSiAD 'a da kafa tutmuştur, ancak maalesef sonrasında onlarla gayet güzel bir biçimde anlaşma yoluna gitmiştir...
Not: Elbette AKP iktidarına tüzüğündeki ifadeyi kullanmamak beni edepsiz yapacaktır, ancak bir bile gemiciğim yok benim ve alın teriyle, borçla yaşayan bir aileye mensubum bu da yeter herhalde, nasılsa dürüst sayılmam kredi kartı borçlarımız var.
Gelelim bunca hengamenin sebebine, http://www.cnnturk.com.tr....atti/529715.0/index.html haberine bakarsanız cevabınızı alırsınız...
Rusya Başbakanı nasıl azarladı bizzat gördüm TV'de: Bunları açmazsanız, devlet açmasını bilir dedi,
ya bunları çalıştırın ya da kamulaştırma nasıl olurmuş gösterelim dedi,
bir de bir fabrika sahibine posta koyarak, "sizin imzanızı burada görmüyorum bay ...(edit: ohaaa oleg deripaskaymış o be, sakal bırakmış hacı! tanıyamadım be)(fabrikaların açılması ve işçilerin maaşlarının ödenmesine dair sözleşme) gelin imzalayın dedi adama kağıdı ve kalemi fırlatacaktı neredeyse, adam tıpış tıpış geldi ve imzaladı. Sonuç mu? Putin haydi iyi akşamlar dedi ve gitti.
Şimdi ne alaka diyeceksiniz ya, biz hep böyle bir lider aradık, haklının, zayıfın, güçsüzün yanında olan. Zengin'den nefret etmeyen ama, onun alın terine dikkat eden, çalanına, çalışanına zarar verene posta koyan, ezen. Ama bulamadık. Şimdi denilebilir, yav bu zenginleri putin yaratmadı mı? Evet ama onlardan rüşvet almadı ve hatta azarladı en azından denilebilir.
Rusya imiş, onlarla bir olmamız lazımmış hikaye, Türkiye böylesine dirayetli bir lidere sahip olsun, daha ne istenebilir ki? sadece KEndi yandaşlarını tutmayan, haklının yanında yer alan, toprağının bütünlüğünün farkında olan, Milli şuurunun ve milli ekonominin ne olduğunun farkında olan bir lider. Çok mu şey istiyorum! Yok istemezük derseniz