iki masa, internete bağlanmanın mümkün olmadığı iki bilgisayar, gerekli gereksiz evraklar, ışık ve üzerinde Amy Winehouse fotoğrafı bulunan ve fotoğrafın altında "Back to Black" yazan nescafe bardağımı barındıran küçük bir oda. Burası Ankara'nın bir askeri kışlası. Amy Winehouse ve içimdeki ben'ler buranın tüm ciddiyetini bozmaya yetse de bunu benden başka kimse fark etmiyordu.
Ocak ayında (2017) bir gün akşam üzeri tüm işlerimi bitirdikten sonra odadan çıktım ve beni 22 çift ayak kokusuyla karşılayacak olan koğuşa doğru yürümeye başladım.
Hava aşırı soğuk olduğundan dışarıda kimse yoktu. Yürürken çok sevdiğim bir şarkıyı söylemeye başladım:
"Ver bana düşlerimi ver bana gülüşlerimi... Yanarsın, ah yanarsın. Verirsen bana kendini."
Kantinin önünden geçerken yan yana dizilmiş otomatlar gözüme çarptı ve bir içecek almak istedim. Bilirsiniz ki Tropicana'nın vişne suyu inanılmaz lezzetli olur. Şundan bir tane alayım da içe içe gideyim, dedim.
Bu otomatlar bozuk 1 para ile çalışır ve 1 lira atan kutu pepsi veya Tropicana'nın çeşitli meyve sularından bir tanesini alır. Elimi cebime atıp şıngırdayan paralar arasından büyüklüğünü ölçerek 1 lirayı seçtim ve makineye attım. Tropicana vişne yazan düğmeye dokunduğumda birbirini takip eden dört harika sesi duyarak irkildim: Duru luu lopp, duru luu lopp, duru luu lop, duru lu lopp.
Evet, 1 liraya 4 tane meyve suyu düşmüştü ve bu "duru luu lopp" sesi, askerde duyduğum en güzel, en etkileyici sesti. Bir daha olur mu düşüncesiyle hemen 1 lira daha yerleştirdim ve heyecanla itekledim. Kapattım gözlerimi. Gözlerimde yanan zafer ışığıyla birlikte o tanrısal sesi yeniden duydum: Duru luu lopp, duru luu lopp, duru luu lopp, duru luu lopp. Ah, nasıl mutluyum, nasıl kendimden geçiyorum anlatamam. Bu sesi duyarken çikolata şelalesine dalıp zevk içinde yüzüyormuşum gibi hissediyordum. Söylediğim şarkıdaki düşlerimi ve gülüşlerimi bu makine veriyordu sanırım. Ama artık Rihanna, o seksi şarkısıyla eşlik ediyordu bana: "Shine bright like a diamond..."
Hemen cebimdeki tüm bozuk paraları çıkardım. Nefesimi tutup atıyordum otomatın içine. Attıkça o sesi duymanın sarhoşluğunu yaşıyordum. Sivil hayatımda böyle bir şey yaşasam bu derece etkilenmem ama askerde küçücük şey bile bir anda maceraya dönüşüyordu. Doğal olarak ben de bu macerayı sürdürmek istiyordum. Vişne suyu bitince diğer içeceklere geçtim. Param da bitmişti bu arada. Önümde 32 tane kutu meyve suyu duruyordu. Kumarhanelerde üç ifadeyi yan yana getirince markalar önümüze yığılır ya öyle yığılmışlardı önüme.
Koğuşa gittiğimde herkes şaşkınlık içinde meyve sularına bakıyordu. Herkese dağıttım, bana hiç kalmadı. Ama olsun, onlar içtikçe ben mutlu oluyordum zaten. Tabii hiç kimse, tek tek 32 lira atıp bunları aldığımı düşünecek kadar aptal değildi. Olayı anlattım, "Gidin, bitirin o makineleri." dedim. Hava soğuk diye kimse gitmek istemedi. Ben de yanıma bir arkadaşı aldım, gittik ve makineleri bitirdik.
Birkaç gün sonra yine o kantinin önünden geçerken görevli birinin o otomatlara içecek yüklediğini gördüm. Adamın yanına gittim.
+Merhaba, bu otomatlar birçok kişinin parasını almış; ama içecek vermedikleri gibi parayı geri de vermemişler.
-Evet, sıkışma olmuş ama ben o paraların hepsini komutana verdim.
+Tanrılar aşkına! Abi bizim paraları niye komutana veriyorsun?
-Kardeşim ben nerden bileyim kimin parası olduğunu.
+Neyse ben zaten hakkımızı fazlasıyla aldım bu otomatlarlardan.
-Ha evet, ünitelerde arıza olmuş, fazladan içecek vermiş ama düzelttim, bir daha fazladan alamazsınız.
Yarım saat sonra tekrar geçtim otomatların karşısına. Etrafıma göz attım, 1 lira çıkardım ve heyecanla içine fırlattım. Tropicana vişneyi seçtim ve... Duru luu lopp, duru luu lopp, duru luu lopp, duru luu lopp.
Hemen arkadaşları aradım ve bozuk para getirmelerini istedim. Bir anda 7-8 kişi olduk. "Beyler, herkes parayı bana versin, ben düşüreceğim, siz içecekleri alırsınız." dedim ve o inanılmaz dakikaları tekrar yaşadım.
Ertesi gün makineleri kaldırmışlardı.
Şimdi o dört sesi söyleyip bir parça mutlu olabiliriz.
Kadınlar: Duru luu lopp
Erkekler: Duru luu lopp
Şimdi sevgili çocuklar: Duru luu lopp
Hep beraber: Duru luu lopp
önceleri sevmezdim ama yaş 30'lara doğru gittikte sevmeye başlıyorum. içimi en kolay meyve suyu.
kurtlu vişnelerle yapılıyor ama o kadar da olsun. şimdiye kadar bir şey olamdıysa demek ki sağlıklı bir şey.
bunun hoşafı vardı. ya da kompostosu. ikisi benim için aynı olsa da aralarında bi fark var biliyorum. ama umrumda değil. işte o dediğim şey kesinlikle vişne suyundan daha güzel. hoşaf candır.
Küçükken bakkaldan 25 kuruşa nazo markası adı altında alıp bir buçuk litre denmesine rağmen tadı daha yoğun olsun diye bir litre suyla karıştırıp buzlukta dondurma teşebbüsüne girip uğruna bardaklar kırdığım içecektir.